Beşikçi'ye notlar -II-

Selim FERAT yazdı —

  • "Kolonizatör’e olan sevgi ve kendinden nefret" Kürdistan’da hala ana portredir ve bu Kurtuluş oluncaya kadar da böyle kalacaktır.

 

Bir hafta önce aynı başlığı taşıyan birinci yazımdan sonra, Beşikçi’nin iddialarını "istihbarat bilgileri" olarak adlandırmamla ilgili tepkiler aldım.

Altını çizmek istediğim:

Objektiflik, nisbidir.

Kürdistan’daki her güç, kendi perspektifinden hareketle, iddialarda bulunur.

Olgulara dayanmayan her bilgi, herhangi bir gücün iddiasının, onun istihbarat bilgilerinin yankısıdır.

Bundan dolayı da Beşikçi’nin yazdıklarına, başka bir perspektiften verilen yanıtı, bununla, Beşikçi’nin kendi gözlem ve sağlam bilgilerine dayalı olmayan iddialarının tersi iddiaların olduğunu ilettim…

Sonra, internet sayfaların birinde:

"Türkiye’de uzun yıllardır "Bağımsız Kürdistan" tezini destekleyen ve "Kürt sorunu" üzerine araştırmalar yapan ve çalışmaları nedeniyle 17 yıl hapis yatan sosyolog-yazar İsmail Beşikçi, Kürt siyasetini ikiye böldü" (29.12.2020, Odatv.com) notunu okuduktan sonra…

İzliyorum: Beşikçi’nin Türk sömürgeciliğini sembolize eden, temel tezlerinden biri olan "Böl-Yönet" politikası, Beşikçi’yi hedef alarak, sahneleniyor.

Sonra başka bir internet sayfası, "Kürt aydınları, son günlerde PKK medyasının sosyolog-yazar İsmail Beşikçi’ye yönelik linç kampanyasına tepki gösterdi" (Basnews) açılımı vardı.

Bu satırlardan sonra, tahminim: Dahası gelecek ve aslında, Beşikçi‘yi kalkan yapacak birileri daha düğmeye basacak.

"Beşikçi’yi korumaya alma"nın Beşikçi’ye yapılacak büyük bir haksızlık olarak not ediyorum.

Bu bana, "İlk kurşun"u atanlara karşı intikam startı verenlerin, "Beşikçi’yi koruma" hilesine dayalı beyhude bir çabasına işaret ediyor. Yazık!..

Beşikçi’ye Notlar’a ekler sunuyorum:

Beşikçi’nin terkettiğini iddia ettiğim toplumsal alan, Türkiye toplumlar dünyasıdır.

Albert Memmi’nin Fransa Cezayir örneklerine dayalı tesbitlerinde bu dünya, "Kolonizatörler" dünyasıdır.

Kolonizatörlük rolünden vazgeçtiği, sömürgeleştirilenlerden daha da avantajlı bir dünyayı reddettiği için, Beşikçi cezalandırıldı.

Beşikçi Türkiye’de sosyal bilincin değişmesi için adım attığında, Kolonileştirilen Kürtler dünyasındaki gençler dünyasında, dokunulması tabu sayılan bir totem olarak algılandı.

Beşikçi, "…her Kolonizatör‘ün, karşılaştırıldığında, sömürgeleştirilenlerin zararına, ayrıcalıklı…" olmaktan feragat etti.

Beşikçi: "…günlük hayatının her hareketi onu sömürgeleştirilmiş olanla bir ilişki içine sokar ve her hareketiyle beğenilen bir avantajdan yararlanır" olanlardan ayrıldığında, iki diyarda önem kazandı:

Kolonizatörler dünyası Türkiye’de;

Sömürgeleştirilenler dünyası, Kürdistan’da.

Şimdilerde, Kolonizatörler dünyasını terkeden Beşikçi, sömürgeleştirilenler dünyasında politik bir pozisyon almış durumda.

Sadece Kolonileştirilenlerin ruhunu yansıtması ve Beşikçi’yi nelerin beklediğini not etmek açısından, aktarıyorum:

Kürdistan’da: "…asla bireysel çözümlerle sona erdirilemez olan kollektif (bir) drama" yaşandı/hala yaşanıyor.

"Sömürge‘nin sonu, Sömürge olarak Sömürge’nin sonu, Metropol’ün sonu, metropol olarak Metropol’ün sonu"dur. Metropol Türkiye’den mutlak kopuş olmadan, çözüm mümkün değil.

"Kolonizatör’e olan sevgi ve kendinden nefret" Kürdistan’da hala ana portredir ve bu Kurtuluş oluncaya kadar da böyle kalacaktır.

Önemlisi, Beşikçi temelde: "Sömürgeleştirilenlerin ana çabası, bu görkemli örnekle (kolonizatörle) eşleşmeye, gittikçe ona daha çok benzemeye ve sonunda onu içinde yükselmeye yönelik olacaktır" (alıntılar Memmi‘den) tablosunun hala yıkılmadığı Kürdistan toplumunun içine düşmüş durumdadır…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.