Kürtçe rock ambargo altında

Dosya Haberleri —

Jiyan Arjîn

Jiyan Arjîn

  • Asimilasyon politikalarına karşı müziği ile mücadele eden Kürt Rock sanatçısı Jiyan Arjîn, "Ciwan Haco, Koma Rewşen, Rotinda, Çar Newa gibi isimler böyle bir algıya karşı mücadele verdi. Onların verdiği mücadelenin devamıyız aslında biz. Onlar bizim yolumuzu açtı. Çünkü biz de içinde gitar olan bir müzik icra ediyoruz" dedi
  • "Neredeyse hiçbir etkinlik ve organizasyonda rock yok. Ömrünü rock müzik yaparak geçiren insanlar sahnede rock müzik yapamıyor. Bu çok incitici bir şey. Çok değerli müzisyenleri adeta onlara işkence çektire çektire türkücü yapıyoruz.’’

MİHEME PORGEBOL

Yaklaşık bir asırdır imha ve sömürü kıskacında yaşayan Kürt halkının en acı gerçeklerinden biri de sürgündür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşundan bu yana binlerce aydın, yazar, siyasetçi ve sanatçı sürgün edildi veya ülkesini terk etmek zorunda bırakıldı. Yaklaşık yüz yıldır süren baskı ve sindirme politikaları yüzünden içinde yaşadığımız süreçte de her gün çok sayıda Kürt yaşadığı yeri terk etmek zorunda bırakılıyor. Kürt Rock sanatçısı Jiyan Arjîn de bu insanlardan biri. 

8 yaşında müziğe başlıyor

Jiyan Arjîn, 1990 yılında Amed'in Farqîn ilçesinde doğdu. Arjîn ve ailesi, müzisyen babası Hesen Sîpan'ın aldığı ölüm tehditlerinden sonra 1993 yılında Adana'ya göç ediyor. Üç yıl sonra tehditler azalınca tekrar Amed'e dönen aile Jiyan'ın sanatçı olarak yetişmesini istediği için arayışlara giriyor. O dönem HADEP Bağlar ilçe binasında verilen sanat kurslarına kaydedilen 8 yaşındaki Jiyan'ın sanat icrasına başlaması bu şekilde gerçekleşiyor. Daha sonra bir çocuk korosuna katılan Jiyan, 2001 Amed Newroz'unda da sahne aldı.

Amed Newrozu

2001 Newrozu'nun kendisi için önemini "O dönem çocuk korosuyla çok güzel işler yaptık. 2001 Amed Newrozu'nda da sahne aldık. O zaman biz çocuk korosu olarak çıktık. O gün anons edilen 'alanda 750 bin insan var' duyurusu hala kulaklarımda. Newroz programının açılışı biz yaptık. O deneyim benim için hayati bir öneme sahip. Sanatın ne kadar etkili olduğunu daha çocuk yaşta sahneye çıkarken, insanlarla buluşurken gördüm" sözleriyle ifade eden Jiyan Arjîn, bu tecrübesinden sonra sanatını daha da derinleştirmeye karar verdiğini söylüyor.

Baba yadigarı cümbüş

Bu karardan sonra annesinin de yönlendirmesiyle yeni açılan Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde çocuk sanat çalışmalarına dahil oluyor. Bu kurum bünyesinde önce "Koma Kulîlkên Me" adlı bir çocuk müzik grubunda yer alıyor. Bir süre sonra grubun adı "Koma Nûjiyan" olarak değiştirildiği için çalışmalarını bu isim altında sürdürüyor. Gruptaki herkes bir enstrümanda uzlaşma kararı alınca Jiyan Arjîn de baba yadigarı olan cümbüşü seçip bu enstrüman üzerine uzmanlaşıyor. 

