Seçimler her derde deva mı?

Dosya Haberleri —

.

.

  • İran Nükleer anlaşmadan çekilme, ekonomik ambargo, yüksek işsizlik, idamlar ve düşüncelerinden dolayı ağır cezalara çarptırılanların tartışıldığı bir ortamda Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidiyor. Asker kökenlilerin ekonomiden sonra siyasete de hakim olacağı konuşuluyor. İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ve olası sonuçlarını İran uzmanı gazeteci Omer Hujebri gazetemize değerlendirdi.

 

OMER HUJEBRİ

İran  18 Haziran’ında halkı sandık başına götürerek seçimleri yapmayı ve onüçüncü defa Cumhurbaşkanını seçmeyi planlıyor. İran Anayasasına göre, Cumhurbaşkanı; “Dindar siyaset adamları (recal-i siyasi) arasından ve şu vasıfları haiz kişilerden seçilmesi gerekiyor. İran kökenli olmak; İran uyruklu olmak; idare ve tedbir kabiliyetlerine sahip olmak (müdir ve müdebbir); temiz bir geçmişi olan güvenilir ve takva sahibi bir kişi olmak; İran İslam Cumhuriyeti’nin temel prensiplerine ve ülkenin resmî mezhebine inanmak (yani Şii)” olmalı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri her 4 senede bir yenileniyor ve her cumhurbaşkanı ancak iki dönem üst üste yetki alabiliyor. Bir de 40 yaş sınırlandırması var.  
Günümüze kadar İran’da: Ebul-Hasan Beni Sadr, Muhammed Ali Recayi, Ali Hamaneyi, Ali Ekber Haşimi Rafsancani, Seyid Muhammed Hatemi, Mahmud Ahmedinejad ve Hasan Ruhani cumhurbaşkanı oldular. İran İslam Cumhuriyetinin ilk  cumhurbaşkanı olan Beni Sadr döneminin ikinci yılında İran’dan kaçtı ve şimdi Avrupa’da yaşıyor. Yine Beni Sadr’ın ardı sıra seçilen Muhammed Ali Recayi ise göreve geldiği yıl içerisinde suikast sonucu öldü. İran’ın geri kalan her 5 Cumhurbaşkanı da iki dönem üst üste görev yaptı.  
İran’da Cumhurbaşkanı hem devlet başkanı hem de kabinenin başıdır, bunun için de İran’da bir başbakanlık kurumu yoktur. Cumhurbaşkanı başbakan gibi hareket eder ve bazı kurum başkanlarının yönetilmesi ile kendine tanınan yetkiler dahilinde İran yürütmesinin kendisidir. 

Stratejik kararlar 
Rehberlik Kurumuna ait
İran’daki birinci kişi İran’ın dini lideri resmi adıyla Makam-ı Muazzam-ı Rehberi (Yüce Rehberlik Makamı)dır. İlk on yılda Ruhullah Humeyni, Rehber (liderdi) ve bu son 30 yıldır da Ali Hamaneyi İran’ın Rehberidir. İran’da yargı makamı, kurumları ile İran ordusu ve güvenlik güçleri ve bir çok kurum kuruluş doğrudan yada dolaylı mekanizmalar ile İran’ın dini liderine bağlıdır. Yani Cumhurbaşkanı her daim dini otoritenin ve bu tür kurumların doğrudan denetiminde olduğu için stratejik konularda İran siyasetine müdahale edemeyeceğinden dini liderlerin elindeki bir oyuncak gibidir.

Adaylar süzgeçten geçiriliyor    
Bu yılki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için şimdiye kadar 20 kişi isimlerini kaydetti. Ama hiçbiri de aday listesine girmiş değil. Şurayi Nîgehban’ın bu kişileri onaylaması ile ancak aday statüsüne kavuşabilirler. Bu konsey 12 kişiden oluşur. Altısı hukukçudur ve İran hukukunun başkanı tarafından belirlenir ve ardından parlamentodan onay aldıktan sonra bu göreve gelebilirler. Diğer 6 kişi ise dini kişiliklerden oluşur ki bunlar İran Rehberlik makamı tarafından atanır. Sistem çoğunlukla adaylık başvurusu yapan bir çok kişiyi eler, siyasi saikler ile adaylıkları reddeder. 
Adaylık başvurusu yapmış olan bu 20 kişiden (çoğunlukla sayıları her zaman artar ve bir süre sonra da aralarında ittifaklar oluşturup bazıları seçimden bir kişi lehine çekilir) bir kaçı Sipay Pastaran’ın üst düzey komutanlarıdır. Yarıya yakını İran Rehber’inin taraftarı olan rejimin radikal kesimlerinden, adaylık başvurusu yapmış bir kaç kişi de kendini reformist olarak adlandıranlardandır. 

