Madımak davası UCM’ye taşınacak
Dosya Haberleri —

Avukat Özgür Piroğlu
- Sivas, Gazi Mahallesi, Dersim, Maraş ve Çorum katliamlarının Alevilere dönük katliamlar olduğunu ve “Alevi Soykırımı” olarak tanımladıklarını belirten Avukat Özgür Piroğlu, 33 aydın ve yazarın katledildiği Madımak Katliamı davasını Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyacaklarını duyurdu.
BARIŞ BALSEÇER
Madımak Katliamı üzerinden 29 yıl geçti. 2 Temmuz 1993 tarihinde Madımak Oteli’nin önünde toplanan faşist güruh, Pir Sultan Abdal etkinliğine katılan aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 33 aydın ve yazarı yakarak katletti. Aziz Nesin'in de aralarında bulunduğu 51 kişi ise ağır yaralarla kurtuldu. Dönemin Başbakanı Tansu Çiler “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” demiş, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayı ‘münferit’ olarak tanımlayıp, “Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmedi” açıklamasıyla adeta katliamı üstlenmişti.
Anayasa Mahkemesi’ne katliamın yargılanması konusundaki başvurular 8 yıldır bekletilirken, davanın zaman aşımına uğramasına 1 yıl kaldı. Madımak Katliamı davası avukatlarından Özgür Piroğlu ile 29 yıl önce gerçekleşen ve faillerin hala hesap vermediği, gerçeklerin açığa çıkartılmadığı davada bugüne kadar yaşananları konuştuk.
3 sanıklı tek dava
Katliamla ilgili açılan davada yargılanları üç kategoride almak gerektiğini belirten Avukat Piroğlu, sanıkların bir kısmının ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptırıldığını, bir grup sanığın hakkındaki davaların ise zaman aşımından düştüğünü belirtti. Piroğlu, “Ana davası 2012'de zaman aşımına uğratılan Sivas Katliamı'nın firari sanıkları Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş yönünden Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.”
Siyasi sorumlular ‘tanık’ bile olamadı
“Sivas Katliamı davasının en önemli özelliklerinden birisi –diğer katliam davalarında olduğu gibi- siyasi sorumlularının ortaya çıkarılmamış ve yargılanmamış olmalarıdır” diyen Piroğlu, yıllardır siyasi sorumlularının ortaya çıkarılması ve yargılanması yönünde mücadele verdiklerini belirtti. Avukat Özgür Piroğlu, “Ama mahkeme bu siyasi sorumluların tanık olarak dinlenmesine dahi izin vermiyor” dedi.
Azmettirici Karamollaoğlu
Katliamın siyasi sorumlularının dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, DYP-SHP koalisyon hükümetinin Başbakanı Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı SHP Lideri Erdal İnönü, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ve ve bugün Saadet Partisi’nin lideri o gün Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu olduğu hatılatmasında bulunan Özgür Piroğlu, “Bu katliamın azmettiricilerinden, en önemlilerinden birisi Temel Karamollaoğlu” diye ekledi.
Çiller, Karamollaoğlu ve Perinçek için ret
Piroğlu, “Temel Karamollaoğlu ve Tansu Çiller’in tanık olarak dinlenmesi yönlü taleplerimiz Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi.
Gazeteci ve yazar Ahmet Nesin’in “Doğu Perinçek’in Sivas Katliamı’nın en temel sorumlularından birisi olduğuna” dair iddialarını da hatırlatan Piroğlu, bu iddialar üzerine Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’na Doğu Perinçek’le ilgili işlem yapılması, dinlenmesi yönünde başvuruda bulunduklarını, savcılığın ‘soruşturmaya yer yoktur’ kararı vererek taleplerini reddettiğini belirtti.
Perinçek bağlantısı araştırılmalı
Avukat Piroğlu, “Bu davanın devam ettiği Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nden de Doğu Perinçek ve Ahmet Nesin’in dinlenmesini talep ettik. Bu taleplerimiz de reddedildi. Yani Doğu Perinçek’in bu katliamla bağlantısının olup, olmadığı araştırılmadı. Perinçek’in tanık sıfatıyla dinlenmesine bile müsaade edilmedi” diye aktardı. Piroğlu, Dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in tanık olarak dinlenmesi taleplerinin de aynı mahkeme tarafından reddedildiğini söyledi.
