Rojava’da direnmek, Rojava’dan öğrenmek
Selim FERAT yazdı —
Rojava Devrimi, saldırı değil, yaşamı savunanların saldırılara karşı direnişi üzerinde yükseldi. Ve Suriye’de halklar, birbirlerini dıştalamadan, birlikte yaşayacaklarsa, Rojava’da direnmeli, Rojava’dan öğrenmeliler.
Kobanê’de kanton ilan edilişinin 13. yıldönümü.
Kantonun ilan edilmesinden sonra, halk öz savunmasını yapmak için, yerel savunma birlikleri oluşturarak, kentin küçük hücresi sokakları, sokaklardaki evlerde nöbetleşerek, yaşamı korumaya aldı.
1992 yılında "Uluslararası Çalışma Tugayları“ bünyesinde bir aydan fazla kaldığım Küba’da benzeri bir savunma gücüne şahit olmuştum.
Devrimden (1959) sonra, 33 yıl süren ABD ambargosuna rağmen, ayakta durmakta direnen Küba halkı, Havana sokaklarında dönüşümlü, devrimin 33. yılında hala nöbetdeydi.
Bir yerde devrime dayalı yaşam sürüyor;
Tehlikeler de, karşı direniş de var.
İş yaşamı, mahallelerdeki halk dansları, eğlence, şarkılar, bir yerde aşk ve direniş iç içe devam ediyordu.
Kobanê, Küba sonrasına denk düşüyor.
Küba ve Kobanê öncesinde, 1919’de Münih’de "Hayalperest Şairler“in kurduğu Kantonlar Cumhuriyeti var.
Alman yazar Voker Weidermann’ın kaleme aldığı "Şairler İktidara Geldiğinde" kitabı, devrimci romantizm ve insani duruş sergileyen, Şair Erich Mühsam’ın da katılımıyla gerçekleşen devrimci çıkış, emsalsiz tarihi bir konağa işaret ediyor.
"Hayalperestler“ kavramı, Kobanê’ye dayalı Rojava Devrimi için de geçerli.
Kadınların öncülük yaptığı bir devrim hareketi, kurtarılan köylerde, kentlerde, beldelerde 2012’de halk evleri kurmakla işe koyuldu.
Hatırlıyorum, Kobanê’de kanton ilan edildiğinde, ismi daha sonra konan, bir çocuk emeklemesini anımsatan, küçük ama itinalı bir hareketlilikle yükselen Rojava’nın 13 yıl yaşayacağına inananlar azınlıktaydı.
Rojava öncüleri, dünyadaki dostları ve direnişin bükülmeyen estetiğine inananlar, Rojava Devrimi’nin yaşayacağına inanıyorlardı.
"Nuri Dersimi İzleme Kurumu“ ile eğitim ve anadilde öğrenim sunan bu devrim çarkı, müzik, folklor, tiyatro, sanatsal alanda, neredeyse toplumsal bir laboratuvar faaliyeti başlattı.
Halkın kendi kaderini belirlemesi, koruması; ekonomik hukuki, toplumsal sorunlarını çözmesi için "Toplumsal Hizmet Komiteleri“ start aldı.
Parlemento, kadınların temsil oranını yüzde 50 olarak belirledi.
Türkiye’nin desteklediği DAİŞ 2014 yılında Kobanê’ye saldırdı.
Esad’in Rojava kazanımlarını yoketmek için yaptığı girişimler, sonuç vermedi.
13 yıl önce 19 Temmuz’da başlayan yeni yaşama dair direniş hala devam ediyor.
Rojava Devrimi’yle başlayan süreç, Kürdistan’ın diğer üç parçası için bir dönüm noktası oldu.
Dünya’ya Kürdistan’ın sesini, komünal bir model olarak duyuran ses Rojava’dan yükseldi.
Barış içinde birarada yaşamayı, birbirine "eyvallah“ diyenlerin yaşama biçimi olarak tanıyan dünyalılar, Rojava’da halkların müşterek emeğine dayanan, enternasyonalist, kadın ve gençliğin öncülüğünde, bir ve aynı yaşam karesinde, benzer bir yaşamı tanıyacaklardı.
Çok ses, ortak duruş;
Ezilenlerin ortak yaşamı;
Geçmişle hesaplaşmak, üst ve alttakiler kavramlarının gücünü hiçe sayan, yeni bir sesin yükseldiği;
Direnilen her günün, yeni bir perspektif sunduğu, Rojava’da yaşayanların birbirlerine karşı pişmanlık duyamayacakları bir yaşam modeli.
Bu devrim, Suruç’ta katledilen 33 yoldaşını unutmadı.
2015 yılında 33 Kurşun (1943 Özalp, Muğlalı olayı) tekrar etmişti.
Unutulmamalı, Rojava Devrimi, saldırı değil, yaşamı savunanların saldırılara karşı direnişi üzerinde yükseldi.
Sosyalizm ve özgürlük için yaşayanların silahla susturulamayacağını gösteren devrimin adıdır Rojava.
Ve Suriye’de halklar, birbirlerini dıştalamadan, birlikte yaşayacaklarsa, Rojava’da direnmeli, Rojava’dan öğrenmeliler.