Yerel seçimler boykotu aşmak için mi?
Geçen yıl Şubat ayında gerçekleşen İran Parlamento seçimleri İran İslam Cumhuriyeti tarihi boyunca yaşanan en büyük boykot ile karşı karşıya kaldı. Bu durum gösterdi ki İran’da sistemi sorgulayıp refleks gösterenlerin sayısı azımsanamayacak düzeydedir.
 Şimdi de Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile köy ve kent meclisi seçimlerini aynı döneme denk getirerek İran halkını seçimlere, sandık başına çekme hesapları yapılıyor. Her zaman köy ve kent meclisi seçimleri bölgesel, aşiret ve ailesel çelişkilerin yaşandığı bir mecradır…. Sistem böylece meşruiyet sorununa kendince bir çözüm yaratıp, seçimlere katılım oranını yükseltmeye çalışıyor.

Ruhani’den 100 gün çıkışı   
İranlı siyasi çevreler ve aktivistler bir kaç köklü sebebe dikkatleri çekerek şu sonuca ulaşıyor; ’18 Haziran’da yapılacak olan seçimlerde yine çok az sayıda seçmen sandıklara giderek oy kullanacak, katılım zayıf kalacak.’ Son dört yıl içinde sistemin meşruiyetinin tartışılır hale gelmesi bu seçimlerde bir çok kişinin boykotu göze alması ile üst düzeye ulaşacak. Tartışmaların bir başka boyutu ise İranlı yöneticilerin bu kısa dönemde halkı sandıklara ve oy kullanmaya teşvik amaçlı bazı sürprizler yapacağı yönünde. Ruhani’nin son dönemde sarfettiği  sözler buna bir örnek olabilir. Ruhani; “İmkanım olursa 100 günde İran’ın siyasi ve ekonomik durumunu düzeltirim” diyor.
Peki, kendisi 8 yıl İran’ın Cumhurbaşkanlığı yaptı niye o sürede düzeltmedi!

Anayasaya rağmen kadın aday olur mu?   
Başka bir tuzak da formalite olarak kadın adayların çıkartılması olasılığıdır. Kadın adayların çıkartılması ile yapılacak ayak oyunuyla halka ‘işte sistem değişmiştir’ denilecek ve seçimlere katılım oranı yükseltilmeye çalışılabilir.
Ancak İran ve Rojhilat Kurdistan’ı halkları İslam Cumhuriyetinin tarihinden oldukça ders çıkardı ve zorlu sınav verdi. Başta da söylediğim gibi bu seçimlerde İran İslam Cumhuriyetini güçlü bir boykot ve düşük bir katılım bekliyor. Halkın seçimlere katılmama yönündeki kararının bir kaç sebebi daha var.

Humeyni ve Hamaneyi 
resimlerinin yakılması
2018’in (İran takvimine göre, 1396) Ocak ayında ve 2020’in (1398) Aralık miting ve gösterilerinde halk bir ağızdan ‘bizler ne reformcuların ne de muhafazakarların yanında değiliz. Biz köklü ve genel bir sistemsel değişimi istiyoruz’ dedi. Bunun için de Humeyni ve Hamaneyi’nin fotograflarını yakarak, sisteme inançlarının kalmadığını gösterdiler.  2020 yılında yapılan gösterilerde de yani bundan bir kaç ay önce İran genelinde internet erişimi kapatıldı ve 1000’den fazla insan öldürüldü. Gösteriler Kürt, Fars, Azeri, Beluç, Arap, işçi, öğretmen, kadın, genç yani toplumun tüm kesimlerinin katılımı ile gerçekleşti ve İran sistemi köklü olarak reddedildi. 

Halk ile yöneticiler 
arasında açılan makas 
Yine son yıllarda Amerika taradından İran’a uygulanan ekonomik ambargo halkın durumunu çok kötü yönden etkiledi. Rejimin resmi verilerine göre İran’ın yüzde 60 ila 70’lik bir bölümü yoksulluk ve fakirlik sınırının altında yaşıyor. İran’ın yöneticileri ve rejim yandaşlarının yaşamlarıysa gayet iyi, güzel ve çocuklarını Avrupa, Amerika ve Kanada gibi batı ülkelerinde okutuyorlar. Halk bu farkı ve ayrımcılığı iyi görüyor. İran halkı rejimin yanlış siyaseti sonucu oluşan bu yoksulluktan ve sistemden memnun değil.   
İran’da yaşanan bir başka acı gerçek de salgın ortamında yeterli sağlık hizmetlerinin olmaması. İran koronavirüs salgınında çok sayıda insanını kaybetti. Koronavirüsün İran’da yaygınlaşmasında sistemin tedbirsizliği büyük acıların yaşanmasına ve ölüm oranlarının gün geçtikçe artmasına sebep olurken halk yaşananların bire bir mağduru durumuna geldi.