Ağar’ı Madımak genel müdür yaptı
Katliamın hemen sonrası ve katliam soruşturması devam ederken Mehmet Ağar, Emniyet Genel Müdürü görevine getirildi. “Mehmet Ağar’ı Emniyet Genel Müdürü yapan da bu katliamdır” diyen Özgür Piroğlu, Mehmet Ağar’ın katliamla ilgili çok detaylı bilgilere sahip olduğunu düşündüklerini, onun tanık olarak dinlenmesi talebinin de reddedildiğini kaydetti.
Piroğlu, “Çünkü katliamdan dolayı Emniyet Genel Müdürü olan bir kişinin, katliamla ilgili detaylı da araştırması mevcuttur. Katliam arkasında hangi terör yapılanmalarının, hangi siyasi güçlerin olduğunu; katliamla ilgili uluslararası istihbarat örgütlerinin bağlantısının olup – olmadığını, devlet içindeki çeteleri, İslamcı terör yapılarını Ağar biliyordur” diye ekledi.
MİT Müsteşarı’na bilgi gitmişti
Dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal’ın görev süresinde birçok siyasi ve faili meçhul cinayetin işlendiğini, birçok katliamın Köksal’ın görev süresince gerçekleştiğine de dikkat çeken Özgür Piroğlu, “Sabah Gazetesi’nden Mahmut Öğür o dönemki bir yazısında, Sönmez Köksal’ın dönemin koalisyon hükümetinin ortağı SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’ye gittiğini, Aziz Nesin’e bir suikast olacağı bilgisini ilettiğini yazmıştı. Suikast olacağı bilgisine sahip Köksal’ın, Madımak Katliamı’nın olacağı bilgisine de sahip olduğu aşikardır. Onun dinlenmesi talebimiz de mahkemece reddedildi” dedi.
Ankara Ağır Ceza davayı kilitledi
Madımak Katliamı’na dair üç firari yönününde yürütülen davada yapılan reddi hakim talebi ise reddedildi. “Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi bir adım yol almamızı bile engelledi” diyen Piroğlu, “Bundan dolayı son duruşmada ‘reddi hakim’ talebinde bulunarak, Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı ve mahkeme heyetinin duruşmadan çekilmesi talebinde bulunduk” diye belirtti.
Reddi hakim taleplerinin reddedildiğini belirten Piroğlu, “Biz dava zaman aşımına uğramasın, katiller ve perde arkasında olan kişiler cezaya çarptırılsın diye çırpınırken, mahkeme heyeti ise talebimizin ‘davayı uzatma amaçlı olduğunu’ belirtip, iki kanun maddesine dayandırarak talebi reddetti” dedi.
Mahkemenin bilinçli hataları
Piroğlu heyetin ikinci red gerekçesini ise ise başvuruyu süresinde yapmadıklarına dayandırdığını dile getirerek, “Oysa biz tüm başvurularımızı süresinde yapmıştık” dedi. Piroğlu, “Yani özetlersek Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti usül ve esas hatası yaptı. Hukuki yönden usül ve esas hatası olarak görülen bu durum elbette davanın bugüne kadarki seyrine baktığımızda, bilinçli yapılan hatalardır.”
Avukatlar, 30 Haziran’da görülen son duruşmada ise reddi hakim talebinin reddedilmesine karşı Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu.
Alevi Soykırımı’dır
Madımak Katliamı yargılamasının “devlete yani anayasal düzene karşı işlenmiş suç” kapsamında yapıldığını, sanıklara “terör suçundan” cezalar verildiğini hatırlatan Avukat Piroğlu, “Oysa davadaki en önemli boyut Alevilere karşı geliştirilen bir katliam gerçekliğidir. Biz, Alevilere dönük soykırımı olduğunu dile getiriyoruz” ifadelerini kullandı.