En büyük destekçisi annesi

Derken 2007 yılında yine annesinin teşvik ve eşliğiyle birlikte ilk defa bir rock konserine giden Jiyan Arjîn, burada kendi tarzını bulup müzikte ilerleyeceği yolu belirliyor: Rock. Rock'la tanıştığı günü anlatırken "Baştan sona kadar mest olmuştum konserde. İçimdeki duyguları yansıtamadığımı o konserde fark ettim. İçimdeki haykırışı rockla yapabileceğimi fark ettim. Çünkü rockın özünde zaten bu haykırış var. Ben bundan öyle etkilendim ki anneme tarzımı bulduğumu ve en yakın zamanda sahneye kendi tarzımla çıkacağımı söyledim. Bunu söylerken gitar çalmayı bile bilmiyordum" diyor Arjin. Neyse ki şans ondan yana gidiyor ve o dönem Amed'de yaşayan iyi bir gitarcıyla tanışıyor. Ondan gitar eğitimi alıp birlikte sahne almaya başlıyorlar. Annesine verdiği sözü tutup bir sene içerisinde kendi tarzıyla konserler vermeye başlayan Jiyan Arjîn artık tanınmaya da başlıyordu.

Anneye hapis, çocuğuna sürgün

Fakat 2009 yılında her şey bir gece baskınıyla alt üst oluyor. Evlerine yapılan baskınla Jiyan Arjin ve annesi Sebahat gözaltına alınıyor. 4 gün sonra Sebahat anne tutuklanarak hapishaneye gönderilirken Jiyan Arjîn de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıyor. Jiyan Arjîn ve annesi "örgüt üyeliği" ve "örgüte üye olmamakla beraber örgüt adına suç işlemek" gibi iki tutarsız gerekçeyle yargılanmaya başlandı. 2009 KCK operasyonlarıyla birleştirilen davada her ikisi için de on ikişer yıl hapis cezası isteniyordu.

Jiyan Arjîn için de sürgün hayatı işte o zaman başladı. Mahkeme cezalarını onayınca annesi hapishaneye gönderilen Arjîn de İstanbul'a gidip izini kaybettirmeye çalışıyor. Burada yaklaşık 9 ay boyunca kaçak yaşamak zorunda kalan Arjîn bir gün polislerle yaşadığı kovalamacanın ardından artık burada da duramayacağını anlayınca kaçak yollardan Türkiye'yi terk ediyor. 2011 yılının Aralık ayında bir minibüsle Bulgaristan'a ulaşan Arjîn buradan Romanya'ya, oradan da Almanya'ya gitmenin hesabını yapıyordu. Ancak onu Bulgaristan'dan Romanya'ya götürecek olanlar tarafından dolandırıldıktan sonra polise ihbar edilen sanatçı gözaltına alınıyor. 35 gün süren tutukluluk sürecini "Tek kişilik hücrede dayatılan koşullar ve yapılan muamele insanlık dışıydı" diyerek anlatıyor Arjîn. Tutukluyken Türkiye'ye teslim edilmemek için el yazısıyla yazdığı iltica talebini tutulduğu yerde görev yapan bir subaya 50 euro rüşvet vererek işleme sokturan Arjîn, 35 günün ardından başkent Sofya'daki iltica merkezine getiriliyor.

Yurtsever dayanışması

Jiyan Arjîn, iki buçuk yıl boyunca Bulgaristan'dan çıkamadı. Orada okuyan yurtsever Kürt öğrencilerin de desteğiyle geçimini sağlamak için türlü mekânlarda sahne alıp Kürtçe şarkılar söyledi. Arjîn, o süreci şu ifadelerle aktarıyor: "Bulgaristan'a okumaya gelen Kürt öğrencilerle tanıştım. İnsanlar beni tanıdıkça benim için telaşlanmaya, benim sorunlarımı çözmeye çalıştılar. O yurtsever öğrenciler neredeyse bir buçuk sene boyunca beni ağırladılar. Onlara minnettarım. O arkadaşların varlığıyla hem moral buldum hem de müziğimi konuşturabildim." 

