Keskin bir mücadele inadı

Dosya Haberleri —

Keskin Bayındır

Keskin Bayındır

  • Yeşil Sol Parti'nin Batman 1. sıra adayı Keskin Bayındır, kendisine inatçı olmasına atıfla takılan lakabıyla Koçer.  Bayındır, Kurdistan turu yapan heyette yer aldı. Gözlemini soruyorum: "Halk çok güçlü ve kararlı. Yeşil Sol Parti’yi ciddi bir sahiplenme var. Önümüzde hakikaten tarihi bir fırsat var. Biz bugün sadece bir iktidarı devirmiyoruz, biz inkar rejimini kırdık. Bu bizim direnişimizle oldu. 14 Mayıs özgürlüğe giden kapıyı aralayacak…”

GÜLCAN DERELİ

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, Yeşil Sol Parti'nin Batman'dan 1. sıradan milletvekili adayı. Keskin'in yaşamı da adı gibi keskin. Her Kürt’ün hikayesi kesişir ya onunki de öyle. Keskin Bayındır, 7 Eylül 1984 yılında Batman'nın Sason ilçesine bağlı Tira yani Türkçeleştirilmiş adıyla Karameşe köyünde doğar. 10 çocuklu bir ailenin 6. çocuğu olan Bayındır, "Kadınlar beni büyüttü, onların vermiş olduğu bir emek, bir bakış açısı var. Kürt sosyolojisi Kürt ailelerimizin tipik özellikleridir, biraz böyle. Baba biraz feodal, anne biraz daha mülayim; her şeyi idare eder ve bakmaya kıyamayacağın o kadar narin ve naif bir annenin çocuğuyum. Biraz feodal özellikleri olan babam ve dünyanın en mülayimi bir annesine sahibim" diyor. Çünkü ondan büyük 5 ablası ve annesi onu büyütmüş.

Kürt coğrafyasını yakından bilen, tanıyan bir köy ortamında büyür. Tezcanlı, heyecanlı ve yerinde duramayan bir çocuktur. Ve neredeyse bütün köy çocukları gibi sabah evden çıkan akşama kadar eve uğramayan, oyun peşinde koşan bir çocuktur. Anne Halise, kıymetlisini kendisine saygılı, çok hürmetli, dikkatli, özenli bir insan olarak görür. Ancak biraz inatçı yanı da vardır Bayındır'ın.

Köyü boşaltılır

İlkokulu köyde okur ancak 1993 yılında köy boşaltmaları nedeniyle birlikte ailesi ile Batman merkeze göç etmek zorunda kalır. Okul hayatına Batman'da devam eden Bayındır, bir zamanlar Batman'da önemli bir yere sahip olan Batman Lisesi'nden mezun olur. Batman Lisesi onun için de bir dönüm noktası gibidir. Okul yıllarına ilişkin Bayındır, şu ifadeleri kullanıyor: "Duygusal olarak mücadele, Kürt sorunu bilinç düzeyinde olmasa bile en azından Kurdistan coğrafyasında herkesin yaşadığı gibi her insanın en azından çocukluğunda iz bırakan meseleler gibi tabi ki bende de böylesi bir durum gelişti. 99 lise yıllarında örgütlü mücadele ile tanıştım. Lise ikide gençlikteydim, o gün bugündür mücadelenin çeşitli alanlarında öğrenci hareketlerinde yer aldım. Malatya Üniversitesi öğrenci hareketinden tutalım okulu bitirdikten sonra sendikal hareketlerdeki mücadele ile devam ettim."

Mücadele çizgisi

Üniversite yıllarındaki mücadele döneminden kesitleri merak ediyorum. Bayındır, şöyle anlatıyor: "Malatya bu konuda zor bir kent. Devrimci mücadelenin 60-70'li yıllarda kök saldığı, gelişim gösterdiği temel yerlerden birisi olmakla beraber özelikle 12 Eylül'den sonra aynı zamanda neredeyse devrimcileri boğan, böyle kıskaca alan bir kent haline getirilmek isteniyordu. Büyük ölçüde de başarıldı o konuda. Tabi o konuda gençlik hareketlerinin mücadelesini Malatya’da yürütmek çok zahmetli ve zordu ama bu konuda hakikaten geçmişe dönüp baktığımızda güncel ile de karşılaştırdığımızda yürüttüğümüz mücadelede ciddi bir iz de bir emek de bıraktığımızı, o günden bu yana en azından gençlik hareketinin ilk örgütlenmesini işte dernekleşme örgütleme faaliyetini en azından o dönem itibariyle bizim üniversitede olduğumuz dönemde attığımızı ifade edebilirim. Hala da devam ediyor o mücadele çizgisi."

