21. yüzyıl müfredatı ve Kürdistan tarihi

Dilzar DÎLOK yazdı —

  • Fransa’da Kürt ve Kürdistan tarihi konusunun ders kitaplarına geçtiği konusu gündeme geldi. Kürtlerin Kürdistan’da inkar ettirilmesinin sorumlularının kim olduğunu sormadan bu müjdelere sevinmek kolay değil.

Bugün Kürdistan’ın en büyük iki parçasında Kürdistan tarihi dersi okutulmuyor, Kürtçe yasaklı dil olarak görülüyor ve yasağın çiğnenmesi durumunda dahi adı anılmıyor. İki küçük parçasında da farklı iki çizgi temelinde bir Kürt-Kürdistan tanımı yapılarak belli dersler görülüyor.

Kürdistan tarihinin yeterince bilinmediği açıktır. KDP’nin Kürtlük maskesini hala kullanıyor olması, böyle bir zemini görmesinden kaynaklanıyor. Kasım Engin yoldaşın özel olarak Kürdistan tarihine eğilmesi, bu gerçeği derinliğine bilmesindendir.

Bu tarihsizleştirmelere-belleksizleştirmelere rağmen Kürtlük savaşıyor, direniyor, yenilenerek varoluyor, kendini var ettiği kadar inşa ediyor, tüm dünya insanlığına da kabul ettiriyor. Tüm ironiler de içiçe geçiyor.

Fransa’da Kürt ve Kürdistan tarihi konusunun ders kitaplarına geçtiği konusu gündeme geldi. Kürtlerin Kürdistan’da inkar ettirilmesinin sorumlularının kim olduğunu sormadan bu müjdelere sevinmek kolay değil. Kürtlerin sevinmediği kadar faşizm tepki gösterdi. Soykırım siyasetini bu refleksinin dozuyla da bir kez daha göstermiş oldu.

Bu yeni duruma hemen sevinmekten ziyade bazı temel soruları sormak önem taşıyor. Kürdistan’ın dört parça olması, statüsüzleştirilmesi, Kürtlüğün inkar edilmesi kimler sayesinde oldu?

Bugün Kürt halkının, Kürdistan’da yasak olan tarihini Fransa’da öğrenmesi Fransa’yı kendi sınırları içinde ‘süper demokratik’ bir ülke yaparken, Kürtlerin statüsüzlüğüne dair hiçbir şey yapmamaktadır. Hatta Kürtlerin statüsüzlüğünün oluşturulduğu zamanlara bakıldığında, bir kurnazlık da görülmektedir. Kürtler için bu tarz günah çıkarmalardan öte adımlar lazımdır.

Kürtlerin kendisi olmak için, kendi tarihini okuyabilmesi için hala kendisinden ve ülkesinden kaçması mı gerekiyor?

Vatanı anlamak için vatansızlaşması, mülteci olması mı gerekiyor?

Kürtlerin, TC’nin güney sınırlarının belirlendiği Ankara Anlaşması’nda Fransa’nın rolünü unutarak, bu tarih kitabına sevinmesi mi gerekiyor? Bu anlaşma bozulmadan, Fransa’nın Kürtlüğe dair atacağı adımlar neye hizmet edecektir?

Demiryolları, Suriye’nin enerji kaynakları, Türkiye’nin Kürt inkarı derken, Osmanlı’dan artakalan soykırımcı TC’nin tanınmasında Fransa’nın payı büyüktür. Ayrıca söz konusu kitabı incelememiş olsak da, haberlerinden anladığımız kadarıyla Kürt-Kürdistan denmesine rağmen Başûrê Kurdistan anlatılmakta, yine kendini dört parça Kürdistan’dan ve enternasyonallerden katılımların da olduğu on binlerce şehitle var etmeyi başarmış Rojava Kürdistan kısmen anlatılmaktadır.

