Mahkemelerde tarihe not düşen kadınlar

Elif KAYA yazdı —

  • “Eksiksiz özgürlük istiyoruz”, diyen Ayla Akat Ata, mahkeme salonundan, tüm kadınların kararlılığını ve özlemini ifade ediyor. Taviz verilen yaşam özgür olamaz, özgür bir yaşam için bedel ağırda olsa ödemekten korkmadıklarını dile getiriyor.

Özgürlük, engellere takılmadan politika yapabilmeyi gerektirir. Bir anlamda fikir, eylem ve söylem arasında bütünselliğin sağlanmasıyla ancak mümkün olabilir. Daha yalın ifadeyle özgürlük; xwebun olma yolunda engellere takılmadan yürümeyi başarmak ve seçim yapabilme gücünü ortaya koyabilmektir. Salt engeller, kısıtlayıcı politikalar özgürlüğün varlığını veya yokluğunu ifade edemez. Aksine zorluklar,  engeller de özgürlüğün oluş sürecinin bir parçasıdır. Bu zorluklarla mücadelede açığa çıkan düzey özgürlüğün düzeyini belirler. Yani yasakçı uygulamalardan öte bu uygulamalar karşısında takınılan direnişçi tutum önem kazanır. Bu bağlamda direnişin olduğu yerde ancak özgürlükten bahsedilebilir. İnsanlık tarihi boyunca özgürlük arayışı hep bu temelde bir gelişim izlemiştir.

Tüm dünyanın ilgisini ve kalbini kazanan Kobanê tarihi direnişi de Türkiye’de dava konusu olmaktan kurtulamadı. Hemde yüzlerce insan (108) bu kapsamda yargılanıyor, onlarcası (22) tutuklu ve her birine ağır suçlamalar yapılıp, cezalar isteniyor. Gizli tanıklara, çelişkili ifadelere dayandırılarak bir dosya oluşturulmuş. Hesap verme konusunda pervasızlık o derece ki mevcut anti-demokratik yasalar bile gözetilme gereği duyulmamış. Daha önce KCK davasında gördüklerimize benzer bir senaryo pişirilip, yeniden sahneye konulmuş.

Ancak bu davada yargılananlar, yargılandıkları mahkemeyi faşizmin yargılandığı tarihi bir platforma dönüştürmüş bulunmaktadırlar. Tarihe yön veren, önemli notlar düşen, güçlü savunmalar yapılmakta. Aslında onlar mahkemeye karşı savunma yapmıyorlar, mahkemenin formalite olduğunun bilinciyle; tarihe not düşmeye çalışıyorlar. Yaptıkları savunmalarla, mahkemeye kadın özgürlük mücadelesinin damgasını vuruyorlar. Ahlaki toplumdan, vicdandan, özgürlük mücadelesinden yana tutum belirliyorlar. Bunlar, yıllarca Kürdistan Özgür Kadın Hareketi çalışmalarında kadın hakları savunuculuğunu yapmış, örgütlenmesini yürütmüş, mücadele ile özgürlüğü deneyimlemiş, politika yapmada ustalaşmış kadınlar. Anti-demokratik yasalara karşı özgürlüğün savunusunu yapmanın anlamsız olduğunu kendi tecrübelerinden biliyorlar. Özgürlüğün emek ve bedel gerektirdiğini, zaman alsa da sonunda mutlaka özgürlüğün kazanacağını biliyorlar. Kadınların mahkemede yaptıkları tarihi savunmaları bu deneyime dayanıyor. Ve yargılanmayı tersine çevirip, faşist Türk devletinin toplum, doğa, kadın düşmanı faşist politikalarının yargılandığı bir platforma dönüştürmüş durumdalar.

Kadınlar savunmalarında özgürlüğünden alıkonulmak ile özgür olmamak arasında önemli bir farkın olduğunu ortaya koyuyorlar. Xwebun olmak için yola çıkan ve anlam arayışını sürdüren kadınların her koşulda özgür olduğunu ifade ediyor, bunun kararlı duruşunu sergiliyorlar.

“Özgürlük, seçim yapabilmektir, biz bu seçimi yaparken bedellerini de göz aldık” diyen Sebahat Tuncel, zindanda da olsa, yaptıkları seçimlerinin arkasında durduğunu ve özgürlük eğilimini sürdüreceklerini belirtiyor. Büyük bedellere mal olsa bile; bilmek- karar almak ve eylemekten vazgeçmeyeceklerinin altını çiziyor.

“Eksiksiz özgürlük istiyoruz”, diyen Ayla Akat Ata, mahkeme salonundan, tüm kadınların kararlılığını ve özlemini ifade ediyor. Taviz verilen yaşam özgür olamaz, özgür bir yaşam için bedel ağırda olsa ödemekten korkmadıklarını dile getiriyor.

“Bize bedel ödetseniz, cezaevine koysanız, sokaklarda önümüze bariyer de koysanız vazgeçmeyeceğiz,” diyen Gülten Kışanak, hiçbir engelin bu mücadeleyi durduramayacağını ifade edip, mücadelenin süreceğinin, durdurulamayacağının altını çiziyor. Mücadeleden vazgeçmek katliamlara, kadın köleliğine kapıyı aralamak demektir. Bu nedenle tüm zaman ve mekanlarda mücadeleyi tavizsiz ve aralıksız sürdüreceklerini belirtiyor.

Mahkem salonlarında yargılanan kadınlar faşizmi yargılıyor ve direnişin tarihine önemli notlar düşüyor.

Meclis ortamında bile düşüncelerine tahammül gösterilmeyen Sabahat, Ayla, Figen ve Gülten gibi mücadeleci kadınlar, mahkeme salonlarını ataerkil sistemin ve faşizmin yargılandığı platformlara dönüştürmüş durumda. Her fırsatta sessini tüm dünya kamuoyuna duyurmaya çalışmakta.

Ve tüm dünyaya şu mesajı veriyorlar;  mekan zindan bile olsa direnişin olduğu her yerde özgürlük var!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.