Rojava eşsiz bir proje

Dosya Haberleri —

Matt Broomfield

Matt Broomfield

  • Rojava'ya gitti, 6 ayın sonunda artık anlıyordu. Sonra Kürtçe konuşmayı öğrendi, Rojava Devrimi'ne tanıklık etti gazeteci Matt Broomfield'den bahsediyoruz. O şimdi Avrupa'ya girmesi yasaklanan bir gazeteci. Ancak Rojava'daki mücadeleye tanıklık etmekten pişman değil. 
  • Almanya’nın talebi üzerine Yunanistan’dan İngiltere’ye sınır dışı edilen ve Şengen bölgesine girişi 10 yıl yasaklanan gazeteci Matt Broomfield: Ortadoğu gibi bir coğrafyada Rojava modelinin gelişmesi tüm bölge için çok büyük bir umut. Bölge için eşsiz bir proje.

ERKAN GÜLBAHÇE

Kürt özgürlük mücadelesini desteklediği gerekçesiyle İspanyol aktivist Maria V’yi sınır dışı ederek, 20 yıl boyunca ülkeye girişini yasaklayan Alman devleti benzer bir kararı Yunanistan üzeri İngiliz gazeteci Matt Broomfield için aldırdı. 3 yıl boyunca Rojava Kürdistan’ında kalan Broomfield, İngiliz medya kuruluşları “Vice”, “Independent, “New Statesman”, “BBC” ve “ITV” için Rojava’daki gelişmeleri anlatan haber/izlenimler kaleme alıyordu. Ancak Broomfield’in Rojava Devrimi'yle yakından ilgilenmesi başta Almanya olmak üzere batılı ülkeleri korkuttu. 27 Nisan 2021 günü Yunanistan’dan vapur ile İtalya’ya geçmek isteyen Broomfield, İtalyan polisi tarafından gözaltına alınarak Yunan makamlarına teslim edilmişti. İki ay boyunca sınır dışı merkezlerinde tutulduktan sonra İngiltere’ye sınır edilen Broomfield’in Şengen bölgesine girişi 10 yıl yasaklanmıştı. Üç yıl Rojava’da yaşayan Matt Broomfield çok kısa bir sürede Kürtçeyi öğrenmiş. Broomfield ile yaşam hikayesini, Yunanistan’dan İngiltere’ye yurt dışı edilme öyküsünü, son dönemde Almanya öncülüğünde Avrupa birliğinden Kürtler ile dayanışma içerisinde olan enternasyonalistlere karşı geliştirilen politikaları konuştuk.

Öncelikle Kürtlerle nasıl tanıştınız biraz bundan bahsedebilir misiniz?

Yunanistan’da Kürdistan Özgürlük mücadelesine gönül vermiş insanlarla tanıştım. Bu gençlerle Türk devletinin insanlara yaptığı zülüm üzerine tartışmalarımız oldu. Yunanistan’da gördüğüm gençler hayatımın akışına yeni bir rota çizdirdi. Tekrar İngiltere’ye dönerek profesyonel anlamda gazetecilik yapmaya başladım. İngiliz medya kuruluşları, Vice, Independent ve New Statesman’a makale ve haber yazıyordum. Ortadoğu ve göçmenler konusunda BBC, ITV kanallarına haber gönderiyor bazen de oturumlara yorumcu olarak katılıyordum. İngiltere’ye döndükten sonra Türkiye’nin Efrîn saldırısı başladı. 2018’de yaşananları yerinde izlemek ve batı kamuoyuna anlatmak için Rojava’ya giderek olayları yerinde takip edip bölgede yaşananları batıya aktarmaya çalıştım.

Peki Rojava’ya gitme nedeninizden kısaca bahsedebilir misiniz? 

