Tek çare hep birlikte ayağa kalkmak

Aykan SEVER yazdı —

  • ABD’de olan neo-faşist tırmanış tesadüf değil ve Trump'ın yeniden iktidara gelebileceğini de düşünürseniz dünyanın başka yerlerini de etkilemesi kaçınılmaz.

Sürmekte olan post-modern karakterli yeniden paylaşım savaşı bilumum sağcılığın göverdiği bataklık işlevini görürken yıkıcı etkisini de her düzeyde hissettiriyor. ABD'de Anayasa Mahkemesi'nin hamleleriyle simgelenen neo-faşist tırmanış bunun en yakıcı örneklerinden biri.

Amerikan sağcılığı / Trump, Anayasa Mahkemesi'nde 6'ya 3 çoğunlukta olunmasını kendi lehlerine alabildiğine kullanmaya niyetli gözüküyorlar. Geçen haftaki ilk hamle Anayasa Mahkemesi'nin, Amerikalıların kendilerini savunmak için toplum içinde ateşli silah taşıma hakkına sahip olduğunu açıklamasıydı. Bunda yeni ve ülkede var olan şiddeti artıracak kısım, bazı eyaletlerde kamusal alanda silah taşıma ruhsatı almayı, kişinin silahı taşımak için gerçek bir ihtiyaç, iyi ya da uygun neden göstermesi koşuluna bağlamış durumda olması gereğini ortadan kaldırması. Sınırlamalar ortadan kalkınca herkes ortalıkta silah taşıyabilecek. Bu eyaletlerin mahkeme ve yönetimlerinin ellerinin kollarının bağlı olduğu anlamına gelmiyor ama sonuçta en üst karar merciinin koyduğu kural pekâlâ birçok olumsuzluğu beslemeye aday.

Nitekim Biden yönetimi geçen hafta silah kontrol yasa tasarısını Senato'dan geçirerek Temsilciler Meclisi'ne gönderdi. Tasarının buradan Cumhuriyetçilerin de desteğiyle kabul görmesi büyük olasılık. Yasa teklifi, 21 yaş altındakilerin ateşli silah alımının kısıtlanmasını ve yasa dışı silahların satışını denetlenmesini öngörüyor. Yasa yaygın şiddetin engellenmesi için olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir fakat hem sağın aksi hamlelerini engelleyip engelleyemeyeceği belirsiz daha da önemlisi şiddetin kaynağına dair bir sorun giderici olup olmayacağı bir hayli şüpheli. Zira ABD, ateşli silah ölümlerinde dünyada ilk sırada. Silah Şiddeti Arşivi adlı kuruluşa göre ABD'de bu yıl 20 bin 900'den fazla kişi silahlı şiddet olaylarında hayatını kaybetti. Bu hafta sonu silahlı saldırılarda 4 kişi öldü, 16 kişi yaralandı. Bütün bunlar tesadüf değil çünkü özetle ABD kapitalizminin ana damarlarından biri silah endüstrisi. Amerika'nın uluslararası siyasetinin belkemiğini de militarizm oluşturuyor. Bugün 3. Dünya savaşının bir numaralı aktörü olan ABD bu saldırgan siyasetinden vazgeçmediği, emperyalist zihniyet bütünüyle ilga olmadığı sürece ülke insanlarının da şiddetten ne tedbir alırsanız alın uzak kalma olasılığı düşük.

Amerikan sağının saldırganlığı yine Anayasa Mahkemesi aracılığıyla geçen hafta kürtaj kararında da sergilendi. Yeni kararın elbette birçok ayrıntısı var ama kısaca ifade edecek olursak Anayasa Mahkemesi kürtajı anayasal bir hak olmaktan çıkarıp, eyaletlerin kürtajı yasaklayan yasalar çıkarma gücünü geri getirdi. Yirmi altı eyaletin kürtajı yasaklama ihtimali çok yüksek. Elbette bu meselede "kürtaj turizmi" gibi ara "çözümler" bulunabilir. Ama gerçekte Anayasa Mahkemesi'nin kararına itiraz eden üç yargıcının ifadesiyle erkek egemen anlayışın hakim olduğu bu yasayla kadınların hakları ile özgür ve eşit vatandaşlar olarak statüleri kısıtlandı.

Bütün bunlardan bize ne deyip olanlara umursamazlık gösteremeyiz. Nedeni basit ABD’de olan neo-faşist tırmanış tesadüf değil ve Trump'ın yeniden iktidara gelebileceğini de düşünürseniz dünyanın başka yerlerini de etkilemesi kaçınılmaz. Mevcut Biden yönetimi kendisi de doğrudan post-modern karakterli savaşın bir aktörüne dönüştüğü için yine bu sürecin doğrudan ürünü neo-faşist yükselişin nedenini, niçinini kavrayabilme ve ona karşı mücadele gücünden yoksun.  Bugün kolayca ABD'de, Fas-İspanya sınırında göçmenlerin katledilebiliyor olması ve dünyanın egemenlerinin ses çıkarmaması tesadüf değil. Neo-faşist aklın yükselişinden alınan cesaret bunlara izin veriyor. Örneğin İngiltere Başbakanı B. Johnson insan hakları mahkemesi de neymiş, tanımayız olur biter rahatlığında sözler sarf edebiliyor. Batılı politikacılardan itiraz eden oldu mu, duydunuz mu? Ya da TC'nin Rojava ve Güney Kürdistan'daki işgalci politikalarına kimler itiraz ediyor, kimler görmüyor, duymuyor?

Yine iş sıradan insanların mücadele azmine ve örgütlü zoruna kalıyor. Nitekim ABD ya da dünyanın başka yerlerinde bugün sokaklarda mücadele veren halklar bunun farkında. Ekvador örneğinde olduğu/olacağı gibi mücadelenin azmi karşısında tiranlar boyun eğmeye mahkûm.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.