Piroğlu şöyle devam etti: “Bu organizasyonu Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle Alevi kurumlar düzenlemişti. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği gibi birçok Alevi kurumu bu etkinliğin parçasıydı. Sonuçta bu katliam Alevi etkinliğine, semaha karşı yapıldı. Bizim düşüncemize göre Dersim, Çorum, Maraş, Sivas, Gazi, Alevilere dönük katliamlardır. Sürelilik arzeden katliamlar ise soykırım bağlamında ele alınmalıdır.”
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyacağız
Bu dava sürecinde hep Çorum, Maraş, Gazi Mahallesi katliamlarının, Sivas Katliamı’yla bağlantılı, bütün bu katliamların arkasındaki güçlerin aynı olduğunu ifade ettik. Mahkemeye bu katliamların dosyalarının da getirilmesini talep ettik. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu talebimizi de reddetti. Bütün bunları ele alarak, 2022 sonbaharında Madımak dosyasını ‘Alevi Soykırımı’ olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyacağız.
Burada temel sorun, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin, 2002 öncesindeki dönemlerde işlenmiş suçlara dönük bir inceleme yapmıyor olması. Ama biz her şeye rağmen Madımak Davası’nı, ‘Alevi Soykırımı Davası’ olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıyacağız.”
Devlet 7 saat seyirci gibi izledi
Madımak Katliamı’nın devlet tarafından engellenmediğinin açık olduğunun altını çizen Avukat Piroğlu, katliam günü yaşananları da hatırlatarak şu bilgileri paylaştı: “Madımak Katliamı’nda kitleye yönelik saldırılar saat 12.00 gibi başlıyor. Katliam yedi saat sürüyor. Sivas Katliamı yaklaşık 15 bin kişi tarafından gerçekleştiriliyor. Onbeş bin kişi tarafından 35 kişinin yakılmasını devlet yedi saat boyunca seyirci gibi izliyor. Polis, asker müdahale etmiyor.
Polisin kayıtlarına göre ayın 30’undan başlayarak Sivas’a 200’ü aşkın araç Sivas dışından insan taşımış. Bu insanlar Sivas’ta belediyeye, kuran kurslarına ait, parasız yatılı okul niteliği taşıyan yerlere ait binalarda konuk edilmiş. Aynı zamanda bir gün önce ‘Müslüman kamuoyuna’ başlıklı ve altında ‘Müslümanlar’ imzasını taşıyan bir bildiri, devlet kurumları da dahil her yere dağıtılmış. Bu katliamın devlet içerisindeki çetelerce işlendiği ortadadır.
Alibaba Mahallesi ki Alevilerin yaşadığı bir mahalledir. İnsanlar katliamı engellemeye çalışmış ama mahalle devlet güçleri tarafından ablukaya alınıyor. ‘Madımak Katliamı bir terör eylemidir’ yönünde Yargıtay’ın kararı var ama hangi terör örgütü tarafından yapıldığına ilişkin bir tespit yok. Hizbullah, İBDA – C, Kaplancıların bu katliamda yer alıp almadıkları araştırılmadı bile.
İnsanlığa karşı suçta zaman aşımı olmaz
“İnsanlığa karşı işlenmiş suç” tanımı 2005 yılında TCK’ya girdi. Öte taraftan “Soykırım suçu” da TCK’da var. Madımak Katliamı TCK’da tanımlanan soykırım suçunu içeriyor. Avukat Piroğlu, “Fakat ‘Bu kanun maddesi konulduktan sonra biz bu kanunu uygulayabiliriz’ deniliyor. Yani özetle ‘insanlık suçlarında zaman aşımı olmaz ama bu suç işlendiğinde kanunda soykırım maddesi yoktu’ deniliyor. Kanun maddesini böyle yorumluyorlar. Ama insanlığa karşı hiçbir suçun zaman aşımı olamaz ve bu süreçler sanığın lehine işlememelidir” dedi.
