Kürt kanına doymayanlar

Ahmet KAHRAMAN yazdı —

  • Kürtler, bölgenin dışındaki savaş merkezleri, kışlaları bile hedef almadılar. Türk sivillere zarar vermediler. Türklerin Kürdistan’daki savaş yatırımlarına da dokunmadılar. Onlar, artık demode olmuş kalaşnikoflarla tanklara saldırıp füzelere karşı koydular. Buna rağmen terörist oldular.

Bunlar, yüz yıldır “kanatlandık, çağdaş uygarlığın ufuklarına uçuyoruz“ diye diye, dönüp dolaşarak “İslami terörde“ demirlediler. Sakallı, beyaz donlu terörist kardeşlerinin, batı tarzı giyimli, kravatlı, yüzleri traşlı sözcüleri olarak beliriverdiler.

Ama icraatlarıyla onlarla, aynı kaseden yiyen...

Aralarındaki tek fark, ideoloji kardeşleri IŞİD ve Taliban’ın meydanlarda, bakan gözler önünde, insan keserek cinayet işlemesi. Bunlar bombalıyor, sonra resimli ya da sözlü ilanat yapıyorlar. Bunların televizyon ekranları, bu yüzden birer İslami terör avazı. Spikerler, kendi dehşet dünyalarının yansıması olarak, büyük bir övünme edasıyla, yer yüzü insanlarına müjdeler dağıtıyor, Türk’ün yüreğine soğuk sular serpiyorlar:

“Öldürdük, öldürüldüler!..“

Bunlardan utanma yok. Beklemeyin. Onurlarının menzili de, kendilerine yakışan derekede. Büyük Türk büyüğü magandalar o nedenle, ekranlarda boy sırasına girip Kürtlerin de gözünün içine bakarak, uygarlığın evrensel dönüşümüne katkılarını sıralar gibi “çocuklarınızı öldürdük!“ naraları atarak övünüyorlar. Kürt, bunları hesap günü için, tek tek kaydediyor...

Öte yandan öldürmek cinayettir, katilliktir. Dünya boyunca, bu böyle. Kürtler, katillerini asla unutmadı, unutmuyor. Ve gözlerinin içine baka baka “terörist“ diyeni de...

Ancak Kürtler, ülkeleri işgal altında, dil, kimlik, kültürü yasak, onuru kırık bir mağdur halktır. Kötülükte sınır tanımayan bir barbarlığın kurbanları...

Paganların tek tanrılı inanca sahip, tek tanrılıların da daha sonra Paganlara yaptığından beri, hiç bir köleye, esire dili, inanç ve ibadeti yasaklanmadı. Oysa İhvan’ın çocukları, IŞİD (DAİŞ) ile Taliban kardeşleri, Allah’ın yaratısı olan Kürt dili ile ibadet eden imamları tutukladılar. Allah ve İslam peygamberine güzelleme olan mevlit okuyan, Kürt’ü hapiste öldürttüler. Kürtçe konuşanları katlettiler.

İhvan’ın (Müslüman Kardeşler) çocukları, teslim olmuş çocuk yaştaki 177 genci, diri diri yaktılar. Bu insanlık suçu, cinayetti. Bir başka ülkenin toprağı olan Duhok yaylalarında yaşayan, orada koyun otlatan Kürt çobanları görünmez hava araçlarıyla bombalamak, Rojava’da tarlasında çalışan, yolunda giden insanları, Şengal’de hastalara hizmet veren kliniği vurmak, doktoru katletmek, çarşıda alış-veriş yapanları havaya uçurmak savaş değil, haydutluk, katilliktir.

Bunlar, yurt hırsızı işgalci, seri katildir. Kesintisiz yüz yıldır Kürtleri katlediyorlar. Kürtlerle konuştukları tek dil, katilin dilidir. Bildikleri budur. Ana kucağından kaçırılmış, öldürmeye alıştırılmış Yeniçerilerin torunlardır, bunlar. İşleri budur onların.

Öldürme “bağımlısı“dır, bunlar. Bunlar için, uyuşturucu, sigara bağımlılığı (tiryakilik) gibi bir şeydir, öldürme güdüsü. Ayrıca, yaşama biçimidir. Sahip oldukları her şeye, bu yoldan giderek sahip oldular. Göz diktikleri evin, tarla, çayır, bağ ve bahçe ile ülkenin sahiplerini öldürüp yerlerine yerleştiler. Bağımlılık, cinayet tiryakiliği böyle başladı.

Önce Akdeniz, Ege, Marmara denizinin kıyı Rumlarını yok ettiler. Sonra Ermenileri kırıp tüketerek köşkleri, evleri, bağ, bahçe, tezgahlarına kondular. (Oysa Ermeniler onlara insan olmayı, kültür ve sanatı öğretiyordu. Ama onlar yedikleri kaba pislediler.)

Tarihçi Kadir Akın, “Ermeni Soykırımı ile devam eden süreç, Süryani, Êzîdî, Keldani, Pontus, Kıpti, Alevilerle devam etti.“

1920’de, Kürtlere sıra geldi. O günden beri, büyüklerinin büyüğü devşirmeler, hala “öldürdük“ diye övünüyorlar. Önce cinayet işliyor, sonra terörist diyorlar.

Oysa, Kürtler, terör kurbanları olarak son 40 yılda, on binlerce can, dört bin köy kaybetiler. 10 şehir yerle yeksan oldu. Türk zindanları Kürtlere dolu. Ama “Kürt terörist“ dedikleri Kürtler, Türklerin bir tek tavuğunu ürkütmedi. Tek bir Türk köyü evinin duvarından, taş çekmedi. Hiç bir havaalanına, yoluna, köprü, demir yolu, fabrika, baraja hasar vermediler. Türkler bir kayba uğramadıkları gibi, Kürt kırımı ve Kürdistan’ın yangın ile yıkımını da hissetmediler. İstanbul, Ankara ve İzmir’de hayat normal akışını sürdürdü.

Oysa, Amerika‘nın İngilizlere karşı bağımsızlık savaşında ve iç savaşından beri, ulusal mücadelelerde, her türlü ekonomik ve askeri tesis ile araçlar hedeftir. Gandi, çağın en etkili propagandisti olarak boynu bükük rolü oynarken, Hintli savaşçılar, geride İngilizlere ait ne varsa hedef alıyor, havaya uçuruyordu. Yakın tarihte, İrlandalılar “savaşsa savaş“ diyerek, bir oteli bombalayarak finali hazırladılar. Katalanlar (ETA), garı patlatarak…

Kürtler, bölgenin dışındaki savaş merkezleri, kışlaları bile hedef almadılar. Türk sivillere zarar vermediler. Türklerin Kürdistan’daki savaş yatırımlarına da dokunmadılar. Onlar, artık demode olmuş kalaşnikoflarla tanklara saldırıp füzelere karşı koydular. Buna rağmen terörist oldular.

Oysa Türklerin her tarafları, elleri, yüzleri, baştan başa boylarıyla, Kürt bebeklerinin, çocukları ve ihtiyarlarının kanı içinde. IŞİD, Taliban yöntemi propaganda ile insanlıktan çıkardıkları devşirme yandaşlarını, Kürt kanı ile sevindiriyorlar.

Katilliğe ve katile övgüdür, bu.

Ama, Kürtleri teslim alamadılar. Sessizliğe aldanmayın siz. Kürtlerin yüreği ve beyni kinle, öfkeyle dolu. 50 milyonluk Kürt kitlesinin, yeni dinamiklerinin kin ile öfkesi de farklı. “Kısasa kısas“ diyorlar...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.