Ölüm kalım savaşı 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Kolumuz bacağımız hala bedenimizden bir bomba şarapneliyle ayrılmamış. Avrupalı’ya “eğer Türk devletini Başûr’da, Rojava’da, Bakur’da durdursaydın, savaş Avrupa’da evinin kapısına dayanmazdı” diye haykıracağız. 

Savaş haberlerine “alışmak” eroine alışmaktan farksızdır. Uyuşursun. Savaş haberlerinin içindeki hiçbir sözün anlamını kavrayamaz hale gelirsin. Sonunda savaş haberleri senin için haber olmaktan çıkar. Okursun anlamazsın. Duyarsın işitemezsin. Görürsün kör olursun.  

Kim savaş haberlerine “alışır”? 
Savaş alanının dışında olan “alışır.” Avrupada yaşıyorsun. İstanbul’da oturuyorsun. Sabah kalkıp işe gidiyorsun. Ekmeğini kazanıyorsun. Bodrum’daysan denize giriyorsun. Telefonun yanında. Elbette haberleri izliyorsun. Haberler nasıl haberler? Savaş haberleri. Hayat devam ediyor. Bombaların sesini duymuyorsun. Şehitler kervanı sana git gide bir rakam dizisi gibi görünüyor… HPG üç gerillanın şehadet haberini veriyor. Kim şehitler? Üç gerilla.  

Behdinan’da olsaydın, Zap civarında yaşasaydın, savaş haberlerine “alışamazdın.” Çünkü oralarda savaş “haber” değildir. Hakikattir. Semadan birer tonluk bombalar yağmaktadır. Az önce çıktığın ev yıkılmıştır. Az önce öpüp kokladığın bebek ölmüştür. Az önce bir kolun varken şimdi yok. Alışamazsın. 

Bir de evladı dağda olan ana babanın hanesinde savaş haberlerine alışılmaz. Ekran gündüz gece açıktır. Sterk TV’ye, Medya Haber’e gözler kilitlenmiştir. İnternette ANF’ye gözler çevrilidir. Sabaha karşı Yeni Özgür Politika taranmaktadır. Kalbi duracak gibi olan anne şehit resimlerine göz yaşı dökmektedir. Ya oğlunun, kızının resmi de yayınlanırsa… Şehit haberlerine hiçbir gerilla evinde alışılmaz. 

Savaş haberlerine alışan farkına bile varmadan onunla yaşar. İradesi körelir, savaş haberine alıştığın zaman savaşsız bir dünyayı düşünemezsin. Barışı hayal bile edemezsin. Alışmışsın bir kere.  
İşte Murat karayılan konuşuyor: Bu savaş ölüm kalım savaşıdır. 

İşgal alanlarındaki her Kürt bu beş kelimelik konuşmayı ruhunun en derin yerinde anlıyor. O Kürt 55 adet savaş uçağının semayı leş yiyen akbaba sürüleri gibi kapladığını görüyor. Obüs toplarının gümbürtüsüyle uyanıyor. Helikopterlerin birer dev sivrisinek gibi kanını emmek üzere olduğunu fark ediyor. Buna alışılmaz. Alışılmadığı için Karayılan’ın “bu savaş ölüm kalım savaşı” sözleriyle Kürdün yüreği yerinden çıkar gibi oluyor. Okuduğu bu haberi anlıyor, duyuyor, hissediyor. 
Sen ne yapıyorsun kardeşim? 

Alışıyorsun. Uyuşuyorsun. Yerinden kımıldayamaz oluyorsun.  
Alışkanlıktan kurtulmak için seni Zap tepelerine göndermek zor. İşin gücün var. Dükkanın tezgahın var. Evde ekmek bekleyen çocukların var.  
Çare yok mu? 
Var. 

Karayılan herkes elini bu savaş taşının altına koymalı dedi. Silahın yoksa çakmağın da mı yok diye sordu. 
Karayılan’dan az önce Duran Kalkan konuştu: Her yer savaş alanı olmalı… 

İşte çare.  
Türkiye’nin her yeri, her bölgesi, her hanesi savaş alanı olduğu gün savaş haberlerine alışmak da imkansız olur. Barış uykusundan uyandığın bir sabah, bakmışsın senin asude hayatın da “ölüm kalım” köprüsünden geçmekte. Akıllı telefonundan savaş haberlerini önce endişe, korku ile, sonra tepkiyle, öfkeyle izlemeye başlayacaksın. Ve elin yavaş yavaş taşın altına doğru uzanacak. Karayılan’ın ne dediğini ayık bir kafayla anlayacaksın: Her Kürt risk almalı. 

Çünkü bu savaş ölüm kalım savaşıdır.  
Savaş haberlerine alıştırılanlardan söz ederken, bir de savaş alanlarından binlerce kilometre uzakta olup da savaş haberlerine alışmayanlardan söz etmeliyim. 

Ne zaman Avrupa’daki bir derneğe gitsem, dernek duvarlarında ölümü ve salonunda kalımı görürüm. Duvarlarda o derneğin bulunduğu kentte doğmuş büyümüş bir, bazan beş-on şehidin resmi asılıdır. Dernek salonunda o şehitlerin anneleri-babaları, kardeşleri yönetime talip olmaktadır. Ölüm-kalım hali derneğin her köşesine sinmiştir. Ne zaman bir Kürt sığınmacının evine konuk olsam, duvarda bir bazan iki hatta üç şehidin resmini görürüm. Resimler Apo’nun posterine iliştirilmiştir. Bir PKK bayrağı duvarı kaplamıştır. Bu duvarların önünde savaş haberlerine alışılır mı? 
Alışmayacağız. 

Bu defa savaşın ölüm-kalım savaşı olduğunu tüm hücreleremizde hissedeceğiz.  
Kolumuz bacağımız hala bedenimizden bir bomba şarapneliyle ayrılmamış. Yürüyeceğiz. Kürdün geleceğine kast eden Erdoğan-Bahçeli faşizmine karşı yürüyeceğiz. Avrupalı’ya “eğer Türk devletini Başûr’da, Rojava’da, Bakur’da durdursaydın, savaş Avrupa’da evinin kapısına dayanmazdı” diye haykıracağız.  
Savaş haberlerine alışmayacağız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.