Narin bilinip de konuşulmayan şeylerin kurbanı
Dosya Haberleri —

Narin Güran, eylem
Narin davasını yakından takip eden HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş ile toplumsal çürümeyi ve ilişkileri konuştuk:
- 8 yaşında bir kız çocuğunun muammaya dönüşen ölümü ülkedeki tüm cerahatı ortaya çıkardı. Narin organize bir kötülüğün neticesinde yaşamını yitirdi ancak bu organize kötülük hali, Narin’in ölümü ile de son bulmadı.
- Narin hadisesi; her bakımdan “erk”ekliğin de bir tezahürü oldu. Ortaçağ kurallarının her nasılsa günümüzde işler olduğunu gördük. Omerta Yasası’nı gördük. 'Bilinip de konuşulamayacak olan' şeylerin yol açtığı şeyleri gördük.
GÜLCAN DERELİ
Narin artık her vicdanlı insanın evladı. Bu küçük ve güzel kız çocuğunun kayıp ve katledilmesi süreci hepimizi aynı yerden vurdu. Küçük bir ailenin ve köyün içinde olup bitenler bazen bütün bir ülkeyi, bir salgın gibi yayılan iktidarcı kirli ilişkileri gösterir. 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesi münferit bir vakayı değil, iktidardan, devletten başlayıp bütün bir topluma yayılan çürümeyi bize gösterdi. En masumlarına, çocuklarına kıyan bir ülke nereye gider ki? İşte gidemiyor, birçok şeyini yitirerek olduğu yerde çürümeye devam ediyor. "Vatan" nutku çekenlerin kıydığı bir ülkenin çocuklarıyız. Peki bu çürümeyi nasıl aşacağız? Narin'i, davasını ve çürümenin boyutlarını HDK Eşsözcüsü, aynı zamanda avukat olan ve davayı yakından takip eden Meral Danış Beştaş ile konuştuk.
Narin davasında karar açıklandı, ancak birçok soru işareti yanıtsız kaldı. En önemlisi de Narin'i kim öldürdü, niye öldürdü?
Tüm kamuoyunun soluğunu tutarak izlediği yargılama süreci, hızlı bir şekilde neticelendirildi, cezalar verildi. Ancak sizin de ifade ettiğiniz üzere pek çok soru, yanıtsız kaldı. Bir davanın sonucu ya yıllarca açıklanmaz, davalar sürüncemede bırakılır ya da Narin Davası örneğinde olduğu gibi mahkeme hızlıca bir karar verir ama mahkemenin neye dair hüküm kurduğu, kime neye göre ceza verdiği meselesi bir muamma olarak kalır. Ne yazık ki Türkiye’de adalet sistemi bu! Yani işler gibi görünen ve işlemeyen bir sistem. Buna aşina olmayanımız var mı?
8 yaşında bir kız çocuğunun muammaya dönüşen ölümü ülkedeki tüm cerahatı ortaya çıkardı.
Bu olayın neleri ortaya çıkardığına dair tespitleri ifade etmeye, sorunuza yanıt vermekle başlamak mümkün. Evet, Narin’i kim, niye öldürdü?
Narin organize bir kötülüğün neticesinde yaşamını yitirdi, ancak bu organize kötülük hali Narin’in ölümü ile de son bulmadı. Belki de Narin, daha yaşam savaşı verdiği esnada bedeni sarılıp sarmalanarak bir dere yatağına bırakıldı. Ve adeta içinde suç potansiyeli taşıyanlara bir suç nasıl işlenir ve nasıl delil karartılırın dersini verdi… Dere yatağına bırakılan Narin’in üzerinde hiçbir iz kalmamıştı neticede, Adli Tıp raporlarına suçu kimin işlemiş olduğu yansımadı. Biz, ilk andan itibaren, delillerin karartıldığına dair iddialar artık daha fazla göz ardı edilemez, buna dair dikkatli olmak lazım dedikçe, konu sulandırıldı, adeta yönü değiştirildi. Şayet kaybolduğu andan itibaren kolluk gerekli özeni göstermiş ve ciddi bir şekilde arama yapmış olsa idi Narin bulunacak ve onun katilinin de kim olduğu anlaşılacaktı.
Narin’in ölüm nedeni ortaya çıkmasın diye onu suya bırakacak kadar vahşi bir akıl ve profesyonel destek söz konusu idi bu süreçte. Aksi halde Güran Ailesi bu kadar delil karartmayı nerden biliyor, kimden öğrendi, soruları da hala yanıtsız!
Ben olayı duyduğum ilk anda sosyal medya hesabımdan Narin adlı bir kız çocuğunun kaybolduğuna dair paylaşım yapmıştım. Bir köyde, kendi evi civarlarında bir kız çocuğu, olağan koşullarda evinden, ailesinden ne kadar uzaklaşabilirdi ki? Fakat meğer zaten Narin, ailesinin yanında iken bile yanlarında değilmiş, bunu çok sonra anlayacaktık…
Zaman ilerlerken Narin bulunamayınca aileyi ziyaret amacı ile köye gittim. Jandarmayı bizzat izledim; belki de mesleki bir alışkanlıkla. Jandarmalar, ağaçların altında gölgelik alanlarda sohbet ediyor ama gerçek bir arama faaliyeti yürütmüyorlardı. Kolluk kuvvetleri bu kadar mı tecrübesiz olur yahut bir hadiseyi aydınlığa kavuşturma noktasında bu kadar mı isteksiz olur, bu olayla birlikte görmüş olduk.
Şahit olduğumuz, hatta tüm ülkenin şahit olduğu, çok ciddi bir organizasyon varmış ortada meğer. Tüm köy halkı Narin’i gördükleri saat konusunda hemfikirdi. Görmedikleri bir çocuğu görmüş olduklarını ifade ederek kolluğu ve soruşturma mercilerini yanılttılar. Her yerde kamerası olan devletin bu köyde ne kadar az kamerası olduğunu, olan kamera kayıtlarının ise tüm delillerin kaybolmaya yüz tuttuğu anda incelendiğini görmüş olmamız ise başka bir tecrübe oldu. Narin’i dere yatağına bırakan arabanın varlığı neden günler sonra ortaya çıktı mesela?
İktidar kanadından isimler neden bir aileyi koruma refleksi ile söz kurdular da, bir çocuğu koruma refleksinden uzak kaçtılar? İşte Narin’i kim öldürdü sorusunun yanıtı budur!