Êzîdî aydınlanması
Selim FERAT yazdı —
- Êzîdîlerin köleliğe boyun eğmeyeceklerini öğrenen ve öğreten, kendilerini var etmesini bilen, Ortadoğu’daki halklara insanın erdemli özelliğinin direniş olduğunu aktaran, ender kültürel bir zenginlik oldukları unutulmamalıdır!
Êzîdîler 11 yıl önce deyim yerindeyse bir soykırım tüneline girdiler.
Bir ferman yaşandı; özellikle Êzîdî kadın ve çocukları, benzersiz bir zulme tabi tutuldular.
IŞİD tarafından Êzîdîlere uygulanan soykırımdan (2014) 7 yıl önce, Güney Kürdistan’daki KDP Peşmerge güçlerinin müdahale etmediği saldırılarda Şengal’de Siba Şex Xidir ile Tilezer’de bir katliam gerçekleşti ve 500 Êzîdî katledildi.
2007 yılındaki saldırılarda, özellikle de Mîr Tahsîn hedef alınmış ve evinde yere yatarak, öldürülmekten kurtulmuştu.
Êzîdî dostlarım ve Êzîdî haber kaynaklarına göre, 2014 yılında Êzîdîlerin 73. Ferman olarak adlandırdıkları soykırımdan sonra, özellikle de gerilla güçlerinin desteği ve korumasıyla, Êzîdîler tamamen yokedilme tehlikesinden geri dönmüşlerdi.
Sonra Êzîdîler, bu son büyük travmanın gölgesinde yaralarını sarmak için, yeniden doğuş için yola koyuldular.
Tarihi bir yokoluş ve yıkımla karşı karşıya olan Êzîdî kadınları, yaraları onarmak için, yaşanan acı tarihin ne zaman sona ereceği bilinmeyen bir yolculuğa çıktılar.
Özetlersek: Ferman ile yeniden varolmak arasındaki mesafe yok gibiydi.
Yaşamak ile ölüm arasındaki mesafesizliğin yaşandığı yer Laliş merkezli coğrafya.
Aslında bir Êzîdî Cumhuriyeti.
Êzîdî halkına danışılmadan, dikte ettirilen Şengal Antlaşması’na bağlı olarak kurulan Ezidxan Koruma Gücü, Şengal’in kendisini yönetmesine engel, "özel bir ordu“ gücü olmaya devam ediyor.
Bu "koruma“ gücünün komutanı Haydar Şeşo, Şengal’in güvenlik dosyasının "tamamen Peşmerge’ye“ devredilmesi tehdidinde bulundu.
Buna bir de KDP’nin kendisine mecbur ettiği "Êzîdî Peşmergeler“ hikayesi eklendi. Şeşo, KDP gücünün kamufle edilmesi için, Şengal’deki halkın "psikolojik güvencesi“ için bölgede "Êzîdî Peşmergeler“in görevlendirilmesi gerektiğini açıkladı.
Devamla “Çoklu güç yapısı devam ettiği sürece halk kaotik ortamda yaşamayı tercih eder” açıklamasıyla Şeşo, Ferman’ın 11. yılında Şengal’de hala güvenliğin tehlikede olduğunu aktarmış oldu.
Şeşo’nun ve KDP’nin sorunu, Êzîdî aydınlanması.
Rojava’daki kadın devrimini 2014 yılındaki fermandan bağımsız düşünemiyorum.
Êzîdî aydınlanması ile Rojava Devrimi’ni aynı resim karesine düşüren, Êzîdî kadınları ve çocuklarının uğradığı travmadan ayrı düşünülemez.
Böylece, 11. soykırım yılında;
* Şengal kendisini yöneten siyasi özerk, özyönetime sahip olması;
* Daha çok devlet-kuruluş Êzîdî soykırımının tanınması; Êzîdîlerin kültürel, siyasi yapısı güvence altına alınması kaçınılmazdır.
* Kurulacak bir Uluslararası Ceza Mahkemesi, soykırım süresinde Êzîdîlere yönelik savaş suçlarına yönelik yargı hakkı kullanmalı;
* Êzîdîler bölgedeki komşu güçlerden bağımsız, BM ve barış gücü misyonları tarafından korunmalı;
* Güvenli geri dönüşü sağlamak için yıkılan Êzîdî yerleşimlerindeki altyapı, konutlar yaşanabilir hale getirilmeli;
* Êzîdî aydınlanmasına destek veren ve onu savunan uluslararası STK’lardan destek alınmalıdır.
* Ve Güney Kürdistan’daki partiler, Êzîdîler üzerinde hakimiyet oluşturmaktan feragat etmelidirler.
* Êzîdîlerle gerillalar arasındaki kader bağı kabul edilmelidir.
Özellikle de "Şengal Anlaşması“nın Êzîdîlerin aydınlanmasına karşı argüman olarak sunulmasının, hala bir İslami tehdit olduğunu anlamayanlar, neyi hakkettiklerini kendileri araştırsınlar.
12.000’e yakın Êzîdînin katledildiği, 6000’den fazlasının kaçırıldığı, binlercesinin akıbetinin bilinmediği, yüz binlerce Êzîdî’nin Güney Kürdistan’daki kamplarda yaşadığı ve dönemediği Şengal’e bağlı Êzîdî dünyasındaki çığlık: Barış!
Şengal’deki kadınlar boyun eğmedi, direndi.
Şimdi kendilerini yönetmeleri ve olası saldırılara karşı korumaları için devletlerden, STK’lar, toplumlar, sonuçta her insandan dayanışma ve destek bekliyorlar.
Unutulmamalıdır: Êzîdîlerin köleliğe boyun eğmeyeceklerini öğrenen ve öğreten, kendilerini var etmesini bilen, Ortadoğu’daki halklara insanın erdemli özelliğinin direniş olduğunu aktaran, ender kültürel bir zenginlik oldukları unutulmamalıdır!
