Amerika'da faşizm yerleşiyor

Aykan SEVER yazdı —

  • Yeni güç dininin peygamberlerinden olan Trump, 3. Dünya Savaşı'nı bir üst aşamaya taşıdı. İnsanlığın geneline diğer ana aktörlerle birlikte Savaş'ta taraf olmayı ve modern köleliği dayatıyor.

Yazıya "Ne olacak bu Amerika'nın hali ?" gibi alaysı bir başlık koyacaktım ancak ülkenin geldiği durum şaka kaldırmayacak düzeyde berbat. Trump rejimi her geçen gün Amerikan halklarının bugünü ve geleceğine açık bir saldırı biçimi olan faşistleşme/faşistleştirme politikalarını büyüterek ve derinleştirerek sürdürüyor. Bu yaklaşımın kuşkusuz dünya geneline de olumsuz yansımaları oluyor. Örneğin uyuşturucuyla mücadele bahanesiyle Abya Yala kıtasında gringoların artan baskısı ve İsrail'in Filistin'de sürdürdüğü soykırım ve işgal politikaları neo-faşizmin başka coğrafyalardaki yansımaları olarak görülebilir.

Baştan başlayalım. Amerikan toplumu bir çok uygarlıktan görece farklı olarak çok daha açıktan soykırım, ırkçılık, yağma, talan ve komplolar diye özetleyebileceğimiz bir dizi şiddet eylemi üzerine kuruludur. Düzenin temelinde var olan bu yapısal şiddet kendini çeşitli biçimlerde ve belli bir süreklilik dahilinde yeniden üretiyor. Yeni güç dininin peygamberlerinden olan Trump, 3. Dünya Savaşı'nı bir üst aşamaya taşıdı. İnsanlığın geneline diğer ana aktörlerle birlikte Savaş'ta taraf olmayı ve modern köleliği dayatıyor. Şiddetin asıl kaynağı olan devlet, uluslararası düzeyde gösterdiği saldırganlığı içeride "sivil" terörü destekleyerek büyütüyor. ABD örneğinde her geçen yıl giderek artan düzeyde faşist saldırı ve katliamlara şahit oluyoruz. 2025'in ilk periyodunda 150 kadar bu kapsamda saldırı gerçekleşti, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre iki katı. Bu artışın birincil nedeni Trump rejiminin mevcut demokrasi kırıntılarını ve onunla bağdaşan ne kadar değer varsa ortadan kaldırma çabalarını yoğunlaştırması. Son olarak geçen hafta gerçekleşen Charlie Kirk suikastı aslında kimin işlediği net olmasa da Trump rejimi ve yandaşlarının demokrat kesimleri etkisizleştirmek ve iktidara karşı sokağa çıkan muhalefeti sabote etmek için kullanılacağı aşikar. Bu kapsamda kurulan tezgah şimdiden işlemeye başladı. Mesela faşist Kirk'ün ölümüyle ilgili rejimin hislerini paylaşmadığını sosyal medyada gösteren kişiler işlerini kaybediyor. Antisemitizm bahanesiyle çok sayıda öğretim üyesi soruşturma altına alındı, işinden oluyor ve öğrenciler öğrenim haklarını kaybediyor. Başta Washington olmak üzere birçok kent OHAL tehdidi altında. Kitap yasaklamaları, kütüphanelerden eleştirel yayınların kaldırılması artık sıradan şeyler.

Yazıyı bitirmeden bütün bu yaşadığımız süreçte etkili olan İsrail'in durumuna da kısaca değinmekte yarar var. İsrail devleti modernitenin teolojik-politik bir projesi olarak kurgulanmıştı, ancak bu yaklaşım sadece geleneksel bir ulus- devleti değil, sürekli kendini yeniden inşa eden bir tarzı da içeriyordu. Ancak Hamas'ın 7 Ekim saldırısı (2023) sonrası bu durum değişti. Modernizme has özellikler terk edilerek Siyonizm tam anlamıyla tahta oturdu...

Savaş insanlara boyun eğdiriyor. İnsanları adeta düşünemez hale getirerek inanmayı ve Savaş'a onun peygamberlerine (Trump, Putin, Erdoğan...) tapınmayı öğütlüyor. Eşitlik ve barış içinde bir arada yaşanacak bir toplumsal zemin kurmaya çabalamak yerine bugün tercih edilen "ittifak" türünden Savaş'a ait kavramların umutlu bir geleceğin inşasında yeri yok. Bu koşullarda politikacılardan tutarlılık beklemek anlamsız. Zira çoğunluğu gücün esiri ve koltuk kaygısı bütün benliklerini sarmış vaziyette çünkü onsuz var olamazlar. Bu yüzden her türlü zulmü yapmaya hazırlar. Faşizme karşı mücadele sıradan insanların işi. Ancak onlar örgütlenerek barışı, eşitliği ve özgürlüğü yerküreye hakim kılabilirler.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.