Koma Rengê Nû'yu kurdu

İki buçuk senenin sonunda Bulgar makamlarının "Türkiye'ye ya kendin gidip teslim ol ya da biz seni teslim edeceğiz" demesi üzerine Arjîn, burada da yaklaşık 7 ay kaçak bir hayat yaşamak zorunda kaldı. Bulgaristan'da yaşama imkanı artık iyice imkansız hale gelen Arjîn yine kaçak yollarla Almanya'ya gitti. Almanya'da kültürel ve sosyal anlamda çok zorlandığını söyleyen Arjîn, 2015 yılından bu yana Hamburg kentinde yaşıyor. Burada bir albüm yaptı. "İlk albümümü mülteciyken yaptım" diyerek bunun kendisi için ağır bir duygu yüküne dönüştüğünü vurgulayan Arjîn, birçok farklı projede yer aldı. Tanıştığı müzisyenlerle "Koma Rengê Nû" adlı bir müzik topluluğu kurdu ve sanat çalışmalarına ara vermeden devam etti. Jiyan Arjîn, şu an Almanya'daki dernek ve kurumlar bünyesinde çalışmalarını sürdürüyor. 

Avrupa'da Kürt müziği tıkandı

Jiyan Arjîn'e Avrupa'daki sanatçıların eskiye oranla daha başarısız işler yaptığı iddiasına katılıp katılmadığını sorduğumda, “Bir müzisyen olarak iddiaya katılıyorum. 90'lı yıllarda müzik alanında Avrupa'daki üretimler oldukça doyurucuydu. Çünkü o müzikleri yapan insanlar ülkelerinden daha yeni çıkmıştı. Orada düşünmüş, orada hissetmiş, orada tanık olmuş ve buraya gelmek zorunda kalmış, burada üretime dökmüş. O yüzden samimiyetleri işlerine de yansıyordu. Ama o insanlara şimdi baktığımızda ülkelerinden kopalı 20-30 yıl olmuş. Kürdistan'ın havasını solumuyor, halkın içinde değil. Üretebilmek için malzeme toparlayamıyor. Bu yüzden de Avrupa'da Kürt müziğinin tıkandığını söyleyebilirim" diye yanıtlıyor.

Jiyan Arjîn, ileride kendi üretimlerinin de tıkanacağı korkusu yaşadığını, bu yüzden de ne olursa olsun Kürdistan'a geri dönmek istediğini söylüyor. 

Gitarın enstrüman olma mücadelesi

Kürtçe rocka dönük geçmişte olumsuz bir algı olduğunu hatırlatan Jiyan Arjîn, "Kürt müziğinde rockın mücadelesi en başta gitarı bir enstrüman olarak kabul ettirme mücadelesiydi. Arkadaşlarımız gitarı bir enstrüman olarak bile görmüyordu. Geçmişte kimi sanatçıların enstrümanları kırıldı. Ciwan Haco, Koma Rewşen, Rotinda, Çar Newa gibi isimler böyle bir algıya karşı mücadele verdi. Onların verdiği mücadelenin devamıyız aslında biz. Onlar bizim yolumuzu açtı. Çünkü biz de içinde gitar olan bir müzik icra ediyoruz" diyor. 

Kürtçe rock üzerindeki ambargo

Kürtçe rock müziğinin bugününe bakıldığında iki temel sorun gördüğünü söyleyen Arjîn, "Birincisi müzisyenlerden kaynaklı sorunlardır. İkincisi ise organizasyonlar yapıp buralarda söz yetkisi olanlardan kaynaklı sorunlar. Biz Kürtçe rockı Almanlara, İngilizlere, Türklere sevdirmeye çalışıyoruz. Bu bizim en büyük sorunumuz. Bizim rock müziği kendi halkımıza sevdirecek yöntem ve teknikler bulmamız lazım. İnsanlar seni dinlerken kendi yaşantısı ve estetik beğenilerinden bir şeyler hissetmeli. Aksi takdirde sevemez" diyerek Kürtçe rock müziğin gelişimi önündeki engelleri sıraladı. Kürtçe rock müziğe dönük "deyim yerindeyse bir katliam yapılıyor" diyen Arjîn bu iddiasını da "Neredeyse hiçbir etkinlik ve organizasyonda inadına rock yok. Rocka yer verilmiyor. Etkinliklerde sahnede rock yok ama müzik yapan insanların çoğu rockçı. Ömrünü rock müzik yaparak geçiren insanlar sahnede rock müzik yapamıyor. Bu çok incitici bir şey. Çok değerli müzisyenleri adeta onlara işkence çektire çektire türkücü yapıyoruz. Fakat bu insanların bilgi birikimi ve emeklerinin de herkes farkında. Nedense bir türlü doğru bildiklerini uygulamalarına müsaade edilmiyor" diye belirtiyor.

