Onurun zaferi!

Medya DOZ yazdı —

Bir mahşer vardır ki, binlerce kıvılcım doğuran ve ne kıvılcımlar gördük denizleri bile tutuşturan. Hani kelimeler vardır, anlamı kayıp, hani anlamlar vardır kelimesi olmayan. Kum fırtınası yaşardı insanlık. Gözlerde mil tufanı. Kayıp muskalar arardı çocuklar. İçinde güzel dualar olan. Yüreğe asude sebatlar taşıyan…

Kürdistan’da öyle günler yaşanıyor ki ölüler mezarından kalkıp bütün yaşayanları lanetleyecekmiş gibi hissediyor insan. Göklerden ateşler yağdırıyorlar. Kuşların yumurtadan yenice çıkan yavruları ormanlarda yanıyor. Yanıyor ter u taze ağaçlar… Nefes nefese koşan bir gerillanın benliğinde kıvılcım selleri akıyor. Ve o an Kürdistan, ormanda yuvası yanan kuş, ter u taze ağaç, hayatın orta yerinde yorgun ama onur abidesi gerilla oluveriyor… Kürdistan Heftenîn oluyor.

Günlerdir Heftenîn’in semalarından ateş yağdıran işgalci Türk devletinin nasıl bir başarısı oldu diye kafa yormaya çalışıyor insan, sonra anlıyorsun ki temel amacı düşmanlık yapmak olanların, tek derdi yakıp yıkmak ve bunu başarı olarak görmektir. İşgalci Türk devletinin Genelkurmayı benden ve sizden iyi biliyor ki Xantur’u alsa da her gün darbe yiyecek ve yine biliyor ki hiçbir dağ onların ellerine geçmeye rıza göstermeyecek. Kürdistan dağlarından ölüm kadar korkanların ısrarla bu dağlara saldırması ve dağlara ateş yağdırmasının amacı çok başka ve maksadı çoktan aşan bir vahşeti barındırıyor. İşgalciler onca yangını umudu küle çevirmek için yakıyor. Karşımızda cesur olan bir güç değil, zaaflarımızı korkusuna kalkan yapıp bütün teknik üstünlüğüne rağmen ürkeklikle ilerleyen bir güç var. Bahtsız, sinsi zamanların yaratımı bir güç. İşbirlikçilerden medet uman, kuşların bile yuvasını yakacak kadar çaresiz bir güç…

Tek amaçları Kürt’ün umudunu bitirmek, Kürdistan’ı yakmak ve tarihin en görkemli özgürlüğünün önünü kesmek. Evet, var güçleriyle bunları yapmak istiyorlar ve istediklerini başarmışlar gibi gösterme yalanıyla yaşamayı huy edinmişler. Ama bilmiyorlar ki kahramanlığın tanımı bu dağlarda hep aynı. Kahraman halkının acısını hisseden ve o acıları sevince dönüştürme uğruna can vermeyi göze alandır. Tarihin gül bahçesinden derilmiş onca güzel ruhlu insan, onurun ta kendisidir ve hiçbir işgal onurun zafer kazandığı yerde başaramaz. Halkın onurlu çocukları hiç boyun eğerler mi insanlık dışı bir tarihten gelen korkak işgalcilere. Onlar apak ırmak, onlar nereye akacağını biliyor, kurumaya yüz tutmuş köklere su taşıyor. Onlar eski insanlığın beşiğinde büyüyüp Kürdistan toplumsallığında mayalandı. Onlar sayesinde insanlığın hafızasında onlarca türkü yankılanıyor şimdi. Onlar gerilla olarak her zamandan daha çok bize umut olmayı başarıyor. Umudun bitmediğini her intikamlarında görüyoruz.

Evet, yanan kuşun, ölen çocukların, yanan ormanın bir intikamı olmalı… Her işgalci tartışmasız ölümü hak ediyor. Şu an Heftenîn’de olan bu. Eylem esnasında işgalcilerin mevzilerine koşarken “Ev der Heftenîn e” (Burası Heftenîn’dir) diye çığlık atan bir kadın gerillanın sesi hangimizi onur ile tanıştırmaz? Ey güzel, orası Heftenîn ise sen de Kürdistansın…

“Tepeden tırnağa yeni bir yaşam ve hatta yaşamdan da öte çoktan kaybedilmiş, gerekçesi kalmamış, anısı bile belleklerden silinmiş, halen en benim diyenlerin bile onu gerçekleştirmek için bir türlü gerekli ve kesin adımı atamadığı bir ortamda bir umut savaşı söz konusudur sürüp gidiyor.

Herkesin bir türküsü vardır o havaya kendini kaptırır yaşar gider bizim de türkümüzün adı böyledir ve giderek süreklileşiyor, derinleşiyor. Dinliyor, dinletiyor, sürüp gidiyor. Acı olduğu kadar komik, yaşattığı kadar bitiren bir yaşam öyküsü…”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.