Fransa/Türkiye gerilimi!

Cafer TAR yazdı —

  • Fransa Cumhurbaşkan Emmanuel Macron Kasım 2019'da The Economist dergisinde yayınlanan bir röportajında Türkiye'nin Rojava'ya yaptığı saldırıya tepki göstermiş ve çok sert bir ifade ile “NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti!” demişti.

 

Önceleri insanlar röportajın sadece bu kısmına ilgi göstermiş, fakat Macron'un neden böyle bir ifade kullandığını izah ettiği kısmını yeterince konuşmamışlardı. Macron: “NATO üyesi Türkiye'nin çıkarlarımızın söz konusu olduğu bir bölgede koordinasyonsuz saldırgan eylemleri var!” dedi.

Soru: “Türkiye uzun vadede NATO'da olacak mı?”

Macron: “Türkiye'yi NATO'dan dışlamak çıkarımıza değil ama belki de NATO'yu yeniden gözden geçirmeliyiz!” demişti. Bana göre Macron'un röportajının en önemli kısmı burasıydı ve insanlar bunu yeterince konuşmadılar.

Yani aslında Macron'un ne demek istediği çok açıktı; beyin ölümü gerçekleşmiş NATO yaşam destek ünitesi ile belki bir süre daha yaşatılabilinirdi; fakat bu saatten sonra NATO içinde üye ülkelerin soğuk savaş yıllarında olduğu gibi maksimum ortak çıkarlar üzerinden birlikte tavır alması artık mümkün değildir.

Macron, “Başta Türkiye olmak üzere NATO ülkelerinin bir kısmıyla Fransa'nın; politik ve ekonomik çıkarları ayrışmıştır; bunları artık NATO üyeliği üzerinden uzlaştırmak mümkün de değildir. Dolayısıyla Fransa bundan sonra kendi başının çaresine bakacaktır!” demiştir.

Suriye'de Fransa bu tutumunu çok net ortaya koyamamıştı; çünkü Suriye’de inisiyatif önemli ölçüde ABD ve Rusya'daydı. Fakat önce Libya'da başlayan daha sonra Yunanistan'la devam eden Doğu Akdeniz krizi Macron'a istediği fırsatı sundu.

Uzun süredir AB ordusu yaratma konusunda en istekli ülkelerin başında gelen Fransa, Türkiye/Yunanistan gerilimini bunun için bir şansa dönüştürmek istiyor. Yaşanan gelişmeler Avrupa Birliği'nin güvenliğini artık sadece NATO üzerinden sağlamanın mümkün olmadığını ortaya koydu.

Erdoğan'ın Ege ve Akdeniz'de sürdürdüğü saldırgan tutum; Avrupa'yı sürekli mültecilerle tehdit etmesi Avrupa'da başta Fransa olmak üzere birçok ülkeyi bir an önce AB ordusu kurma noktasına getirdi.

Bundan bir kaç gün önce AB dışişleri bakanları telekonferans metodu ile gerçekleştirdikleri toplantıda; Yunanistan ve Kıbrıs'ın yanında olduklarını ifade etmişler ve hemen arkasından “Türkiye ile ilişkilerdeki ciddi bozulmanın tüm AB için geniş kapsamlı stratejik sonuçları olacağını” ilan etmişlerdir.

Erdoğan rejimi; üyelik müzakerelerinin bitirilmesi veya ekonomik yaptırımlarla durdurulamaz, öyleyse Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de sürdürdüğü saldırgan tutumun ne gibi stratejik sonuçları olabilir?

Birçok ülke daha şimdiden Türkiye ile Yunanistan arasında askeri gerilimin tırmanması durumumda, AB'nin Lizbon Antlaşması’nın, 42'inci maddesinin 7'inci fıkrasına da atıfta bulunulabileceğini dile getirmeye başladılar.

Bu maddeye göre AB'ye üye bir devlet askeri tehdit ya da saldırıyla karşı karşıya kaldığında, diğer üye devletler, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesine uygun olarak, kendi imkanları dahilindeki tüm araçlarla yardım ve destek sağlamak zorunda.

Daha önce Ege Denizi ve Akdeniz'de yaşananları sadece Türkiye ve Yunanistan'ın meselesi olarak gören birçok AB ülkesi Türkiye'nin Suriye ve Libya'da ortaya koyduğu saldırgan tutum sonrasında tavır değiştirdiler. Ayrıca Erdoğan'ın mültecileri otobüslerle sınıra yığması da AB'ye savaş ilanıydı.

Fransa oyuna girmeden önce açıktan Yunanistan'ı tehdit eden Erdoğan Rejimi; şimdilerde görüşmelerle ortak bir yol bulunabileceğinden bahs etmeye başladı. Erdoğan en son Rize'de yaptığı konuşmada "Biz asla gerilim peşinde değiliz, kimsenin hakkına da el uzatmıyoruz, biz sadece milletimiz ve Kıbrıs Türklerinin haklarını savunuyoruz" demek zorunda kaldı.

Savunma Bakanı Hulusi Akar da efelenmeyi bıraktı; o da diyalogdan bahsediyor artık.

Rejimin emperyal rüyaları tıpkı İttihatçılar gibi hüsranla sonuçlanacak; sabreder ve hazırlıklarımızı tamamlarsak; bu yeni durumun ortaya çıkaracağı olanakları özgürlük ve demokrasi ile taçlandırabiliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.