* * *
Hollanda firari sanıkları yargılasın
Katliamda yaşamını yitirenlerden Carina Thuijs’ın Hollanda vatandaşı olduğu hatırlatmasında bulunan Piroğlu, katledilen Gülsüm Karababa'nın Hollanda’da yaşayan ağabeyi Hüseyin Karababa’nın müvekkili olduğunu ifade ederek, “Kendisinin büyük çabalarıyla bir süredir Hollanda bu davaya gözlemci gönderiyor. Duruşmalarımızı Hollanda da takip ediyor” dedi.
Piroğlu, “Almanya’nın firari sanıkları teslim etmemesi üzerine Hollanda’dan firari sanıkları yargılamasını ve Almanya’dan firari sanıkları talep etmesi başvurusunda bulunduk. Hollanda yetkilileri ‘Türkiye’de sağlıklı yargılama yapılmazsa o noktada ancak müdahil olabiliriz’ diyorlar. Oysa Türkiye’de sağlıklı bir yargılama olsaydı bu katliam davaları çoktan sonlanmıştı” dedi.
Firariler hala listeye giremedi!
Ana davası 2012'de zaman aşımına uğratılan Madımak Katliamı'nın firari sanıklarından Murat Sonkur, Eren Ceylan ve Murat Karataş yönünden Ankara 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Piroğlu, konuyla ilgili yaptıkları başvurulara rağmen bu kişilerin hala İçişleri Bakanlığı tarafından “terörden arananlar listesine” alınmadığını söyledi.
Bu davada yargılanan firariler dahil katliam davasında ismi geçen çok sayıda kişinin Almanya’da yaşadığını belirten Piroğlu, Türkiye’nin firari sanıkları “terörden arananlar listesine” dahil etmediğini, yargılamak amacıyla Almanya’dan talep ettiğini, bunun ise hukuki olarak mümkün olmadığının altını çizdi.
Almanya’daki Aleviler harekete geçmeli
Piroğlu, “Bu kişileri vermemek demek katilleri koruyup, kollamak anlamına geliyor. Almanya’daki Alevi kurumları da Alman hükümetine karşı ciddi bir baskı kurmuyorlar. Öte yandan Almanya’da parlementoda yer alan Türkiye kökenli vekillerin de bu konuda ciddi bir çalışması söz konusu değil” dedi.
* * *
Firari Cafer Erçakmak ölmedi mi?
Madımak Katliamı’yla ilgili soruşturmanın “1 numaralı sanığı” olarak aranan dönemin Refah Partisi Belediye Meclis üyesi Cafer Erçakmak ise 18 yıl boyunca firari olarak arandı, hakkında Kırmızı Bülten çıkartıldı. Erçakmak’ın, Sivas'ta emniyete 500 metre mesafede bulunan çocuğunun evinde kalp krizi sonucu öldüğü iddia edildi. Avukat Özgür Piroğlu, Cafer Erçakmak’ın Sivas Katliamı’nı organize eden, katliamda yer alan İslamcı gruplar ve siyasilerle bağlantısı olan en önemli figür olduğunun altını çizerek, “Cafer Erçakmak’ın öldüğüne inanmıyoruz” dedi.
Piroğlu bu görüşünü ise şu gerekçelere bağladı: “Cafer Erçakmak denilen ceset mezardan çıkartıldığında Avukat Şenal Sarıhan, Madımak ailelerine haber vermiyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nden bir yöneticiyi yanına alarak mezarlığa gidiyor. Oysa Pir Sultan Abdal Kültür Derneği davanın tarafı değil. Müştekilerin ise haberi yok. Avukat kendisi gidip ‘Bu kişi Erçakmak’tır’ deyip konuyu kapatıyor.”
Öldü mü yaşıyor mu araştırılsın
Piroğlu, Cafer Erçakmak’ın öldüğünün belirtildiği yıl olan 2011 döneminde Fetullahçıların yargı, Adli Tıp Kurumu’nda çok güçlü olduğuna da dikkat çekti. Piroğlu, “Bundan birkaç duruşma öncesinde müvekkilim Hüseyin Karababa, Cafer Erçakmak’ın öldüğüne inanmadığını söyledi. Oysa 2011 yılında Cafer Erçakmak’ın öldüğünü kamuoyuna duyuranlardan birisi de Avukat Şenal Sarıhan’dır. Hemen akabinde Sarıhan da, Erçakmak’ın yaşadığına ilişkin ciddi şüphelerinin olduğunu dile getirdi. Bu duruşma zaptına da geçti.”
