Newroz'dan sonraki zor dönem

Selim FERAT yazdı —

  • Cemal Şerik son açıklamalarından birinde, "özel savaşın en koyu, en açık ve bariz“ biçiminden bahsetmişti. Bununla birlikte, Karayılan’ın Efrîn’in ulusal bir mesele olmasına vurgu yapması, gelecek tehlikeye de işaret etmektedir.

Selimferat@web.de

 

Bu Newroz’da 90’lı yıllardaki yüksek coşkunun yerini, kararlılık almıştı.

Bu değişimi Berlin’de katıldığım, televizyondan izlediğim, internetten edindiğim izlenimlere dayandırıyorum.

Eskilerde, "Vur Gerilla vur Kürdistan’ı kur!“ sloganıyla salonlar yıkılır gibi olurdu.

Şimdilerde, ismi konulan ve var olan politik bir Kürdistan nüfusu, devletler düzeyinde, kendi kaderini belirlemek için yol arıyor.

Berlin Newrozu’na katılan genç bir Alman grubuyla yaptığımız görüşmede ana soru:

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından kurulan (1988) Bağımsız Filistin Devleti’nin BM üyelerinin çoğunluğu tarafından kabul edilmesine rağmen, neden Birleşmiş Milletler tarafından Kürtler’in statüsü kabul edilmiyor?

HDP’nin kapatılmasıyla ilgili Bozkurt Erdoğan-Bahçeli ve en az 60’lı yıllardan bu yana MİT güdümlü çalıştığına ikna olduğum Perinçek üçlüsünün atağa geçtiği bir dönemden geçiyoruz.

Gergerlioğlu’nun Bozkurtların çemberinde darp edilerek, Ankara’daki "kutsal mekan“dan, ırkçı baldırı çıplak adamlar tarafından uzaklaştırılmasının arifesindeki Newroz alanında, böylesi bir soruya, birlikte cevap aradık.

Dünya gibi "küçük bir köyde“ (Klaus Mann), Almanya, İngiltere, ABD, Fransa ve giderek de Rusya ve Çin kıskacındaki bir köyde yaşıyoruz ve I.Dünya Savaşından sonraki Fransız-İngilizler öncülüğünde oluşturulan Ortadoğu’yu bölme planı iskelet olarak hala ayakta.

Bu plana göre Bolşevikler’e karşı Türkiye ön karakol olarak yükseltildi.

Ve o Türkiye şimdilerde emperyal güçlerden biri haline geldi.

Ve bu Newroz’dan sonra, Türkiye Garê’deki yenilgisinin intikamını almak için Kandil’e, 12.000 nüfuslu Mexmûr Kampı ve Şengal’e saldırmayı planlıyor.

Newroz alanındayken, Ankara’daki Newroz alanına gitmekten menedilen Gergerlioğlu‘nun alana telefonla hitap ederek: "Aramıza engeller koyabilirler ama biz halkların vekiliyiz” dediği haberi gelmişti.

Soruya cevapta, Kürtler’in 1964’ün başında, Arap Birliği’ne Filistinliler için merkezi temsilciliğin kurulması çağrısında bulunan, Mısır Devlet Başkanı gibi bir Nasser’lerinin olmadığını; Kürtler’in yakın tarihte, Güney Kürdistan’da Eylül 1961’de Peşmerge güçleriyle Irak işgaline, 1984’de Gerilla Hareketi’yle, Türk sömürgeciliğine karşı başkaldırdıklarını ve güçlenerek bugünlere geldiklerinin altını çizdim.

Kürt Hareketi devletler desteği olmayan bir güç olarak yükseldi.

Filistin Hareketi’ne gelince; 1958/59 yıllarında Kuveyt’de bir grup Filistinli tarafından oluşturulan "Fetah“ın çoğunluğunu oluşturduğu Filistin Kurtuluş Örgütü, Filistin Ulusal Konseyi’nin çağrısı üzerine 2 Haziran 1964’de kuruldu. 1988 yılında Tunus’da toplanan, FKÖ’ye dayalı "Filistin Sürgün Parlamentosu“, İsrail’in yanında bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasını karara bağladı.

15 Kasım 1988’de Birleşmiş Milletler’e üye, Türkiye, İran, Irak, Suriye, Mısır, Katar, Oman, Birleşik Arap Emirlikleri’nin de içinde bulunduğu, 138 üye ülkenin oyuyla Bağımsız Filistin Devleti tanındı.

Kürdistan Hareketi’ne gelince; Trump yönetimi tarafından, Türkiye’ye Efrîn ve diğer Rojava bölgelerini işgale icazet verilmişti;

Türkiye’nin, Uluslararası Hukuk’u çiğneyerek, Güney Kürdistan’ı onyıllardır bombalanmasına itiraz eden devlet çıkmadı.

Garê saldırısından önce Türk Milli Savunma Bakanı’nın Almanya Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer ile yaptığı "devlet sırrı“ görüşmesinde, Almanya’dan Kürtler’e operasyon için destek istediği ortaya çıktı.

Erdoğan’ın topraklarını işgal ederek, sonlandırmak istediği projenin Rojava olduğu;

Güney ve Kuzey Hareketi’nin sigortasının da Rojava olduğu biliniyor.

Bu anlamda, Newroz’dan sonraki zor dönemde, toplumsal ve ulusal bir Kürdistan projesinde birleşmek hayati anlam kazanmaktadır.

Cemal Şerik son açıklamalarından birinde, "özel savaşın en koyu, en açık ve bariz“ biçiminden bahsetmişti. Bununla birlikte, Karayılan’ın Efrîn’in ulusal bir mesele olmasına vurgu yapması, gelecek tehlikeye de işaret etmektedir.

Newroz’da önce, Diyarbekir surlarına Kürtçe azmettirilen "Erdoğan’ı“ seviyoruz yazısı, KDP’nin de varlığını tehdit eden, yakın menzilli bir füze gibi duruyor.

Kürtler’in, dillerini Erdoğan’ı sevmek dışında kullanacakları bir dünyanın Rojava olduğunu iyi bilenlerden biri de Erdoğan’dır, engellenmesi ve Kürdistan’dan sökülüp atılması gereken de.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.