Kürtler barış istiyor, dilenmiyor
Ziya ULUSOY yazdı —
- Rejimin faşist niteliğini devam ettirme manevrasını bozmak ve demokratik barışı gerçekleştirmek için demokratik talepleri halk arasında yayan kampanyalar geliştirmek gerekir.
Sayın Öcalan’ın çağrısına paralel olarak PKK 12. Kongresi’ni toplayarak fesih, silah bırakma ve “demokratik toplum sosyalizmi”ne uygun örgütlenmeye dönüşüm kararı aldı.
Erdoğan-Bahçeli iktidarı barışa ilişkin demokratik hiçbir adım atmadığı gibi, kibirli şovenist söylemle hareket ediyor. Erdoğan 12.Kongre kararına karşılık “bütün uzantıları, Suriye’dekiler dahil silah bıraksın” tehditini savurdu. Yanı sıra kayyımın mevcut anayasaya göre bile hukuksuzluğunu kabullenip tümden sona erdirmek ve belediye başkanlarını kazandıkları belediyelere özgürce davet etmek yerine “süreç devam ederse kayyım istisna olacak” vaadini küçük bir adım olarak “bahşetti.”
Görülen Erdoğan faşizmi, Kürt Özgürlük Hareketi’nin(KÖH) barış kararının demokratikleşmenin manivelası olmasını istemiyor. Muhtemelen en fazlasıyla Öcalan ve siyasi tutsakların serbest bırakılması, kayyım gaspının “istisna” düzeyine düşürülmesi, bir süre siyasal çalışma hakkının hapis sopası olmadan kullanılması sonrasında demokratik muhalefet üzerinde yeniden yasaklar ve hapis sopasını sallanmasına geçilecek.
Kürt ulusal hakları ise kardeşliğe feda olsun diyerek muhtemelen özel Kürtçe dil eğitimiyle sınırlayacak.
Erdoğan, mealen silahlar bırakıldıktan sonra siyasi güçler gerekeni yaparlar türünden belirsizlik lafıyla demokratik bir barışın gerçekleştirilmesi gereken somut unsurlarını örtmeye çalıştı, çalışıyor.
Ayrıca Suriye’de direniş karşısında ve emperyalist güçlerin denge faktörü görmesi nedeniyle, Erdoğan Kuzey Doğu Suriye Özerk Bölgesi’ni ve savunma güçleri ile örgütlülüğünü tasfiye amacını gerçekleştiremeyince, bu güçleri ve özerkliği budamaya çalışacak. Güç dengelerindeki olası değişme veya Trump’tan izin kopararak HTŞ’yi ve SMO güçlerini saldırtmaktan ise vazgeçmeyecek.
Erdoğan-Bahçeli rejimi, silahlı direnişi “bitirmiş” olma ajitasyonuyla Türk halkı arasında şovenizmi yüksek tutmaya, iktidarının kitle desteği olarak kullanmaya çalışacak.
Kürt halkının talebi ve KÖH’nin kararı olan barış, Türk halkı ve tutarlı demokratların ise görevidir. Çünkü Kürt halkı ancak demokratik bir barış için mücadele edecek olan Türk halkına ve demokratik güçlere güven geliştirebilir. 40 yılı aşkın süren Kürt ulusal özgürlük mücadelesi ve sosyalist güçlerin mücadelesi zaten faşist rejimden burjuva anlamda da olsa demokratik bir rejime geçiş için birikim sağlamıştır. Bu birikim ve işçi sınıfı ile halkların ihtiyacı, demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması için gerekli potansiyeli oluşturuyor.
Erdoğan’ın iktidarını ve rejimin faşist niteliğini devam ettirme manevrasını bozmak ve demokratik barışı gerçekleştirmek için demokratik talepleri halk arasında yayan kampanyalar geliştirmek gerekir. Hem de vakit kaybetmeden.
Öcalan ve bütün siyasi tutsaklara özgürlük; kayyım gaspı tasfiye edilsin ve belediye başkanlarına makamları devredilsin; Terörle Mücadele Yasası ve JÖH-PÖH ile diğer kontrgerilla örgütleri tasfiye edilsin; düşünce, toplanma, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü sağlansın; ekonomik-siyasi grev ve sendikalaşma hakkı işçiler ve emekçi memurlar için gerçekleştirilsin; anadilde eğitim hakkı tanınsın, tasfiye edilen akademisyenlerin görevleri geri verilsin, İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe konsun; Kanun Hükmünde Kararname ve yetkisi kaldırılsın, gibi güncel demokratik talepler bu kampanyaların konusu olmalı.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin geniş kitlesi, demokratik ve sosyalist güçler, demokratik barışsever çevreler, demokratik kitle örgütleri ve ilerici sendikalar, kadın ve gençlik hareketi bu kampanyaları sürükleyebilir.
Her ne kadar koşullar 2013’teki kadar demokratik ve sosyalist güçlerin lehine değilse ve KÖH’nin barış kararının o gün etkilediği kadar bugün Türk halk kitlelerini etkileme imkanı daha az olsa da, iktidarın ve şovenist güçlerin koşulları da diğer bakımlardan zayıf. Daha Mart ayında gençlik, geniş kitleler halinde kayyım gaspına karşı adalet için ayağa kalktı ve demokratik duygularını ve taleplerini sürdürüyor. Genelleşmemiş olsa da işçi grevleri değişik işyerlerinde patlak veriyor. Halk yoksullaşmanın ağırlığı altında ezilirken iktidara hoşnutsuzluğu büyüyor.
Yürütülecek kampanyalar, gençlik, işçi ve kadın kitleleri arasında etkili olacak ve demokratik barış yönünde eğilimin Türk emekçileri arasında gelişmesine yol açacak.
Daha önemlisi de iktidarın ve şovenist güçlerin, barış talebini Kürt hareketinin haklı direnişinin yenilgisi göstererek boğucu atmosferi sürdürmesini dağıtacak, demokratik barış ve faşizme karşı mücadelenin taze havasını Türk halkı arasında yayacaktır.