Rojava’ya, bölgede yaşananları İngiltere ve batı kamuoyuna aktarmak amacıyla gittim. Üç yıl boyunca İngiliz televizyon ve gazetelerde haberler gönderdim. Zaman zaman bölge konusunda tartışma programlarına katıldım. Kürt televizyonu Sterk TV’ye düzenli olarak programlar yaptım. Birkaç gazeteci arkadaşımla birlikte Rojava Enformasyon Merkezi’ni kurduk. Son dönemlerde bütün ağırlığımızı Rojava Enformasyon Merkezi’nin gelişimine verdik. Rojava’da yaşananları dünya kamuoyu ve basınına anlatma sorunu vardı. Rojava enformasyon merkezi ile bu sorunu gidermeye çalıştık. Çok önemli ve stratejik bir çalışma olarak görüyorduk. Nitekim gelişme sağladık.

Rojava’ya gitmeden önce Rojava’da bir sistemin oluştuğunu duymuştum. Ben de bu sistemin Rojava’da uygulamasını gözlerimle görmek için Rojava’ya gitmek istedim. Amacım bir gazeteci olarak Rojava’yı tanımak, Kürtçeyi öğrenmek, oradaki yaşamı ve insanlarını durumunu yerinde görmekti ve yaşananları batıya aktarmaktı.

Bir gazeteci gözüyle Rojava’da yaşananları yorumlayın dersek neler söylersiniz?

Rojava’da gelişen devrim büyük imkansızlıklar ve çok büyük fedakarlıklarla ortaya çıkmış. Ortadoğu gibi bir coğrafyada Rojava modelinin gelişmesi tüm bölge için çok büyük bir umut diye düşünüyorum. Bölge için eşsiz bir proje. Bölge devletleri Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Türkiye’nin işgal ettiği İdlib’i göz önüne getirdiğimde, eksiklikleri ile birlikte Rojava bunların ortasından insanlığı aydınlatan, demokrasinin geliştiği, eşitliğin sağlandığı bir derya gibi duruyor. Rojava’da göze çarpan en önemli şey, kadın erkek eşitliğinin sağlandığı ve kadının hak ettiği değeri gördüğü bir sistem kurulmuş olmasıdır. Demokrasinin özümsendiği iyi bir sistem oluşturulmuş. Rojava’daki sistem Kürtler arasında doğdu ancak Arapların yoğun yaşadığı Tabqa, Deirezor, Raqa gibi bölgelerde de karşılık buldu. Örneğin Rakka DAİŞ’in başkentiydi. Raqa halkının sisteme dahil edilmesi için ev-ev, mahalle-mahalle, semt-semt toplantılar gerçekleşti, tartışmalar yapıldı. Gazeteci olmanın nimetlerinden faydalanarak bölgeden çok önemli gözlemlerim oldu.

Kürtçeyi Rojava’da mı öğrendiniz yoksa gitmeden önce biliyor muydunuz? 

Rojava’ya gitmeden önce internette birkaç kelime Kürtçe öğrendim. Rojava’ya gittiğimde ilk altı ay hiçbir şey yapamadım. Söylenenleri de anlamıyordum. Kaldığım yerde bir tek yabancı bendim. Yanında sadece Kürtçe ve Arapça konuşuluyordu. Bir anlamda mecburiyetten Kürtçeyi öğrenmek zorunda kaldım. Zamanla Kürtçe öğrenmeye başladım. Altı ayın sonunda söylenenleri anlamaya başladım. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim yöre halkı bana karşı çok sabırlı davranıyordu. Kürtçeyi konuşmaya başladıktan sonra gittiğim yerde Kürtçe konuştuğumda hayranlıkla beni dinliyor ve şaşırıyorlardı. Bir yabancı olarak Kürtçe konuşmam onları inanılmaz mutlu ediyordu.

Yunanistan’da iki ay gözaltında tutulduktan sonra İngiltere’ye yurt dışı edilmenizden biraz bahsedebilir misiniz, nasıl oldu? 

Yunanistan’dan yurtdışı edilmem Alman devletinin isteği üzerinde gerçekleşti. Avrupa birliği tarafından oluşturulan Schengen enformasyon sistemine Alman devleti tarafından ismim yazıldığı için Yunanistan beni yurtdışı etmek zorunda kaldı. Böyle bir karar beklemiyordum. Yunanistan’a girdiğimde böyle bir karar olmasına rağmen nasıl davranacaklarını bilmedikleri için beni gözaltına almakta tereddüt ettiler. Daha sonra yapılan tartışmalardan sonra beni gözaltına aldılar. 

