300 bin yıl önceki medeniyet?
Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —
- İnsanlar 50 bin yıl kadar önce ölülerini ritüellerle gömerek, ölümden sonra bir yaşam düşüncesi oluşturdu. Bir grup bilim insanı modern insanlar daha ortada yokken bu düşüncenin 300 bin yıl önce atalarımızda var olduğunu savunuyor.
Bilim dünyası modern insanlardan yüzbinlerce yıl önce zeki atalarımızın yeryüzünde gezdiği iddialarını tartışıyor. 1.5 metre boyunda ve beyni bir portakal kadar büyük olan Homo Naledi’nin ölülerini gömdüğü, ölümden sonra bir dünya bilincine sahip olduğunu gösteren bulgular olduğu iddia ediliyor.
Güney Afrika’nın kuzeyindeki Rising Star Mağaraları, son bir yıl içinde yayınlanan araştırma sonuçları nedeniyle bilim dünyasında büyük bir tartışma konusu haline geldi. Netflix’te yayınlanan “Bilinmeyen” adlı belgeselde de konu edilen mağaralarda bundan 300 bin yıl kadar önce yaşadığı tahmin edilen Homo Naledilere ait kalıntılar yüksek zeka kabiliyetine sahip bir topluluğa işaret ediyor.
300 bin yıllık toplu mezar
Rising Star Mağaraları, Güney Afrika’daki Bloubank nehri vadisi üzerinde yer alan ve birbirine açılan bir dizi mağaradan oluşuyor. 2013 yılında bulunan mağaralarda daha önce bilinmeyen bir insansı türü olan Homo Naledi keşfedilmişti.
Bu kadar eski insan kalıntıları genelde tek tek ya da birkaç bireyden oluşan bir grup olarak bulunur. Mağarada 21 bireye ait kemiklerin bulunması başlı başına çok sıradışı bir durum.
Bulgulara iddialı yorumlar
Rising Star Mağarasında araştırmayı yapan ekip, kemiklerin mağaraya atılmadığını, kazınmış oyuklara dikkatlice yerleştirildiğini ve üzerlerinin toprakla örtüldüğünü iddia ediyor. Ekip bulunan bir çocuğun elindeki düzgün kesilmiş gibi duran bir taşı alet, mağaranın etrafında taşla yapılmış çizik izlerini sanat girişimi ve karanlık toprak lekelerini ocak izleri olarak belirledi.
Bu iddialar erken dönem modern insanları için dahi söz konusu olamayacak nitelikteydi. Bir portakal kadar beyni olan bir insansının, modern insandan 250 bin yıl önce karmaşık sosyal davranışlar göstermiş olması bugüne kadar bildiğimiz insanın evrimi hakkında her şeyin değişmesi demek.
Araştırmayı yürüten antropolog Lee Berger, “insanlardan önceki bir canlının ölümden sonraki yaşamı düşündüğü ihtimaliyle karşı karşıyayız. Bu, insan evrimi hakkında nasıl düşünmemiz gerektiğini tamamen değiştiriyor” sözleriyle bu buluşun potansiyel önemi konusunda iddialı bir açıklamada bulundu.
Araştırmaya ciddi eleştiriler
Araştırma ekibinin ilk bulgularını yayınlamasının ardından Homo Naledi çalışmasının hakem değerlendirmeleri yayınlandı. Geçtiğimiz ay yayınlanan çalışmalardan biri araştırmanın bulgularının rapor edilme şeklini "tedbirsiz ve eksik" olduğunu duyurdu. Bir diğeri "bu iddialar yetersiz, eksik ve kanıta dayalı olmaktan ziyade büyük ölçüde varsayıma dayalı" uyarısında bulunurken, bir üçüncüsü de "ikna edici kanıtlar sunmadıkları" için makaleleri reddetti.
