AB zirvesi neden ertelendi?

Nazmi GÜR yazdı —

  • Bu iptalin perde arkasında ise başka gelişmeler yatıyor. Yapılan “telefon diplomasisi” ve görüşmeler, Doğu Akdeniz’de gerilimlere gerekçe olan gemilerin limanlara “ricat” etmesi, Atina ve Ankara’dan eş zamanlı olarak yapılan “görüşmelere hazırız” açıklamaları, Almanya’nın “arabuluculuğu” ve nihayet  sahadaki “realite”, tarafların yapay olarak yükselttiği gerilim rüzgarlarının dinmesine; diplomasi ve müzakerelerin devreye girmesini sağladı.

 

Daha önce 24-25 Eylül’de, Brüksel’de gerçekleştirileceği ilan edilen ve Türkiye’ye uygulanacak “yaptırımların” tartışılacağı ve karara bağlanacağı “zirve” 1-2 Ekim’e ertelendi. AB Konseyi’nin “Türkiye özel gündemiyle” yapmayı planladığı toplantının resmi iptal gerekçesi “Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel’in, korumasının Covid-19’a yakalanması nedeniyle karantinaya girecek olması” olarak gösterildi.

Bu iptalin perde arkasında ise başka gelişmeler yatıyor. Yapılan “telefon diplomasisi” ve görüşmeler, Doğu Akdeniz’de gerilimlere gerekçe olan gemilerin limanlara “ricat” etmesi, Atina ve Ankara’dan eş zamanlı olarak yapılan “görüşmelere hazırız” açıklamaları, Almanya’nın “arabuluculuğu” ve nihayet  sahadaki “realite”, tarafların yapay olarak yükselttiği gerilim rüzgarlarının dinmesine; diplomasi ve müzakerelerin devreye girmesini sağladı. En dramatik açıklama ise Ankara’dan; “ön koşulsuz görüşmelere hazırız..!” Son bir aydır Doğu Akdeniz’de fırtınalar koparan, savaş naraları atan Ankara, birden “barışçıl” kesildi.

Öyle anlaşılıyor ki, Macron’un Erdoğan’la yaptığı “telefon görüşmesi” (ki görüşme talebinin Fransa’dan geldiği açıklandı)  yaptırımlar öncesi diplomasiye “son” bir şans daha verilmesi için ve taraflara “zaman” kazandırmak amacıyla yapılmış son bir hamle olabilir. AB zirvesi bu nedenle 1-2 Ekim’e ertelenmiş olabilir. AB zirvesi öncesi Korsika’da, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri toplayan Macron, Türkiye’ye uygulanması öngörülen yaptırımların “çerçevesini” bu toplantıda çizmişti. Durumun “ciddiyetini” Erdoğan’a aktarmayı görev bilen Macron, böylece aynı üslupla olmasa bile, Erdoğan’a “planlanan yaptırımlara” ilişkin son bir kez daha hatırlatma yapmış oldu.

Yunanistan ve Türkiye bu yeni gelişmeler üzerine, İstanbul’da yeniden “istişkafi görüşmelere” başlayacağını açıklarken, Kıbrıs Cumhuriyeti, elindeki AB üyeliği gücünü iyi kullanarak, AB’nin Belarus’a uygulamayı planladığı “yaptırımları” bloke ederek, Türkiye’ye “yaptırım uygulama” şartına bağladı. 1-2 Ekim’de AB zirvesi gerçekleşirimi, o zamana kadar yeni bir ilerleme sağlanırımı bilemeyiz ancak Covid-19 pandemisi koşullarında işleyen “mekik diplomasisi” yeni uzlaşmalara kapı arayabilir.

Doğu Akdeniz’de güç kullanımı tehdidi ile masada yer edinmek isteyen Türkiye için AB zirvesinin “ertelenmesi” taraflara zaman kazandırma açısından son bir fırsat veriyor. Esas olarak, Ege sorununu Yunanistan’la yapacağı “doğrudan” görüşmelerle, Doğu Akdeniz’de ise ilgili, kıyıdaş ülkelerle “uzlaşarak” çözmesi gerektiğini anlayan Ankara, yarattığı bu karmaşa içersinde, uzun süredir ilişkilerini kestiği Mısır yönetimiyle ilişkileri “normalleştirme” yoluna girmiş durumda. Ancak bütün bu olup bitenlerden sonra, AKP dış politikasının yarattığı ağır tahribatlar nedeniyle, Türkiye’nin masaya hiçbir şey olmamış gibi oturması beklenemez. Ödemesi gereken “bedeller” mutlaka olacaktır. “Öfkeyle kalkan zararla oturur” özdeyişindeki zararların neler olacağını yaşayarak göreceğiz.

Almanya’nın Atina Büyükelçisi, ‘’Erdoğan yakında AB’nin sopasını görecek’’ açıklaması, Almanya’nın Türkiye politikalarına aykırı olsa da ve beklide Yunanistan’ı memnun etmek için söylenmiş bir açıklama olarak görülse de, yine de bir gerçekliğe işaret etmesi açısından, Erdoğan ve AKP-MHP iktidarının, Avrupa’dan nasıl algılandığına ilişkin ipuçları barındırıyor.

Diğer bir ipucu da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Türkçe Twitter mesajında gizli, "Türkiye'ye net bir mesaj gönderdik: iyi niyetli, naiflik olmaksızın sorumlu bir diyaloğu yeniden açalım. Bu çağrı bundan böyle Avrupa Parlamentosu’nun da çağrısı. Görünüşe göre de işitilmiş. İlerleyelim."

Macron’un “ilerleyelim” mesajı, AB’ye. Bu mesajın somut sonucu, AB zirvesinin bir hafta sonrasına ertelenmesi. Böylece hem Türkiye’ye işin ciddiyetini bir kez daha “anlatma” şansı elde edecekler ve hem de öngörülen “yaptırımların” daha da yumuşatılması için yürüttükleri “pazarlıklara” zaman tanımış olacaklar.

Türkiye’de hukuk ayaklar altına alınmış, demokrasi yok edilmiş, insan hakları ihlalleri sistematik hale gelmiş, Van’da iki köylü helikopterden atılmış, bunların hiç biri AB’nin gündeminde değil.

Varsa yoksa çıkarları. Değerler..? Bir süre daha bekleyebilir..!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.