Yunanistan’da iki ay gözaltında kaldınız. Bu durum bir gazeteci olarak bir şans mıydı sizce? 

Evet, Yunanistan tarafından iki ay gözaltında tutulmayı bir şans olarak görüyorum. Dışarda mültecilerin durumunu az çok biliyordum. Ancak sınır dışı edilmek için gözaltında tutulanların neler yaşadıklarını bilmiyordum. Buraya hiçbir avukatın, gazetecinin ya da sivil bir insanın girişine izin verilmiyordu. Ben bir gazeteci olarak bunlarla birlikte içeri atılmayı bir nimet olarak görüyorum. İçeriden nelerin yaşandığını, gözaltı sürecinde fotoğrafın görünmeyen bölümünü görme şansını yakaladım.

Sınır dışı edilmek için gözaltına alınanlar ve yine siz gözaltında neler yaşadınız? 

Polisler benim gazeteci ve İngiltere vatandaşı olduğumu bildikleri için bana yumuşak davranıyorlardı. Bana karşı çok kontrollü ve mesafeliydiler. Ancak herkes benim gibi şanslı değildi. Sınır dışı edilmek için gözaltında tutulan insanların tekme, tokat dövülmelerine tanık oldum. Hasta insanların çığlıklarına kulakların nasıl tıkandığını gördüm. Kaldığımız cezaevinin odalarında 10’a 20’şer kişiler kalıyordu. Daracık yerde çko fazla insan bir arada yaşamak zorundaydı. Ben şanslıydım. Bazı insanlar bir yıldan fazla gözaltında olmalarına rağmen neden gözaltına tutuldukları dahi bilmiyorlardı. Yunanistan göçmenleri ağır koşullar altında tutarak ülkelerine kendi isteğiyle dönme gibi bir politika güdüyordu. Yani tek kelimeyle söylemek gerekirse Yunanistan polisi göçmenlere faşist bir yaklaşım gösteriyordu.

İnsanların neden gözaltına alındıklarını dahi bilmediklerini söylediniz, peki ya size gerekçeyi söylediler mi? 

Alman devletinin isteği üzerine benim Schengen bölgesinden çıkarılmam için gözaltında tutulduğumu söylediler. Cezaevi yetkililerinden polislere kadar kimse benim neden gözaltında olduğuma anlam veremiyordu. “İngiliz, bunların neden burada olduğunu biliyoruz da sen niye buradasın” diye benimle şakalaşıyorlardı. Aynı dönemde İngiliz vatandaşı Tania Baldok da Rojava’da sağlık çalışmaları yürüttüğü için Yunanistan’dan bir gece gözaltında tutulduktan sonra İngiltere’ye sınır dışı edildi.

Son süreçte Avrupa Birliği Almanya’nın öncülüğünde Kürt halkıyla dayanışma içerisinde olan enternasyonalistleri sınır dışı ediyor, bu politika hakkında neler söylemek istersiniz?

Avrupa Birliği özellikle Almanya’nın Kürtleri ve Kürt halkıyla dayanışma içerisinde olan insanları cezalandırma politikası uzun bir zamandan beri uyguluyor. Daha düne kadar Rojava’da DAİŞ’e karşı verilen mücadeleye övgüler yağdırılıp DAİŞ’e karşı oluşturulan koalisyonda yer alıp Kürt halkıyla birlikte hareket edenler maalesef bugün Kürt halkıyla dayanışma içerisinde yer alan enternasyonalistleri cezalandırma politikası güdüyor. Almanya ve Avrupa Birliği Türkiye ile olan ticari ilişkilerinin zedelenmemesi ve ticari kaygıların bozulmaması için Rojava Devrimi’ne karşı bir politika geliştiriyorlar. Rojava’da gelişen devrimi öcü göstererek uluslararası dayanışmayı durdurmak istiyorlar. 

Bildiğimiz kadarıyla Almanya’da herhangi bir faaliyetiniz yok. Buna rağmen neden böyle bir karar aldı. Bu kararın Türkiye’yle bir ilgisi var mıdır? 

