Silahın siyasete dönüşmesi

Selim FERAT yazdı —

  • Yüzeyde silah, derinlikte dönüştürdüğü politik bir topluma dayanan 15 Ağustos; bir ruh ve zihin hareketi olarak istediği yerde ve şekilde esiyor.

“HDP’ye bakanlık verilebilir” son günlerde Türkiye’de histerik bir havanın oluşması için yeterli bir detaydı.

Kılıçdaroğlu cevaben: “gerçek gündemi konuşmaya devam edeceğiz” dediğinde, gerçekten çok uzakta, beyhude bir melodinin tuşlarına basmış oldu.

Neçirvan Barzani’nin, Kürdistan Bölgesi Başkanı sıfatıyla Kraliçe Elizabeth’in taziyesi için ziyareti ile Türkiye’nin Şengal’e SİHA ile saldırıları, bir resim karesi olarak değerlendirilmeli.

Neçirvan Barzani‘nin “bir gece ansızın” gelecek Türk Silahlı güçlerinden kurtulmaması, yaptığı siyaseti, silahın gölgesinden kurtarmaz..

MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Hewlêr’de görüşmeler yapması, silahın dolaysız siyasete dünüşmesi olarak tercümesidir.

CHP’li Gürsel Tekin’in HDP’yi bakanlığa layık göstermesi, 15 Ağustos’u simgeleyen silahın uzun nefeste siyasete yansımalarından biridir. 

“Yunanlılar’ın denize döküldüğü”, yani Efesos’un Kemalist ordu tarafından işgal edilmesinden 100 yıl sonra, Tarkan estrümentalize edilerek, dünyanın en kalabalık konserlerinden biri kutlandı.

Bu da, yüz yıl önce kurşun sıkan namlunun, yüz yıl sonra siyasetteki “ırkçı yansıması” olarak, iz düştü.

Bu genel tablo her defasında başka bir resim karesiyle, Türkiye’de olağanüstü ara siyasi krizler oluşmasına neden oluyor.

Kürdistan, Türkiye sömürgeciliği belasından kurtuluş mücadelesi veriyor;

Türkiye, bir türlü kurtulmadığı bir Kürdistan direnişini kabul etmemek için, saplandığı çözümsüzlük batağından (çeteler, çeteler…., bir de derin devlet dedikleri kozmik dünya?) kurtulamıyor.

En azından kırk yıldır Türkiye’yi sürekli savaş halinde olmaya iten temel gelişmelerden birini buraya not etmek istiyorum:

Diyalektik bir evrimleşme cetveli kullanın, ölçün biçin; günümüze yansıyan biçimiyle, 15 Ağustos, bir yerde sosyalleşen bir peygamberin Eruh’taki izdüşümüdür. 

“Yüzey ve derinlik efekti arasında - veya: Ruhun istediği yere ve şekilde esmesi” (Kehanet ve Politika Üzerine, P. Kornelius Mayer-Tasch), tam da bu gelişmeye denk düşen felsefik bir tanım.

Yüzeyde silah, derinlikte dönüştürdüğü politik bir topluma dayanan 15 Ağustos; bir ruh ve zihin hareketi olarak istediği yerde ve şekilde esiyor.

Politikanın “iyi bir yaşam” sağlamanın temel koşulu olarak saptayan beyin gücü, antik felsefeci Aristoteles’e dayanıyordu.

Politika antik dönemde, sosyal yaşama sinonim olarak kullanılıyordu.

Aristoteles’in insanı “zoon politikon” (sosyal bir hayvan, şehir hayvanı) olarak tanımlaması, batı dünyasının antropolojisinin temelini oluşturan kavramlarından birini oluşturmuştu. 

Bireyin diğer bireylerle yaşaması olarak tercüme edilebilecek bu kavram, sonuçta insanları bir araya getiren bir barınak olarak “devlet” oluyordu; devlet dışında yaşayan herkes “ya hayvan ya da tanrı” oluyordu.

Aristoteles'e göre devlet, daha küçük toplulukların, mutluluk hedefine ulaşan tek bir büyük toplulukta birleşmesidir. Büyüyen toplulukların (aile - hane - köy - polis) mantıksal dizisinden doğan devlet, mükemmel bir yaşamı mümkün kılan doğal bir birim olarak var olur.

Dünya şimdilerde başka bir dünya. Devlet, Aristoteles’in devlet kavramından çok uzaklarda, bir baskı ve zulüm aracına dönüştü.
Bu batı dünyasında da böyle, bazen devlet aleni bir şiddet aracı olarak yansır ve bazen de gizli ve kendisini ruhta ve sosyal yaşamda hissettiren derin izler bırakan bir şiddet olarak hissettirir.

Devlet de bir zamanlar, gökten düşmeyen real bir silahın evrimleşerek siyasete dönüşen kurumlaşmasının tercümesidir.
Bunun için de Türkiye’de açık konuşulması gereken, 15 Ağustos’u başlatan hareketin, legal siyasi bir yapı olarak kabul ettirilmesidir.

Bu başta, diğer paradoksal önermeler gibi, siyasi bir “kriz”e neden olan, yaşama geçme şansı olacak en realist projelerden biri olabilir. 
 
Selimferat@web.de 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.