Bu yol umuda çıkar
Selim FERAT yazdı —
- Hayat, kendilerini var etmek için mücadele edenlerin ellerinde. Eğer boşsa hayat ve "boşuna sallanıyorsa“, gururla bir yürüyüşü başlatma şansına sahip olanlar sizlersiniz. Hayatı yaşanabilir kılanlar, ona bu anlamı yükleyenler olacaklar.
Eğer boşsa hayat ve "boşuna sallanıyorsa“, gururla bir yürüyüşü başlatma şansına sahip olanlar sizlersiniz. Hayatı yaşanabilir kılanlar, ona bu anlamı yükleyenler olacaklar.
-I-
Bu süreç umuda çıkar!
21 Ocak’ta Fransa’nın Loriet kentinde başlatılan uzun yürüyüş, 15 Şubat’ta Strasburg’da sona erecek.
Yürüyüşün 15 Şubat’ta Avrupa’nın başkentinde sona erdirilmesinin tesadüf olmadığının altını çizmekle yetiniyorum.
Tekrar ediyorum: Bu yol umuda çıkar!
Şimdiye dek diplomatik bilek güreşi;
Sert politik uygulamalar, talan ve Rojava’daki katl politikasının sona ereceği günler gelecek; bunların mücadele olmadan gelemeyeceği biliniyordu; öyle de oldu.
Mazlum Kobanî Şubat ayının başında Alman FAZ gazetesine konuşmuş: "Sadece kültürel haklar değil, aynı zamanda siyasal haklar da söz konusudur. Kürtlerin yaşadıkları şehirleri yönetmeleri söz konusudur. Kürtlerin şehirlerini geri alacağının garantisi olmalı.“
Ve ana düşüncesi şu: Türkiye ile PKK anlaşacaklar ve Türkiye’nin bize saldırması için bir neden kalmayacak.“
-II-
2025’in Newroz’unda Köln kentinde Sanatçı Hogir Ar’ın "Gotina Dawîn Ya Dayika Min (Annemin Son Sözleri)“ sergisi açılacak.
Resimlenen iki Kaleşnikof, bir adet kara sapan, betonla kaplanmasına rağmen yürüyecek ayakları olan bir insan, bir de yeni doğacak çocuk için, iskeleti hazır bir beşik olarak tarif edebileceğim eserler var.
ANF’de görüntülerini aldığım bu eserleri baz alarak, anladığım:
Betona mahkum edilmişse vücudun, hapislerdeysen; unutma ayakların seni, kalbinin istediği yere götürecek güçte; yeter ki sen iste;
Sadece bu değil, sana iki kaleşnikof veriyorum oğlum, önce koltuk değneği olarak kullanıp, esir tutulduğun duvarları aşarak, özgürleşecek, sonra silaha dönüşecek bu koltuk değnekleriyle savaşma gücü bulacak ve özgürleşeceksin;
Sonra yaşam devam edecek;
Doğacak çocuğunun büyümesi için çalışacak, emek harcayacaksın, bunun için sana bir kara sapan bırakıyorum;
Sonra, özgürleştikten sonra geri döndüğünde içine döşek, yastık ve yorgan koyabileceğin bir beşiği miras bırakıyorum…
Bir Kürt annenin "Son Sözleri“ni yürekten duyuyorum;
Eğer bir anne oğluna:
"Öyle yapma, eğer böyle devam edersen yolun ya mezara ya da hapse çıkar“ derse, kapıda umut var demektir.
70‘li yılların ikinci yarısından 80’li yılların ortalarına dek, Kürt annelerinden sıkça duyduğumuz bu cümlelerde saklı duran, geçmişteki travma ve postravmatik huzursuzluğun işareti.
Sanatçı Hogir Ar’dan ödünç alıyorum ve affına sığınarak annesinin son sözleri: “Yolun ya mezara ya da hapse çıkar” yıllar öncesi naratifine tercüme ediyorum:
"Biliyorum, doğru yoldasın oğlum;
korkuyorum;
dayın da senin gibi yola koyuldu, hapse düştü;
sonra sınırda bir çatışmada vuruldu…“
Bu, geçmişte kalan bir tarih kesitiydi.
Böylesi bir tarihi günümüze aksatarak düşünmeyi, bir dönemi aşmak olarak algılıyorum.
"Benim. Ancak kendime sahip değilim. Bundandır var olacağız“ (Ernst Bloch) cümlesi, varolmak için kişilerin, toplumların kendilerine sahip çıkarak, varoluşu yaratabileceklerini betimliyor.
Hayat, kendilerini var etmek için mücadele edenlerin ellerinde.
Eğer boşsa hayat ve "boşuna sallanıyorsa“, gururla bir yürüyüşü başlatma şansına sahip olanlar sizlersiniz. Hayatı yaşanabilir kılanlar, ona bu anlamı yükleyenler olacaklar.
Hogir Ar’ın annesinin son sözlerini dinleyerek, yaşamı yaşanabilir kılan, öncelikle Rojava’daki kadınlar, geleceğe umut yüklediler:
Yaşam, hapis ve mezara değil, umuda çıkar!