Leyla ilkeleri yazdı ve yaşadı

Kadın Haberleri —

.

.

  • Günay Aslan: Leyla şimdi niye aramızda değil? Leyla’nın ve mücadele arkadaşlarının 40 yıllık mücadele birikimlerinin karşılığını vermek istemiyorlar. Bu yüzden içinden geçtiğimiz bu süreç, olmak ya da olmamak sürecidir. Eğer Leylaların tarih sahnesinde bir yeri olacaksa, Leyla ve arkadaşlarının mücadelesinin bir esenliğe kavuşması lazım.

 

Faşist Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na yönelik ahlak dışı hava saldırılarında şehit düşen KJK Yürütme Konseyi Üyesi Leyla Agirî (Filiz Aslan), Almanya’nın Köln kentinde anıldı.
Aralarında onlarca kurum temsilcisinin de yer aldığı yüzlerce Kürdistanlının katıldığı anma etkinliğini yürüten Kezban Doğan, ’27 yıllık direnişin adı’ diye tarif ettiği Leyla Agirî şahsında Kürdistan şehitleri için kitleyi saygı duruşuna davet etti.
Ardından sözü Avrupa Şehit ve Kayıp Aileleri Kurumu (KOMAW) yöneticisi Cenap Yeter’e bıraktı. “Kişisel menfaatlerini düşünmeden halkın özgür geleceği için, özgür bir kimlik için mücadele vererek, hiçbir bedelden çekinmeyen şehitleri beynimizde ve yüreğimizde yaşatıyoruz, bunun için ‘şehîd namirin’ diyoruz” diyen Yeter, onların hayallerini gerçekleştirme sözü verdiklerini söyledi.
Yeter’in konuşmasından sonra Leyla Agirî’nin 47 yıllık yaşamını özetleyen ve kendi konuşmalarından kesitlerin yer aldığı sinevizyon gösterildi.
Daha sonra Leyla Agirî’nin abisi olan gazeteci yazar Günay Aslan ile Kürt Kadın Hareketi aktivisti Zelal Amed söz aldı.
“Onun anısına sarılabiliriz, anısını yaşatmak için her şey yapabiliriz ama Leyla’nın arkasından konuşmak çok kolay değil” diyen Aslan, kız kardeşinin yaptıkları ve yaşadıklarıyla nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu, nasıl mücadele ettiğini, topraklarıyla, ülkesiyle, partisiyle, arkadaşlarıyla, toprağıyla nasıl bütünleştiğini en etkili kendisinin anlattığını söyledi.

Filiz’den Leyla’ya giden süreç

Aslan, devamla şunları söyledi: “Leyla’nın hayata başlaması, Kürtlerin tarih sahnesine çıkış süreçleriyle çakıştı. Leyla kendini tanımlamaya, anlamaya başladığı zaman Kürdistan’da bir özgürlük mücadelesi başlamıştı. Leyla’nın hayatı bu mücadeleyle çakıştı ve Filiz’den Leyla’ya giden süreci mücadele içinde alnının akıyla, büyük bir özveriyle, samimiyetle, yürek temizliğiyle, tüm cesaretiyle, benliğiyle katılarak sağladı. Bu 47-50 yıllık süreç, dağda geçen 27 yıllık süreç, karanlığa itilmiş, bütün insani, ulusal hakları gasp edilmiş Kürtlerin özgürleşme süreçleriydi. Leyla bunun bir parçasıdır. Bu mücadeleye kayıtsız kalamadı, genç yaşında mücadele içerisinde yer aldı, Kürdistan’ın dört parçasında sorumluluk aldı, başarıyla yerine getirmeye çalıştı.

İdeolojik mücadele verdi

Leyla, Türk, Arap, Fars sömürgeciliğine karşı da mücadele etti. Kürt hareketi içerisinde kadın özgürlüğüne karşı direnen, feodal gerici yanlarına, az olsun, küçük olsun ama benim olsun türünden iktidarcı anlayışlara karşı da ideolojik bazda mücadele etti. Uzlaşmadı. Arkadaşlarına, mücadelesine böyle bağlıydı. Leyla’nın bu tutumu bizim için bir yaşam felsefesidir, bize bir emirdir.
Leyla Kürt kadın özgürlüğü konusunda çok emek sarfetti, çok heyecanlıydı. Jineoloji çalışmalarını çok büyük bir heyecanla yürütüyordu. Kürt halkının özgürlüğünün kadının özgürlüğünden geçtiğini iyi görüyordu. Ailenin demokratikleşmeden toplumun demokratikleşemeyeceğini çok iyi biliyordu.”

Leyla niye aramızda değil?

“Leyla şimdi niye bizim aramızda değil?” diye soran Aslan, şöyle devam etti: “Leyla’nın ve mücadele arkadaşlarının 40 yıllık mücadele birikimlerinin karşılığı verilmek istenmiyor. Mücadele ettiler, hep emek harcadılar, Rojava’da 15 bine yakın, Kuzey’de 40 bin küsur şehit verdiler, Kürdistan’ın dört parçasında çok ağır bedeller ödendi ama uluslararası küresel ideoloji, bölgesel gericilik, Leyla ve arkadaşlarına hakettikleri yeri vermek istemiyor. Tarih sahnesine çıkmış Leylaları, Leylaların mücadelesini, partisini, özgürlük mücadelesini statüsüz, kimliksiz, geleceksiz bırakmak istiyorlar, karanlığa itmek istiyorlar. PKK Rojava’dan, Şengal’den, Kandil’den çıksın diye Helmetleri, Kasımları, Demhatları, Leylaları vuruyorlar. Bunu biliyoruz, bunun bilinciyle hareket etmeliyiz.”