Rock, mücadeleye katkı sunabilir

Kitleleri politik anlamda da en çok motive edip coşturabilen tarzlar başında da rock müziğin geldiğini savunan Arjîn, halka mâl olmuş birçok şarkının rock alt yapısı ve teknikleriyle icra edildiğini söylüyor. Ona göre sürekli direniş halindeki Kürt halkına en çok hitap eden ritimlerin rock müziğinde bulunduğunu, bu yüzden de önü açılıp önyargılardan bağımsız yaklaşıldığında Kürtçe rock müziğin halkın özgürlük mücadelesine de ciddi katkıları olacak. Bu yüzden de rock müziğin önünü açıp sahneye daha çok taşımak gerektiğini savunuyor. Bugün etkinlikleri organize eden insanların bu hususu gözden kaçırdığını savunan Arjîn, "Organizasyonlarda söz sahibi arkadaşlar sevmezse bile kitlenin, özellikle de gençlerin rock sevdiğini bilmeleri gerek. Ne yazık ki rock müziğe neredeyse hiç yer verilmiyor. Yer veriliyorsa da sanatçı kendilerine küsmesin diye veriliyor. Bunun Kürt sanatında oluşturabileceği tahribatı düşünmüyorlar" diyor. 

Haykırabilmek için rock yapmak

Bağırabildiği, haykırabildiği için rock müziği tercih ettiğinin altını çizen Arjîn, "Şüphesiz ki eğer bahsettiğimiz bu yanlışlar yapılmazsa rock müziğin Kürtlerin direnişiyle ne kadar örtüştüğüne ve direnişi ne kadar besleyebileceğine tanık olacağız. Zaten rock ritimlerini duyduğunuz zaman direnmekten başka seçeneğiniz yoktur. Halkın hafızasında yer edinen birçok kült şarkının, miting ve meydanlarda her sene çalan şarkıların tarzına baktığımız zaman hepsinin rocktan beslendiğini görürüz. Bu gerçekliğe odaklanarak değerlendirmeliyiz rock müziğin önemini" sözleriyle rocka gereken olanakların bir an önce verilmesi gerektiğini vurguluyor. 

* * *

Hesen Sîpan yol göstericisi oldu

Jiyan Arjîn, hayatı boyunca en büyük desteği anne ve babasından aldı. Annesi Sebahat onu sürekli olarak daha iyisini yapması için teşvik ederken babası Hesen Sîpan ise ona adeta bir yol gösterici oldu. İkisi de hâlâ yaşıyor ancak Hesen Sîpan Kürt müziğinde 50 yıla yakındır verdiği emekle de ayrıca önemli biri onun için. Aram Tîgran ve Tehsîn Taha'dan etkilenerek yetmişli yıllarda müziğe başlayan Hesen Sîpan, Kürt halkının yakından tanıdığı Hozan Şiyar, Cewad Merwanî ve Salih Dalgın gibi büyük müzisyenlerle çalıştı. Savaşın en yoğun yaşandığı 90'lı yıllarda da sanat mücadelesinden vazgeçmeyen Sîpan, kimsenin korkudan seslendiremediği şarkıları söylüyordu çıktığı sahnelerde. Şarkıları kasetlere kaydedilerek miting miting çalınıyordu. Etkilendiği duayenler gibi kendisi de cümbüşünden bağımsız düşünülemeyen Hesen Sîpan, oğlunun da en büyük destekçisi oldu. 2021 yılında KOM Müzik etiketiyle "Kurdî Xweş E" adlı bir albüm de yayımlayan Sîpan, sanat çalışmalarına İstanbul'da devam ediyor. 

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.