Akabinde Cafer Erçakmak’ın yaşayıp yaşamadığının araştırılması yönünde Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulunduklarını da belirten Özgür Piroğlu, konuyla ilgili savcılık tarafından hala verilmiş bir kararın olmadığına dikkat çekti.
Piroğlu, “Cafer Erçakmak’ın oğlundan DNA örneğini alındığını biliyoruz. Oysa görüştüğümüz adli tıpçılar, bir kişinin ölüp ölmediğinin araştırılması için kişinin annesi ve babasından DNA örneği alınması gerektiğini belirtip, bunun Adli Tıp kuralı olduğunu dile getirdiler. Net olarak söylüyorum, Cafer Erçakmak’ın anne ve babasından DNA örneği alınmamış durumda.”
* * *
37’si beraat etti
Madımak Katliamı nedeniyle gözaltına alınan 190 kişiden 124’üne dava açıldı. Katliam davasının ilk duruşması 21 Ekim 1993’te Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görüldü. "Laik Anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışmak" suçlamasıyla açılan dava, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) 1 yıl boyunca sürdü. 22 kişi 15’er yıl, 3 kişi 10’ar yıl, 54 kişi 3’er yıl, 6 kişi 2’şer yıl hapisle cezalandırıldı. Yargılananlardan 37’si ise beraat etti.
Takip eden yıllarda Yargıtay DGM kararını bozdu ve sanıklar yeniden yargılandı. 1998’de onaylanan yeni kararda 33 kişi idam, 14 kişi ise 15 yıla kadar değişen hapis cezalarına çarptırıldı, idam cezaları usul noksanlıkları nedeniyle bozuldu. Usul eksiklikleri giderildikten sonra 2000 yılında yeniden idam cezasına çarptırılan 33 kişi, 2002’de idam cezasının kaldırılmasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu.
Erdoğan affetti
Madımak Katliamı’yla ilgili davanın 2013 yılında ‘zaman aşımı’ gerekçesiyle kapanmasının ardından dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan karar için “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” dedi. 2020 yılında ise müebbet hapis cezası ile tutuklu bulunan Sivas Katliamı faillerinden Ahmet Turan Kılıç'ın cezası Erdoğan tarafından affedildi.
7 firari Almanya’da
Serbest bırakılan, tahliye edilen ve hiç gözaltına alınmayan çok sayıda fail ise firar etti. Davanın faillerinden 7 kişinin Almanya'ya, 2 kişinin Suudi Arabistan'a iltica ettikleri ortaya çıktı. Firarilerden İhsan Çakmak 2002’de yakalandı. Çakmak, firariler arasında yakalanan tek isim oldu.
* * *
Av. Sarıhan Perinçek’e yakın!
Avukat Piroğlu: “Bu davadaki en önemli hususlardan biri ise davayı eskiden beri yürüten, davanın önemli avukatlarından Şenal Sarıhan’ın Temel Karamollaoğlu, Tansu Çiller ve Doğu Perinçek’in dinlenilmesi talebinde bulunmaması. Aksine Doğu Perinçek’in dinlenilmesini talep ettiğimiz duruşmada Sarıhan ‘Hayır, Doğu Perinçek dinlenmesin’ diyerek, dinlenilmesini engellemeye ve Perinçek’in koruyucusu olmaya çalıştı. Dile getirdiklerim duruşma zabıtlarında sabittir. Karşısında durduğunu gösterse de, Şenal Sarıhan’ın geçmişten beri Doğu Perinçek’e yakın bir isim olduğunun altını çizeyim. Bu gözden geçirilmesi gereken bir husustur.”















