Kürtçe yasak olmazsa?

Selim FERAT yazdı —

  • Kürtçe, devrimci bir kimlik olduğu kadar, yasağa dayalı bir devletin tarihi, iskeleti ve yapısının tümünü altüst edecek kadar güçlü, tarihi bir semboldür.

Dilimizi istiyoruz!

Bu bir slogan;

bir istem değil.

Buna benzer bir çağrı da Özgür Öğrenci İnsiyatifi Ankara Eşsözcüsü Özgür Abul’dan geldi: "Dilimizi korumalıyız."

Bu ve benzeri çıkışlar, doğal çığlıklar/çıkışlar olarak kabul edilmeli; tümü de varolan baskı ve sindirme politikalarına işaret ediyorlar.

Tarihte izleri var.

Çocukları okullarda kürtçe konuştular diye, kelime başına para cezası ödeyen ebeveynler hayattalar hala.

Anneleri Kürtçe konuştukları için, onlarla aralarına mesafe koyan erkek çocukları da dönemin şahitleri.

Aktüel durumda, Kuzey Kürdistan’da kimse Kürtler’in sosyal yaşamda kürtçe konuşmalarını yasaklayacak güçte mi?

Bana göre değil.

Kimse Kürtler’in kürtçe konuşmalarına engel olamaz artık.

Toplumun ağırlığı ve kuralları, yasakları bertaraf edecek gücü elde etmiş oldu.

Ancak kanuna dayalı fiiliyatta bu böyle değil.

Kürtçenin yasak olduğunu ileri süren, hadsiz bir jandarma veya polis türese, icraatta haklı çıkabilir.

Devlet güçleri, kayyum Belediye Başkanları Kürtçe isim levhalarını yasaklayabiliyorlar.

Belediye’lerdeki kürtçe isimler bertaraf edilince, kanunsuz sayılmadı.

Devlete dayalı kürtçe, tolerans (sus payı) alanlarında, sınırlı yasak olmaktan çıkarıldı.

Örneğin, "TRT Kurdî"nin Kürtçe yayın yapmasının kendi özgülü dışında, bir yaptırımı yok.

Tek örnek.

İstiklal caddesinde zabıtaların Kürtçe şarkı söylenmesini yasaklamaları, kürtçenin resmiyette ne kadar serbest olduğuna dair sadece küçük bir dipnot.

Yasaklara rağmen birinin, 'Kürtler’in kendi dillerini konuşmalarına kimse engel getiremez artık' saptaması doğru olsa da, bu kanunun iz düştüğü her alanda, fiilen geçerli olmayan bir yaşam gerçekliğidir.

Güncel bir örnek:

2019 yılının sonunda 15 günde bir yayına başlayan 12 sayfalık "Xwebûn" (kendi olmak) kürtçenin kurmanci ve kirmanckî lehçelerinde yayın yapmaya başladı.

Daha sonra, yayın sorumluları Pandemi koşullarında "dijital" yayına geçtiler.

Xwebûn’un manşetlerinden biri: "Dil, kimlik ve sembol"dür (2021)olmuştu.

Ve Xwebûn’e erişim, bir yasaklama kurumu olarak harekete geçirilen,  "Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu"nun 28 Ocak 2022‘deki kararıyla engellendi.

II. Abdulhamit ilk kürtçe gazete Kürdistan’ın (22 Nisan 1898) yayınlandıktan sekiz gün sonra, Osmanlı topraklarına girişini yasaklamıştı.

Kendisini memnuniyetle III. Abdulhamit mertebesinde görmek isteyen O adamın, tüm Kürtçe yayınları anında yasaklayabileceğinden hareket ediyorum.

Askeri işgalin fiilen sürdürüldüğü Efrîn’de, Kürt’e dair her şey yasak!

Herkes gibi o da farkında: güç denemesi bu.

Eskiden yasaklar katı, geçerli yaptırımlara dönüştürülürlerdi: Uygulama dipçiklere havale edilirdi.

Şimdilerde yasaklar, karşı koyuşun etki alanına girerler; ömürleri, toplumsal ve politik nüfusun kudretine endekslidir. 

Ya bir de kürtçe yasak olmazsa.

Ne olur?

Kürtler ve kürtçe konuşmak isteyenler, sadece kürtçe konuşmazlar…

Bunun böyle olduğunu, Kürtçeyi yasaklayanlar da biliyorlar:

Kürtçe, devrimci bir kimlik olduğu kadar, yasağa dayalı bir devletin tarihi, iskeleti ve yapısının tümünü altüst edecek kadar güçlü, tarihi bir semboldür.

Selimferat@web.de 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.