Kürtçesiz olmaz
Selim FERAT yazdı —
- Gelecekte varolmak mücadelesi, dilin sınırlarının yeniden çizilmesi mücadelesidir. Kürtçe yoksa, Kürt yoktur. "Dilsiz ulus ölüdür.“
İnsan ruhunu belirleyen temel özelliklerden biri dildir.
Başka bir dili öğrendiğinizde, ikinci bir ruh ediniyorsunuz.
Ama birileri gelip sizin dilinizi hiçe sayıyorsa, ruhunuzu da hiçe sayıyordur.
Dilden dile, bir dünyadan başa bir dünyaya yolculuktur.
Başka bir dil öğrendiğinizde, başka bir insan oluyorsunuz.
Ama kendi dilinizi size unutturmaya zorlayan, sizdeki o dile ait insanı ölmeye terkeder.
Yeni bir dil, düşüncede yeni bir dünyaya açılan kapıdır.
Dilinizi yıkan, dünyanızı harabeye çevirendir.
Eğer "Türk dili, Türk milletinin kalbi ve beyni“yse, sözünün sahibi Mustafa Kemal Kürtçeyi yasaklayarak, Kürt milletinin kalbi ve beynine hükmetmek istemişti.
Fiziki yaşayan ve kalbi, beyni çalınan bir insan topluluğunun;
Dili yok sayılarak, ruhu yok edilen bir insan kümesinin;
Dili yasaklanarak, o dile sahip insanların da yasaklandığı ülkenin toplumunun adı: Kürtler.
Türkiye’de "Kürtçe yasak değil" hikayesini boşa sayıyorum.
Öyle olmasaydı, Wan’da Kürtler Kürtçenin eğitim dili olması ve Kürtçeye statü verilmesi için sokaklara dökülmezdi.
Kürtçe eğitim dili olmadan, Kürtlerin kendileri olması mümkün olmayacak, bunu biliyorlar.
Kürtlere yapılan tarihi Türkleştirme planı tutmadı.
Mevlana: "Dilinizde ne varsa kıyıya o vurur“ demiş.
Kürtlerin öğrendiği Türk dilinde "ırkçılık“ vardı ve kıyıya vuran ırkçılık, Kürtlerin uyanmasını sağladı:
Onlar, bir zamanlar kendi dillerini yasaklayanaların silüetini gördükten sonra, geçmiş geçmişte kaldı.
Doğrudur:
Bir televizyon kanalında Kürtçe yayın yapılıyor;
Üniversitenin birinde de Kürtçe bölümler var.
Bunlar seruma bağlı projeler.
Bugün "var“, yarın yok gibi.
Öyleyse, kendi dillerini yabancı bir dilin boyundurluğundan kurtarmak için yola koyulanlar, erdemli insanlardır.
Wittgenstein: “Dilimin sınırları dünyamın sınırları demektir” tesbitini açıyorum:
Kürdistan’ın sınırları ihlal edildi;
Kürt dilinin sınırları hiçe sayılarak, Kürt bireyleri ve topluluklarının ruhu, insani varlıkları hiçe sayıldı.
Gelecekte varolmak mücadelesi, dilin sınırlarının yeniden çizilmesi mücadelesidir.
Kürtçe yoksa, Kürt yoktur.
Kendine ait hissetmediğin bir dili konuşmaya zorlanmak, dünyanın en zor hislerinden biri.
Her gün Türk okullarına giderek, Türkçe öğrenmeye zorlanan milyonlarca Kürt çocuğunun her gün yaşadıkları ruh hali.
Dilini oluşturmayan, yükselme kudretinden men edilen bir toplumun geleceği olmaz.
"Dilsiz ulus ölüdür.“
Kürt şairi Cegerwxîn’in "Kîne em?“ şiirinin Türkçesi: "kimiz biz?“
Kimiz biz?‘i okuyan Türklerin bu cümleden büyük bir haz alacaklarını varsaymıyorum.
Ancak iki kelimeden oluşan "Kîne em?“in salonlardaki binleri hareketlendirdiği birçok sahnenin şahidiyim.
Dil şifrelerden de oluşuyor.
O kadar haksızlık yapıldıysa;
O kadar kan döküldüyse;
Dillerini konuşanların dillerini kestiyseniz;
O zaman "Kîne em?“i neden hakettiğinize şaşırmayın.
Kürtçe bir statü kazanmadığı ve eğitim dili olmadığı bir dünyada, kurtuluşunuz yok çünkü, dilini yok etmek istediğiniz insanı yok edemezsiniz.