Beyin göçü durdurulamıyor  
İran’da siyasi mahkum ve tutsakların sayısı son yıllarda bir kaç katına çıktı. Bu ülkede kim ki farklı bir görüşü dile getirmeye kalkarsa tutuklanmayı, işkenceyi ve ağır cezaları göze almak zorunda. Demokrasi ve fikir özgürlüğünün olmayışı baskıların artmasına sebep olurken, halkta rejime inançsızlık üst düzeylere ulaşmış durumda. 
Son yıllarda İran’da göze çarpan bir başka durum ise iltica ve göç mevzusudur. İranlıların son yıllarda Batılı ülkelere göçünde çok büyük bir artış yaşanıyor, sistemden kaçış yoğunlaştı. Örneklerden biri de İran milli takımının kadın ve erkek sporcularının fırsat bulduklarında batılı ülkelere iltica etmelerinde görüyoruz. Son yıllarda bu sporculardan 20’si iltica etti. Yine beyin göçünde de durum benzerlikler taşıyor birçok yazar, sanatçı ve yetişmiş insan ülkeyi terk etti. Bu duruma şahit olan halkın da değişime olan inancı kalmadı. 

Muhalefet boykot diyor 
Bu sebeplere benzerlerini ve daha bir çoklarını ilave etmek mümkün olsa da temelde toplumun İslam Cumhuriyeti sistemine inancının kalmadığını söyleyebiliriz. Bir çok kişi Trump ve Amerika’nın İran’a saldırdığını ve bunca sorunun bundan çıktığını düşünüyordu. Ancak iktidar değişti ama halk için yaşam şartları değişmedi. Umutsuzluğun bir diğer kaynağı da budur. Halkın çoğunluğu artık değişimi zorla gerçekleştirmeden yana ve son dört yılda yaşanan geniş çaplı gösteriler artık boyun eğmeyeceklerini gösteriyor. Halkın içinde yeni öz örgütlülükler gittikçe gelişip yaygınlaşıyor. 
KODAR ve PJAK’da bir kaç açıklamalarında seçime katlımın halk için olumlu bir sonuç yaratmayacağını ve halkın sistemin ayak oyunlarına karşı uyanık olması gerektiğini söyledi. Zaten İran’ın yurtdışındaki muhalefeti de resmi olarak seçimleri boykot etme kararı almıştı.
Kısaca sistemin meşruiyeti her zamankinden daha zayıf hale gelmiştir. İran, toplumsal muhalefetin gün geçtikçe kuvvetlenmesiyle seçimlere katılmama kararlılığı ve genel boykot ile karşı karşıya.

En güçlü aday adayları

Asker kökenli adaylar
Hatemü'l Enbiya Yapı Karargahı Komutanı Tuğgeneral Said Muhammed (Devrim Muhafızları Ordusunun ekonomi alanını denetiminde tutan güçlerin başında ve muhafazakar kimliği ile tanınıyor.) 
İran Dini Lideri’nin askeri danışmanı ve İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Hüseyin Dehkan 

Siyasetten gelenler
Merdomsalari (Demokrasi) Partisi Genel Sekreteri Mustafa Kevakabiyan 
Eski Meclis Başkan Yardımcısı Ali Mutahhari 
Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, 
Yargı Erki Başkanı İbrahim Reisi, 
Eski Meclis Başkanı Ali Laricani 
Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad 
Eski Eğitim ve Öğretim Bakanı Hamid Rıza Hacıbabayi 

Ülkede seçimlerde aday olmak isteyenlerin din adamları ve hukukçulardan oluşan Anayasayı Koruyucular Konseyi, Şurayi Nigehban(AKK)’ye bağlı Denetleme Heyeti'nden onay alması gerekiyor.

 

