Doğu Akdeniz’de savaş oyunu!

Nazmi GÜR yazdı —

  • Türkiye-Yunanistan arasında “arabuluculuk” yapan AB’nin önemli ülkesi Almanya, krizi soğutmaya çalışırken, AB’nin diğer lider ülkesi Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin pozisyonlarına açık siyasi desteği yanında “askeri” desteğini de esirgemiyor. Nihayetinde AB üyesi olan Yunanistan ve Kıbrıs’ın deniz sınırları ve münhasır ekonomik bölge sınırları aynı zamanda AB’nin de en doğudaki sınırları ve çıkarlarını oluşturuyor.

 

Doğu Akdeniz’de Enerji Savaşları, karşılıklı Navtex ilanları ve deniz tatbikatlarıyla gerilimi oldukça artırdı. Türkiye ve Yunanistan, Ege denizinde “karasuları” sorununu çözmemişken bu kez Doğu Akdeniz’de savaşın eşiğine gelmiş durumdalar. İki ülke arasındaki gerilimi “düşürmek” için harekete geçen Almanya, iki ülke arasında görüşmeler yapmak üzere, Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ı gönderdi. Önce Atina’ya oradan da Ankara’ya geçen Maas, “En ufak bir kıvılcım felakete yol açabilir” açıklamasıyla işin ciddiyetini ve sorunun taraflarının karşılıklı hamlelerle mevcut maksimalist taleplerinden geri adım atmayacaklarına aynı gün tanıklık etmiş oldu.

Türkiye-Yunanistan arasında “arabuluculuk” yapan AB’nin önemli ülkesi Almanya, krizi soğutmaya çalışırken, AB’nin diğer lider ülkesi Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin pozisyonlarına açık siyasi desteği yanında “askeri” desteğini de esirgemiyor. Nihayetinde AB üyesi olan Yunanistan ve Kıbrıs’ın deniz sınırları ve münhasır ekonomik bölge sınırları aynı zamanda AB’nin de en doğudaki sınırları ve çıkarlarını oluşturuyor.

Türkiye ve Yunanistan arasındaki Doğu Akdeniz geriliminde bir yönüyle “taraf” olan AB Savunma bakanları, daha sonra Dışişleri Bakanları, AB dönem başkanı Almanya’nın çağrısıyla Berlin’de bir araya gelecekler. Ankara’da açıklama yapan Heiko Maas “gayri resmi” olarak yapılacak toplantının en önemli gündeminin “Doğu Akdeniz Krizi” olduğunu açıklamıştı. Berlin’de ard arda yapılacak AB Savunma ve Dışişleri Bakanları toplantılarına ilişkin açıklama yapan AB Dışilişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, "Benim rolüm ateşe körükle gitmek değil, gerilimi arttırmaktan kaçınmak" derken Türkiye’ye yönelik herhangi bir “yaptırım” kararının da alınmayacağını söylemesi, kriz konusunda AB’nin etkisinin “sınırlı” olacağını gösteriyor. Burada asıl “rol” üstlenen Fransa ve Almanya’nın etkisi krizin çözümünde belirleyici bir rolü olabilir. Her iki ülke “bireysel kapasiteleriyle” krizin çözümünde farklı “roller” üstlenerek “etkilerini” gösterecekler. Genel olarak AB’nin sorunlara yaklaşımı ve krizleri çözme kapasitesi son derece “sınırlı” olduğu biliniyor.

Ateşe körükle gitmeyeceğini söyleyen Borrell, diyalog önerirken, AB Konsey Başkanı Charles Michel, "AB'nin Yunanistan ve Kıbrıs'a tam destek verdiğini, Türkiye Doğu Akdeniz'deki provokatif adımlardan vazgeçmezse her türlü yaptırım olasılığının masada olacağını, Josep Borrell'in Türkiye'ye uygulanacak yaptırım önerilerini hazırlayacağını" geçen hafta video konferansla yapılan AB liderler zirvesinde açıklamıştı.

Heiko Maas Atina’da yaptığı açıklamada, Türkiye-Yunanistan arasında yaşanan gerilimde, Yunanistan’ın yanında olduklarını açıkça dile getirdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias konunun AB’yi ilgilendirdiğini söylerken ülkesinin “egemenlik” haklarını korumaya devam edeceğini, ancak sorunun çözümü için “diyaloga” hazır olduklarını söylemesi, perde arkasındaki gelişmeleri açıklamaya yetmiyor. Ardından Ankara’ya gelen Maas, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir görüşme gerçekleştirdi. Belli ki Maas, Yunanistan’ın mesajlarını getirirken AB’nin de konuya ilişkin yaklaşım ve tutumunu da Çavuşoğlu’na aktardı. Çavuşoğlu’nun yanıtı diplomatik teamüllere aykırı ve tehditkar: “Yunanistan’a tavsiyem ‘Bu şımarıklıktan vazgeçin’. Hele hele bazı ülkelerin dolduruşuna gelerek kendisini riske atmasın. Bu sefer elimizden bir kaza çıkmaz, gereği neyse onu tereddütsüz şekilde yaparız. Biz diyaloğa varız.” Öyle anlaşılıyor ki NATO üyesi ve Avrupa Konseyi üyesi iki ülkenin “savaşın” eşiğine gelmesi, AB dönem başkanı Almanya’yı “endişelendirdiği” gibi, müttefikleri de endişelendirmiş durumda. Böyle bir olasılık, NATO ittifakını “çatlatmaya” yeter. Bu nedenle Almanya’nın “arabuluculuğu” iki ülke arasındaki gerilimi düşürmekten çok bu gerilimin yaratacağı “komplikasyonları” en aza indirme çabası olarak görülebilir.

Türkiye ve Yunanistan arasında Doğu Akdeniz’deki yetki alanlarına ilişkin olarak çıkan krize çözüm bulmak amacıyla arabuluculuğa soyunan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Atina’da “En ufak bir kıvılcım felakete yol açabilir” derken Ankara’da “Kimse bir askeri bir çözüm beklemiyor bu akılsızlık olur” sözleri gerilimi çok iyi özetliyor.

Uluslararası hukuk ve doğrudan görüşmeler yoluyla, diyalog ve müzakerelerle sorunlara çözüm bulmak mümkünken iken; gerilim, tehdit, savaş ve güç kullanımıyla sonuç alınacağını düşünenler çıkacak felaketlerin sorumluları olacaklardır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.