Çıkış yolu
Selim FERAT yazdı —
- Kobanê, IŞİD ve Türk saldırılarına karşı direnerek, ismini kâinata duyurdu. O sisli, nemli ve soğuk hava şartlarında, yılın en karanlık ayında, dünyaya yayılan bir ışık oldu Kobanê.
Dünya Kobanê ile Dayanışma Günü’yle başlar, Kasım ayı.
Azizler Günü, 1 Kasım'da kutlanan ve Hristiyanlıkta tüm azizlerin anıldığı bir dini bayramdır.
Kobanê Günü’nün aziz bir gün olmadığını başta Türkiye ve belki de birkaç ülke buyurur.
Kobanê, IŞİD ve Türk saldırılarına karşı direnerek, ismini kâinata duyurdu.
O sisli, nemli ve soğuk hava şartlarında, yılın en karanlık ayında, dünyaya yayılan bir ışık oldu Kobanê.
Historyal bir paradoks gelişmenin devamı olarak, Uluslararası Koalisyon Güçleri ile QSD’nin çıkarları aynı resim karesine kondu: Koalisyon güçleri ile QSD, Hesekê’nin güney kırsalındaki El-Şeddadi Üssü’nde ortak bir askeri tatbikat gerçekleştirdi.
Bu askeri tatbikat sırasında, "sahte hedeflere yönelik saldırı tatbikatı“, bilinen güçlere karşı bir tehdit olarak algılanmalı.
Son aylarda benzeri gelişmeler ve Şara’nın 40’lı yılların ikinci yarısından sonra, ABD tarafından kabul edilecek ilk devlet lideri olması gündemde.
Suriye Dışişleri Bakanlığı’nın SDG ile yapılan görüşmelerden sonra, sorunların çözümünde askeri yöntemlerden uzaklaşıldığını belirtmesi, tüm bu gelişmelerle ilintili önemli bir detay.
Komutan Mazlum Abdî‘nin, Kobanê’nin yükselttiği, devrim felsefesi ve gücüne dayalı yeni nesil öncülerden biri olduğu, son yıllardaki tarihi gelişmelerle mümkün oldu.
Kürdistan’in kuzeyini, Güney’deki birçok bölgeyi ve Rojava’da Efrîn’i fiili işgal eden Türkiye’nin pozu hala değişmeyen Dışişleri Bakanı Fidan’ın PKK’nin "Suriye’de işgal ettiği yerleden“ (?!) çekilmesini istemesi, son dönemin en entrikavari trajik ironisi olarak ödüllendirilmeli.
Hakan Fidan’ın beklentisi var.
Kürt komutan Mazlum Abdî’nin beklentisi değil, gelecekle ilgili vizyonu var: “..sözlü güvencelere değil, sahada sürdürülebilir garantilere” ihtiyaç var dedi.
Bununla Abdî, günlük politikada her anlama gelecek bir Fidan ve Şara’nin politik dansına değil, toplumun yaşamını etkileyebilecek sözleşmelerin yapılması ve bunların pratiğe geçirilmesiyle ilgili itirazını dile getiriyor.
Mazlum Abdî’nin bir beklentisi yok. Real politika vizyonu var ve Kobanê Günü’nde yaptığı açıklamada: “Bu dayanışma sayesinde örgütlenmelerimizi güçlendirerek Kobanê’yi savunduk ve IŞİD hilafetinin çöküşüne giden yolu açtık. Bugün bu birliktelik, tüm Suriye halkı için daha iyi bir gelecek inşa etme çabamızın temelini oluşturuyor.”
QSD ile ilgili hayallerinin varolan dünyaya sığmayacağını bilen Fidan, nereden çark edeceğini bilmediği bir viraja girdi.
Yukarıda belirttiğim beklenmedik tarihi paradoksun yarattığı boşlukta ve çıkarlar çakışmasında, QSD ile müttefikleşen ABD’nin temsilcisi Tom Barrack, QSD ve Suriye yönetimin görüşmelerine atıfta bulunarak: "Bir anlaşmaya varmaya çok yakınız” tesbitiyle, Hakan Fidan’a da yürüyeceği patika yolunu göstermiş oldu.
Birçok yönlü çıkmaza sürüklenen Irak politikasının Kürdistan versiyonlarından, Mesut Barzani’nin eski Başkanlık Konseyi Başkanı ve şimdiki Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Fidan’la "meseleleri çok profesyonel bir şekilde ele almakta“ derken, batılı bir kurguya başvurma ustalığını göstermesine rağmen, profesyonelliğin PKK’nin Irak’taki (Güney’deki) faaliyetlerine son vermesi olduğunu örtbas etmede pek becerikli olmadı.
Kuzey Kürdistan ve Rojava aktüel durumda tek madalyonun iki yüzünü oluşturuyorlar.
Garanti ve eşitlik ilk adımda yaşama geçirilmesi gereken toplumsal projeler.
Atılacak adımların "kağıt üzerinde“ (Abdî) kalmaması için uluslararası bir gözlem mekanizması gerekli.
Eğer düzenlemeler yapılır, deyime göre "masa kurulursa“, buna birileri tarafından "tekme atılmaması“ için güvence gerekli.
Mücadele kazanımları, gelecekle ilgili kazanımlar olarak, kalıcı olmalı.
Kuzey Kürdistan’da barış yok, tek taraflı savaş devam ediyor.
Rojava’da "ne tam bir barış ne de tam bir savaş“ var.
Ortak payda: Belirginsizlik!
Rojava’daki kadınların son günlerdeki açıklamalarından biri: "Kadınların yok sayıldığı bir ortamda, sizi yok etmek isteyen bir zihniyete karşı silahlarınızı bırakır mıydınız? Silahlarımız bizim güvencemizdir.”
Kuzey’de istikrarsızlık devam ediyor. Aktörler devrede ve anlaşılan; mücadele araçları değişecek, mücadele devam edecek!
Bu da yeni bir başlangıç ve çıkış yolu.