Peki, bu Kürt statüsüzlüğü denilen, 20 milyondan fazla nüfusuyla inkar edilerek TC’nin soykırımcı siyasetinin insafına bırakılan Bakurê Kurdistan nerdedir? Bakur Kürdistanlı insanlar nerdedir? Var mıdırlar? Fransa’nın böyle bir aklı, algısı var mıdır?

KDP’nin Kürt ve Kürdistan tanımı içindeki yeri nedir? Yine anlatılan Kürdistan’da mecburen dile gelen coğrafi bir bölge olmak dışında Bakurê Kurdistan’ın yeri-anlamı nedir?

Kürdistan söz konusu olduğunda ‘-istan’ ve yer isimlendirmesi diye uzun uzun anlatılan dilbilgisi açıklamalarının artık Kürtleri utandırdığını, bunu yapan Kürtler de bilmelidir. Kürdistan bir ülkedir, bir vatandır, bir topraktır, üzerinde yeşeren bir yaşamı, insanı vardır, onun için ölen, düşüncesi olan, duygusu olan, siyasal bir hakikattir.

Kürdistan hakikatinin ve milyonlarca Kürt’ün inkar edildiği bir Kürdistan tarihi nasıl inanılır ya da gerçek olabilecektir?

Kırk yıldır direnen bir halkız. Öyle egemenlerin vereceği her müjdeye sevinecek değiliz. O ezilen tanımı kısmen de olsa aşılmıştır. PKK öncülüğü bunu aştırmayı başarmış ve Kürt halkının kendini yeniden özgürce yaratabilmesini sağlamıştır. Halbuki Fransa, bunu F. Fanon’dan, Yeryüzünün Lanetlileri’nden bilmelidir. Ve Fanon’un sömürge Ortadoğu’daki etkisinden.

Kürdistan eski zamanda kalmış coğrafi bir söylem değildir. Sırf söylenmiş ve bir yerlere yazılmış diye de var değildir. Sadece Qamişlo, Derik ya da Hewlêr de değildir. Kürdistan, Önder Apo’dur, Kürdistan PKK’dir, PAJK ’tır, YJA Star’dır, HPG’dir. Kasım Engin’dir, Dozdar Hamo’dur, Leyla Agirî’dir. Zilan, Gelhat, Çiyager, Nucan, Avesta, Zeryan, Bakur, Militan, Zehra, Argeş ve daha on binlercesidir. Kürdistan, direnen insanlıktır. Son nefesini Kürdistan topraklarında veren enternasyonal dünya insanlığıdır. Kürt kızlarıyla savaşmak için altın sarısı saçlarını siyaha boyayan dünyalı kadınlardır. Cizre’de kızının cenazesini buzdolabında saklanmak zorunda kalan anadır. Kürtçe şarkı dinlediği için katledilen, işten atılan, linç edilen herhangi bir Kürt’tür.

Kürdistan tarihinde bir de Dersim vardır, bir de Sakine Cansız vardır. Kürtlüğün yok oluştan kurtarılmasında bir de Sara öncülüğü vardır ve bir de Paris Katliamı vardır. Fransa tüm bunlara bir kez daha bakarak Kürdistan tarihi üzerine neler yapması gerektiğini düşünmelidir.

Kürdistan, bugün artık I.Dünya Savaşı sonunda anlaşmalarda sözü edilen yer değildir. Kürdistan, Önder Apo paradigmasıyla tüm ülkeyi baştanbaşa ayağa kaldırmış, bilinçlendirmiş, dünyayı yanına almış, dünyaya ilham olmuş bir 21.yüzyıl hakikatidir. Fransa ya da başka ülkelerin de atacakları adımlarda bunları gözetmesi gerekir. Kürtler kendilerini yeniden tanımladıklarından, dünya ülkelerinin de Kürtlüğü yeniden tanımlaması, 21. yüzyıl hakikatine göre yaklaşması gerekmektedir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.