Olmak ya da olmamak sürecidir

Aslan, bu sürecin 40 yıllık mücadele tarihinin en kritik aşaması olduğunu vurgulayarak, konuşmasını; “Uluslararası gericiliğin desteğini almış Türk devleti, Erdoğan rejimi, Kürtlere en stratejik yenilgiyi yaşatmak istiyor. Dersim’de Şêx Said’de, Agirî’de olduğu gibi bir Kürt isyanını daha, silahla bastırarak, ezerek çözmek istiyor. Amaçları budur. Bu yüzden içinden geçtiğimiz bu süreç, olmak ya da olmamak sürecidir. Eğer Leyla’yı yaşayacaksak, Leyla’nın mücadelesini yaşayacaksak, Leylaların tarih sahnesinde bir yeri olacaksa, Leyla ve arkadaşlarının mücadelesinin bir esenliğe kavuşması lazım. Başarıyla çıkmamız lazım. Leyla’yı yaşatmak için, Leyla’nın yolunda, arkasında, mirasını ve bağlılığını da, onun kardeşi olmanın verdiği o büyük coşkuyu da yanıma alarak mücadele edeceğim. Leyla’ya bunun sözünü veriyorum” diyerek tamamladı.

  • Zelal Amed: Leylamızın gözlerine bakınca umutsuzluğu asla görmedik. Umudu kendisi yarattı. Önderliğe verdiği sözü en yücelerde tuttu. Kurmay oldu, kuran oldu. En zoru seçti; çünkü gerçeği gördü. Doğru yerde, doğru zamanda ve doğru tarafta oldu hep. Biz de o yoldan gidiyoruz.

İlkeleri yazdı ve yaşadı

Zelal Amed de Leyla’nın doğduğu 1973 tarihinin aynı zamanda Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Kürdistan vardır, Kürt halkı vardır ve sömürgedir’ sözüyle başladığı özgürlük mücadelenin başlangıcını ifade ettiğini, bu 47 yılın nefes nefese, ilmek ilmek örüldüğünü, büyük acılar kadar destansı yiğitliklere imza atıldığını belirtti.
Amed, devamla şunları söyledi: “PKK ve kadın özgürlük mücadelesinin temel ilkelerini anlamak istiyorsak, heval Leylamıza bakacağız. İlkeler nasıl yazıldı diye bakmak ve anlamak istiyorsak şehitlerimizin yaşamına bakacağız. Çünkü bu hareketin yaşam ideolojisi, ahlakı, felsefesi, mücadele ve savaş gerçekliği masa başında yazılmış ilkeler değil, yaşamda kanıtlanmış ilkelerdir. Heval Leyla’nın 47 yıllık yaşamı, 27 yıllık mücadele ömrü boyunca attığı her adım, her yiğitlik, her cesaret, her korku, her acı, her sevinç, her sevgi özgürlük mücadelesinin temel ilkeleri olmuştur ve kanıtlanmıştır. Heval Leyla da bu ilkeleri hem kendisi yazmış, hem de Hakilerin, Saraların, Mazlumların yazdığı ilkeleri, ilke edinmiştir.

Umudu kendisi yarattı

Leylamızın gözlerine bakınca umutsuzluğu asla görmedik. Umudu kendisi yarattı. 1993’te mücadeleye katılışı aynı zamanda kadın ordulaşmasının, Beritan çizgisinin kurumlaşmasının da başlangıç tarihidir. Kadın ordulaşmasının her aşamasında düşünsel ve pratik emek boyutunda yerini aldı. Kurmay oldu, kuran oldu. Bakur’dan Başur’a, Rojhilat’tan Rojava’ya kadar sadece kadının değil erkeğin de demokratik ekolojik, kadın özgürlükçü paradigma temelinde değişim ve dönüşümünü esas aldı.
1996’da Önderlik sahasından ayrıldığında Önderliğe verdiği söz, emeğe dahil olmak, kendini inşa etmek, mücadeleyi sürekli kılmak ve layık olmaktı. Sözünü en yücelerde tuttu.
Bu anlamda Heval Leyla dağlara en yakışan yoldaşlardan oldu. Doğru yerde, doğru zamanda ve doğru tarafta oldu hep. En zoru seçti; çünkü gerçeği gördü ve son nefesine kadar, gülüşünü de yanına alarak bu yolu takip etti. Doğru yerde her zaman Leylalar var. Biz de o yoldan gidiyoruz. Kadın ve erkek yoldaşlar ve tüm halkımız adına heval Leylamıza ve onbinlerce şehidimize sözümüz bu temeldedir. Dört parça Kürdistan bir olana kadar, demokratik, özgür birleşik Kürdistan’ı, demokratik özgür Ortadoğu’yu yaratana kadar bu yol hep devam edecek. Ne mutlu bu yolun yolcularına.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA/KÖLN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.