Şehidin çağrısı: “Yükü hafiflet” 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şehitler listesini inceleyin. Şehadet tarihlerini kaydedin. Sonra şehit düşen büyük kardeşin küçük kardeşini, şehit düşen teyze, amca çocuklarının daha küçük kuzen ve yeğenlerini cepheye çağırdığını ve onların da cepheye koştuğunu görürsünüz. 

Cemil Bayık konuştu. Ben çevirisinden okudum. Sizler de mutlaka dinlemiş ya da okumuşunuzdur. 

Konuşmanın yüzde doksanı bizleri bilgilendirme ve gerilla mücadelesinin gidişatı üzerine aydınlatmayı kapsıyor. Yurtsever tüm Kürtler ve onların dostları eminim ki bu konuşmadan yararlandılar.  

Ben de yararlandım. Yararlandıktan sonra tam uykuya dalacağım sırada Cemil Bayık tüm örgütü ve gerilla birlikleri adına “bilgi” verdi de ben onlara “ne vereceğim” sorusu aklıma düştü.  

Uykum kaçtı. Oturdum ve bu yazıyı yazdım. 

PKK yöneticileri belki yüzüncü defadır bize binlerce kelime arasında ısrarla bir mesaj veriyor. En son Cemil Bayık bu mesajı tekrarladı:  

“Herkes gerillanın etrafında kenetlenmeli ve eylemlerini büyütmelidir. Bütün yük gerillaya bırakılmamalıdır.” 

Sanırım ısrarla tekrarlanan bu çağrıyı, belki de aynı sözcüklerle tekrarlandığı için ve daha çok da “gerilla o yükü nasılsa başarıyla taşıyor” diyerek “hafife” alıyoruz.  

Aman hafife almayın. 

“Bütün yük gerillaya bırakılmamalı” demek, “siz bütün yükü gerillaya bıraktınız” demektir çünkü. Kanlı bir savaşın ortasında, böyle bir eleştiri, aslında hiçbir yurtseverin taşıyamayacağı ağırlıktadır.  

Bu suçlamanın ağırlığını fark etmeyip, düşmanın en sofistike tekniğine ve askeri gücüne gerillanın karşı koymasıyla ilgili bölümleri “keyifle” dinleyip, okuyanlarımız, kafalarını avuçlarının içine alıp düşünmelidirler: Gerillanın yükünü hafifletmenin çaresi nedir? Soru yanıt bekliyor. 

Bazı yanıtlar var kuşkusuz. Benim “ikinci cephe” dediğim alanda HDP’nin etrafındaki kenetlenmeyi ve ittifakı büyütmek, partiyi en azından seçimlere kadar korumak, on ay sonra gerillanın yükünü elbette hafifleten bir sonuç doğuracaktır. 

“Üçüncü cephe”de de yapılacak çok iş vardır. Bunu özetle, gerillayla uluslar arası dayanışmayı güçlendirmek ama aynı zamanda “zamanımızın, emeğimizin ve ekmeğimizin” bugün on birim ise artık bir birimini gerillayla paylaşmak diye tarif edebiliriz. Bunun da yükü hafifletmeye büyük katkısı olacaktır. 

Ama asıl mesele gençlik cephesindedir. 

Evli, çoluk çocuğa genç yaşında karışmış olanlar bir yana… İşsiz güçsüz kahve köşeleride pinekleyen, üç kuruşa çalışan yada üniversite adı altındaki hiçbir gelecek vaat etmeyen bir yerde okuyan genç, eğer yalnızca demokratik kurum ya da legal partilere getir götür işi yaparak “gerillanın yükünü hafiflettiğini” sanırsa feci bir yanlışın içine düşer. Daha kötüsü Cemil Bayık’ın sözünü ettiğim çok ağır eleştirisiyle yüz yüze gelir. Yurtsever bir genç için bundan beter yüz kızartıcı durum olamaz. 

“Üç kişilik hareketli timde” bir gerilla şehit düştüğünde, gerillanın yükü üçte bir oranında artar. Evinde o gerillanın şehit düştüğünü öğrenen yurtsever genç “hareketli timin” sırtına yüklenen üçte birlik yükü nasıl kaldırmak gerektiğini hesap edemiyorsa, kendini esaslı bir özeleştiriden geçirmekle yükümlüdür.  

Çünkü o yük, o genç sabahtan akşama kadar ülkenin ve yurtdışının yollarını “eskitse”, sesi kısılana kadar slogan atsa, bir milim eksilmez. Üstelik o “üç kişilik hareketli tim” sıradan üç kişinin asla kaldıramayacağı inanılmaz yüklerin altında savaşmaktadır.

Aralarından birinin şehit düşmesiyle o yükün büyüklüğünü varın siz tartmaya çalışın. Tartılmaz ve insanüstü bir yüktür bu. 

HPG BİM hemen her bülteninde neden toprağa düşen şehitleri Türk ordusu gibi gizlemiyor da sistemli bir şekilde bizlere ve asıl olarak da gençliğe duyuruyor? Çünkü iki askeri güç arasında niteliksel bir fark var: Ordu kayıplarını gizlemeden verdiğinde, ne için savaşa gideceğini bilmeyen Türk genci korkar, bedelliye yazılır, parası yoksa ya yurtdışına kapağı atar ya da  asker kaçağı olur. Şu sırada 30 Ağustos’un 100. yılındayız ya, o sırada dağlardaki asker kaçaklarının sayısı yaklaşık ordunun sayısına eşitti. HPG ve YJA-Star ise kayıplarını gizlemek şöyle dursun, kimi zaman “irtibatı kopan”, daha sonra karargaha ulaşan gerillanın adını bile şehit listelerinden duyurmaktadır. Neden? Şundan: 

Çünkü her şehit, onun akranı, hısımı, arkadaşı olan on genci bıraktığı boşluğu doldurmaya çağırır. Şehitler listesini inceleyin.

Şehadet tarihlerini kaydedin. Sonra şehit düşen büyük kardeşin küçük kardeşini, şehit düşen teyze, amca çocuklarının daha küçük kuzen ve yeğenlerini cepheye çağırdığını ve onların da cepheye koştuğunu görürsünüz.  

Savaşta ölen Türk askeri “ben yandım siz yanmayın” der. Toprağa düşen gerilla ise “boşluğumu doldur” çağrısı yapar. Bunun sebebi askerin öldüğü savaşın haksız, gerillanın şehit olduğu savaşın haklı olmasıdır. 

Cemil Bayık’ın sözleri “şehitlerin çağrısıdır”.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.