Ankara Katliamı dönüm noktası

Sınıf öğretmeni oluyor Bayındır. Ancak asimilasyonun bir parçası olmak da içini acıtıyor. Yaklaşık 8 yıl Amed'in bir köyünde öğretmenlik yapıyor. Kendini sorguluyor ve Ankara Katliamı onun için bir dönüm noktası oluyor. O gün yaşadıklarını şöyle özetliyor Bayındır: "Yaşlıları da çok severim, çocukları da çok severim. Böyle bir özelliğim var. Fakat bu eğitim sisteminde değil. Bizim gerçekten istediğimiz kendi anadiliyle, kendi kültürüyle bir eğitim sistemimiz olmuş olsaydı bu konuda en kutsal bir alandı diyebilirim en azından. Derler ya mamostelik… Fakat bugünkü Türk eğitim sisteminde hakikaten öğretmenlik yapmak bilince sahip bir insan açısından can acıtıcı bir durum. Benim açımdan çocukları sevmek, bir şeyler verebilmek en azından düşündüğüm daha doğru, daha demokratik, daha özgürlükçü bir bilinci vermek anlamında elbette ki önemli. Bu anlamda çocuklarla buluşabilmek önemliydi fakat asimilasyonun bir parçası olmak, kültürel asimilasyonun, dil asimilasyonun bir parçası olmak beni çok huzursuz eden bir 7-8 yıl geçti. 2015 Ankara Katliamı'ndan sonra ilk iki gün grevden sonra okula gittim. 3. gün işte masada ders anlatırken bir anda böyle kendi kendime düşündüm. Ya benim üç gün önce 101 arkadaşım katledildi, paramparça oldu. Ve ben burada hiçbir şey olmamış gibi ders anlatıyorum. Topladım çantamı çıktım, o gün bugündür bir daha okul yüzü görmedim. Beni en çok etkileyen durumlardan bir tanesi o. Derler ya bardağı taşıran son damla olması itibari ile artık bu işi yapamayacağımı, yapmanın da benim açımdan çok doğru olmayacağını, olamayacağını da düşündüm. Okuldayken masa başında çantamı topladım okuldan çıktım. Çıkış o çıkış. 2016 yılında da KHK ile ihraç edildim. Hiç üzülmedim aksine sevindim."

Hafızamız canlı

Batman'daki mücadeleyi ve efsaneleşmiş Edip Solmaz’ı soruyorum. Anlatıyor Bayındır: "Bu konuda Batman’da gençleri etkileyen Batman’ın böyle bir geçmişi var. Edip Solmaz’dan tutalım Mehmet Sincar’ın katledişine kadar bu konuda faili meçhul cinayetlerin en yoğun yaşandığı, devletin, JİTEM’in ve karanlık güçlerin en çok cirit attığı yerlerden bir tanesi. Tabi bununla alakalı bir mesele. Batman kent oluşuyla bugüne kadar Kürt Özgürlük Hareketi'ne en çok hem sosyolojik olarak hem toplumsal olarak bağ kurmuş ve o konuda bağı gittikçe güçlendiren gerçekliğe sahip. Tabi devletin buna cevabı çok barbarca ve vahşice oldu. İşte Edip Solmaz’dan tutalım Mehmet Sincar’a kadar birçok insan belki burada ismini telaffuz edemeyeceğimiz onlarca, yüzlerce gerçekleşen faili meçhul cinayetler oldu. Katliamlar oldu. Suikastlar oldu. Batman’ın hafızasında hala bugün şimdi bile 10 yaşındaki bir çocuğa sorsanız o politik geçmişini, o karanlık geçmişini hafızasında mutlaka taşıyor. Böylesi bir o hafızanın y