Doğru, Almanya’da herhangi bir faaliyetim olmadı. Bundan önce bir iki defa dolaşmak için Almanya’ya gitmiştim. Almanya’nın böyle bir kararı var. Fakat hukuki bir süreç başlatmadılar. Benimle ilgili herhangi bir mahkeme açılmadı. Avukatımla birlikte şu anda durumu anlamaya çalışıyoruz. Yani direk Türkiye’nin istemi doğrultusunda bir karar alındığını söyleyemem. Ancak şu bir gerçek ki Türkiye’nin Almanya ile diplomatik, askeri, ekonomik ilişkileri çok iyi.

Ben bir gazeteci olarak alınan bu karara karşı susmayacağım. Görsel ve yazılı basında bu konuyu işleyip, teşhir edeceğim. 

İngiltere’ye gönderildikten sonra İngiliz yetkililerle herhangi bir görüşmeniz oldu mu? 

İngiltere’ye gittikten sonra İngiliz yetkililer beni davet etti. Birkaç saat oturup bu konu üzerine sohbet ettik. Bir gazeteci olarak Rojava’da bulunduğumu anlattım. Onlarda bana inandıklarını ve yasadışı herhangi bir etkinlikte bulunmadığımı dile getirdiler. Benimle ilgili herhangi bir işlem gerektirecek bir şey olmadığını vurguladılar.

Son yaşanılan olaylarla birlikte bundan sonra nasıl bir mücadele yürüteceksiniz? 

Yunanistan’da yıllarca cezaevinde kalan arkadaşlarımı düşündükçe benim Schengen bölgesine gidemeyeceğim çok da umurumda değil. Ancak bu kararın değiştirilmesi için elimde gelen bütün gücümle mücadelemi sürdüreceğim. Bundan sonra daha büyük bir azimle gazeteciliğin yanında eylem ve etkinliklere katılmaya devam edeceğim.

Ben İngiliz bir gazeteci olarak bu yaşadıklarımdan dolayı gerek Kürt basınında ve gerekse İngiltere basınında çok yer aldım. Ancak Hindistan ile birlikte en çok gazetecinin cezaevinde olduğu ülke Türkiye. Ne yazık ki benim için gösterilen bu tutum başta Türkiye ve Hindistan olmak üzere dünyadaki tutuklu gazetecilere gösterilmiyor. Sizin aracılığınızla Cezaevi’nde tutuklu bulunan bütün gazeteci arkadaşlarıma dayanışma selamlarımı göndermek istiyorum. 

Matt Broomfield kimdir?

İngiltere’nin Huddersfield kentinde Hıristiyan, dindar ve hümanist bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Beş yaşından 18 yaşına kadar Shrewsury kentine yaşadı. Her ne kadar ailesi dindar olsa da aynı zamanda demokrasiyi beğenen ve uygulayan bir ailenin içinde büyüdü. Ailenin dindar özelliklerini kabul etmese de kendisi için yararlı gördüğü, demokrat ve hümanist yönlerini ölçü olarak aldı. Bundan dolayı çocukluktan gençliğe, ilkokuldan üniversiteye kadar hep demokrat, hümanist, paylaşımcı ve herkesle eşit bir yaşam sürmeye çalıştı. Çocukluktan beri insan hakları, demokrasi, eşitlik ilkelerini kendisine rehber edindi. Küçük yaşından itibaren kendini edebiyatçı ve eylemci olarak gördüğü için sürekli yazdı ve bugün yazmaya devam ediyor. Küçük yaşta kendi çağında romanlar yazdı. Edebiyat olan ilgisinden dolayı Oxford Üniversitesi Edebiyat Bölümü'nü bitirdi. City University London’da gazetecilik üzerine mastır yaptıktan sonra Londra’da çalışmaya başladı. Londra’da iyi bir işi olmasına rağmen arayış içindeydi. 2017 yılından İngiltere’den Yunanistan’a giderek göçmen sorunları ile ilgilenmeye başladı. Asya, Afrika, Orta Doğu ve özellikle de Kürdistan’dan akın akın gelen göçmenleri tanıdı. Bugün gazetecilik mesleğini tüm baskılara rağmen sürdürüyor.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.