Birçok bilim insanı da yapılan araştırmaların ulaştığı sonuçları reddetti. Avustralya'nın Melbourne kentindeki La Trobe Üniversitesi'nden paleoantropolog Andy Herries, The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada "Homo sapiens olmayan türlerin ölülerini yok ettiği fikriyle bir sorunum yok, ancak bilim insanları bu fikirlerle ilgili büyük medya kampanyalarına başlamadan önce bu tür ifadeleri destekleyecek sağlam bilimsel kanıtlar olmasını bekliyorum" dedi.
Arizona Eyalet Üniversitesi'nde araştırmacı olan Paige Madison ise çok daha sert ifadeler kullanarak Madison, "Bilim camiası tarafından reddedilecek kadar mesnetsiz bir fikri öne sürmek sorumsuzluktur" şeklinde konuştu.
Ölümden sonra yaşama inanmak
Şu ana kadar toplanan kanıtlar, bu küçük beyinli “maymun-adamların” ölümden sonra bir yaşamı -başka bir deyişle, ölümden sonra bir tür varoluşun devam ettiğine dair bir inancı- öngördüğünü düşündürttürüyor. Homo Nalediler, ölümden sonraki yaşamın, yaşayanların dünyasının altında bulunan bir tür 'yeraltı dünyasında' gerçekleştiğine inanmış, ölülerini fiziksel olarak bu 'yeraltı dünyasına' gömme fikrini kavramış da olabilirler.
Eğer mağarada bulunan “mezarlardan” topluluklarının ölü üyelerine mezar eşyaları verildiği ortaya çıkarsa bu da yine ölümden sonra yaşama inanma yönünde çok büyük bir kanıta işaret edecek.
*****
Homo Naledi hakkında bildiklerimiz
Yaşadığı dönem: yaklaşık 300.000 yıl önce
Lokasyon: Güney Afrika
Dış görünümü: Çok çıkıntılı bir yüze sahip küçük bir kafa, nispeten ince bir vücut ancak geniş kalçalar ve insan benzeri ayaklar ve eller, ancak uzun kıvrımlı parmaklar
Beyin hacmi: 460-610 cm3
Ortalama boy: yaklaşık 1.46m
Ağırlık: 39-55 kg
Diyet: Muhtemelen diğer avcı toplayıcılar gibi et ve bitkiler, fındık ve yumru kökleri
Keşfedilmesi: 2015
İsim anlamı: ‘Naledi' Sotho dilinde 'yıldız' anlamına gelir (tür adını bulunduğu Rising Star - Yükselen Yıldız mağara sisteminden almıştır)
*****
Homo Naledi mağara derinliklerine nasıl geldi?
Homo naledi kalıntılarının Rising Star mağarasının derinliklerine nasıl ulaştığı ciddi bir tartışma konusudur.
Söz konusu kalıntılar mağara sisteminin çok derinlerinde yer mağara sisteminin yaklaşık 80 metre derinliğinde yer alıyor. Bu nokta herhangi bir şekilde ışık almıyor ve oldukça zor ulaşılır bir konumda.
Bilim insanları önce Homo Naledi kalıntılarının mağaranın sonradan yaşanan bir jeolojik olay sonrasında oluştuğu ihtimalini göz önüne aldı. Ancak mağaranın şu andaki şekline 3 milyon yıl önce kavuştuğu tespit edildi. Kalıntılar ise 300 bin yıl yaşındaydı.
Eğer bu Homo Naledi grubu bilinçli bir şekilde bu mağarayı kullanıyorsa ateşi kontrollü bir şekilde kullanabiliyor olmalıydı.
Bazı bilim insanları bu kadar primitif özelliklere sahip bir insansının dönemine göre bu kadar ileri bir teknik ve düşünceye sahip olmayacağını düşünüyor. Yaygın görüş başka insanlardan ya da hayvanlardan kaçan grup üyelerinin buraya sığındığı ve daha sonra çıkamayarak öldükleri yönünde.
Eğer araştırma ekipleri kalıntıların kasıtlı bir şekilde gömüldüğünü kanıtlarsa bu düşünce de tamamen boşa çıkabilir.
*****