Devrim Rehberi’nin Görev ve Yetkileri 

Devrim Rehberi’nin görev ve yetkileri İran anayasanın 110. maddesinde şu şekilde sıralanmıştır: 
1- Düzenin Yararını Teşhis Konseyine danışarak İran İslam Cumhuriyeti’nin genel politikalarını belirlemek. 
2- Düzenin genel politikalarının tam uygulanmasını denetlemek. 
3- Referandum talimatı vermek. 
4- Silahlı Kuvvetlerin Başkomutanlığını yürütmek. 
5- Savaş ve barışa karar vermek ve seferberlik ilan etmek. 
6- Atadığı, azlettiği ve istifalarını kabul ettiği makamlar: 
• Anayasa Koruyucuları Konseyinin fakih üyeleri 
• Yargı Başkanı 
• İran İslam Cumhuriyeti Radyo ve Televizyon Kurumu Başkanı 
• Genelkurmay Başkanı 
• İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Genel Komutanı 
• Silahlı Kuvvetler ve Emniyet Teşkilatı üst düzey komutanları
7- Üç erkin anlaşmazlıklarını gidermek ve aralarındaki ilişkileri düzenlemek 
8- Düzenin normal yollardan çözülemeyen sorunlarını, Düzenin Yararını Teşhis Konseyi aracılığıyla çözmek. 
9- Halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanının mazbatasını imzalamak. Bu kanunda belirtileceği üzere şartlara haiz Cumhurbaşkanı adayları, seçimlerden önce Anayasayı Koruyucular Konseyi’nin onayından geçmeli ve ardından ilk dönem için aday olmuş olanları Devrim Rehberi tarafından da onaylanmalıdır. 
10- Ülkenin maslahatını gözeterek Yüce Divan tarafından görevlerini yerine getirmemekten suçlu bulunması veya 89. madde kapsamında İslami Şura Meclisi tarafından yetersizliğine oy verilmesi hâlinde Cumhurbaşkanını görevinden azletmek. 
11- Yargı Başkanı’nın önerisi ve İslami ilkeler çerçevesinde mahkûmları affetmek veya cezalarını hafifletmek. 

 

AKK’nın Görevleri (Şuray-ı Nigehban)

İran Anayasanın muhtelif maddeleri AKK’nın görevlerini şu şekilde tanımlamıştır: 
Yasama’yı denetlemek (91. madde): Meclisin çıkaracağı kanunlar AKK tarafından anayasaya ve şeriata uygunluğu yönünden onaylanmadıkça geçerli olmayacaktır.
 
Anayasanın yorumlanması (98. madde): Anayasanın doğrudan şeriatla ilgili maddelerinin yorumu, fakih üyelerin sorumluluğunda iken diğer maddelerin yorumu hem fakih hem uzman üyelerin sorumluluğundadır. Normal kanunların yorumlanması ise Meclisin yetkisindedir (73. madde). 

Seçimleri denetlemek (99. madde): Uzmanlar Meclisi seçimleri, Meclis seçimleri, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve referandumun düzenlenmesi AKK’nın denetimindedir. 

AKK sahip olduğu geniş yetkilerle hem Anayasa Mahkemesi’nin hem de Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkilerini bünyesinde barındırmaktadır. Hatta AKK söz konusu iki kurumdan daha geniş yetkilere sahiptir. AKK, Meclis Seçimleri Kanunu’nun 3. ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Kanunu’nun 8. maddelerindeki “istisvabi denetim” yetkisine dayanarak seçimleri denetleme aşamasında adaylık başvurularını reddedebilir. Kurum, bu yetkisini bugüne kadar defalarca kullanmıştır. Bazı durumlarda Devrim Rehberi’nin isteğiyle kimi adaylar reddedilirken yine Rehberin uyarısıyla adaylığı reddedilen bazı isimlerin başvuruları itiraz aşamasında kabul edilebilmektedir. 

AKK’nın bu görevlere ek olarak başka görevleri de mevcuttur. 
Bunlardan bazıları şunlardır: 
Fakih üyelerin Düzenin Yararını Teşhis Konseyine üye olması; Cumhurbaşkanının yemin törenine katılmak; 
Mecliste önemli ve acil yasaların görüşülmesi ve çıkarılması esnasında oturumlarda hazır bulunmak; 
Geçici Devrim Konseyine fakih üyelerden birinin DYTK tarafından atanması, savaş ve işgal durumunda seçimlerin ertelenmesi.

 

İran Cumhurbaşkanı’nın yetiki ve görevleri

İran Cumhurbaşkanı anayasanın uygulanmasından ve her konuda son sözü söyleme yetkisine sahip olan dini lidere bağlı olan konular dışında yönetim yapılarının çalışmasından sorumludur. Bakanlar Kurulunu atar ve onlardan danışmanlık alır, hükümet kararlarını yönlendirir ve yasamaya sunulacak hükümet siyasetini belirler. 
Cumhurbaşkanına bağlı olarak sekiz kişilik yardımcılar kurulu ve yirmi iki kişiden oluşan ve meclis tarafından onaylanması gereken bir Bakanlar Kurulu vardır. Birçok devlette olan uygulamanın tersine İran'da hükümet silahlı kuvvetleri kontrol edemez. İçişleri ve Savunma Bakanı'nı atasa da, mecliste bu iki bakanlık için güvenoyu almadan önce dini liderin açık onayını alması bir teamüldür.
Cumhurbaşkanı, görev ve yetkilerini kullanırken, anayasanın 122. maddesi gereği sadece millete ve Meclise karşı değil, aynı zamanda Devrim Rehberi’ne karşı da sorumludur. Bu madde gereği, “Cumhurbaşkanı anayasa ve normal kanunların kendisine tevdi ettiği görev ve yetkilerini kullanırken millete, Devrim Rehberi’ne ve Meclise karşı sorumludur.”

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.