'Şimdi özgür müyüm?' 

Selim FERAT yazdı —

  • 30 yıl hapis yattıktan sonra Badan’a dönen Badan’lı Tevfik Kalkan’ın yaşam hikayesini gazetemizin 30 Aralık sayısında okudum. Badan’a dönüyor. Otuz yıl iki aydan sonra köy hala "küçük, yine güzel. Dağı, suyu, çiçeği, ağacı benimdi, bizimdi" diyor.

 

Yazının başlığı, 30 yıl cezaevinde yaşadıktan sonra, geçen kasım ayında tahliye olan Tevfik Kalkan’a ait.

Varto’nun depremle sarsıldığı yıl, 1966’da doğmuş.

Ben 11 yaşındayken.

Ben "Varto’nun Sesi" matbaasında mürettiplik yaparken, gelen sarsıntının ayak seslerini duymuş, matbaadan dışarı çıktığım saniyelerde matbaa binası yerle bir olmuş ve böylece ben, Tevfik’in doğduğu yıl bir yerde ikinci kez dünyaya gelmiştim.  

Tevfik’le farkımız, O Badan’lı.

Ben çocukluğumun yaz aylarının çoğunluğunu, Badan köyüne birkaç kilometre ötesindeki Kasıman’da geçirdim.

Unuttuklarımla ve hatalı aktarımlarımla ilgili hoşgörüye sığınarak, hatırlamaya çalışıyorum:

Badan nostaljik, efsanevi, renkli şahsiyetlerin de yaşadığı bir köy dü.

Dönemin uluslararası (kasaba düzeyinde) üne sahip simalarından biri de Badan’lıydı.

Varto’da beynelmilel ün sahibi "Colê" vardı. Sokak ortasında bize yorgansız, battaniyesiz  eda ettiğinde, gazeteye "Colê Öldü" manşeti atmıştık.

"Quto" kent merkezinin baskıya dayanmaz yüreğiydi. Sopası vardı. "Qut, Qut!" ismiyle seslenen biri, "Quto“"nun sopasından kurtulmuşsa, bir hikaye anlatma şansına sahip olurdu. Böylesi bir hikayeyi kimseden dinlediğimi hatırlamıyorum.

Üçüncü şahsiyet "Muş’lu Yaşo"ydu. Yaşo, Bitlis’e kadar ün yapmış, ünü mıntıka bazında kıtalar ötesi adamdı.

Dördüncü şahsiyet "Badan’lı Kemal" (Kemalê Badanê) idi.

"Bao, bao ez hero, bê ağıl o!" (efendi, efendi ben eşeğim, akılsızın biriyim) derdi ama…

Unutmadan yazmak istiyorum, bir de "Uskûlê Badan" ismiyle ün yapan Üskül amca’yı hatırlıyorum. Torunları ve torunlarının çocuklarıyla birlikte 100 nüfusluk adamdı. 100 yaşını geçmiş Üskül amca, adam öldürmekle suçlandığında, yüz nüfuslu bir fotoğraf çektirip, gazetelere: "beni içeri atarsanız, bu nüfusa kim bakar?" gibi bir açıklamada bulunmuştu.

70’lerin sonunda Kasıman köyü sessizdi.

Badan’da ise hareketli günler yaşanıyordu.

O dönemde Badan’da "Kurtuluş mücadelesinin sesine kulak kabartanların daha yüksek olduğunu hatırlıyorum.

Her yanı tepeyle sarılı Badan, var olmaya "çığlık" atmak için sabırsızlanan, hatırladığım kadarıyla, mülk sahiplerinden yoksun bir köy dü…

30 yıl hapis yattıktan sonra Badan’a dönen Badan’lı Tevfik Kalkan’ın yaşam hikayesini gazetemizin 30 Aralık sayısında okudum.

Badan’a dönüyor. Otuz yıl iki aydan sonra köy hala "küçük, yine güzel. Dağı, suyu, çiçeği, ağacı benimdi, bizimdi" diyor.

Bu cümleleri okurken düşündüm:

Tevfik, "Şimdi özgür müyüm?" sorusuna cevap aramakta. Toplumsal bir eksikliğin, ulaşılmayan bir menzilin, gerçekleşmeyen bir özlemin özgürlüğü ne kadar sınırladığını düşünürken, Tevfik’in sonraki cümlesini okudum: 

"Olmayan ise arkadaşlarımdı"…

Hepimiz biliyoruz; herkesin bir hikayesi var.

Ben geride bırakıp geldikten sonra, Kasıman’dan da Tevfik Kalkan gibi "zaaf ve zayıflıklar olsa da yoldaşlığın değerine ve gücüne bağlılık ve buna katılmak" (söyleşiden) için yola çıkanlar vardı. Mücadele ve yaşam, Kasıman’ı da Badan’ı da aşarak, giderek küçülen ve deyim yerindeyse, bir köy haline gelen dünyaya yayıldı.

Artık Badan’ı Berlin’de duymak an meselesi; Berlin’i Badan’da duymak gibi.

Badan’ı, sabırsız olduğu kadar vakur duruşuyla hatırlıyorum.

Çığlığını duyduğumda hiç sürpriz olmadı.

Tevfik’in hikayesini okuduğum söyleşinin gölgesinde gurur duydum.

Her daim yaşayacak Badanlıları sayıyorum!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.