AB’nin ‘havuç-sopa’ politikası

Nazmi GÜR yazdı —

  • Şimdiye kadar Türkiye’ye karşı “havuçları” esirgemeyen ve hiç “sopa” kullanmayan AB, bu kez, eğer ciddiyse, “sopayı da hazır etmiş durumda. “Havuç-sopa” politikasıyla Türkiye’yi masaya çekmeye çalışan AB, 24 Eylül liderler zirvesinde ciddiyetini ve inandırıcılığını da sınamış olacak.

AB liderler zirvesi 24-25 Eylül tarihlerinde Brüksel’de toplanıyor. Gayri resmi olarak toplanacağı açıklanan zirvenin en önemli gündemi kuşkusuz Doğu Akdeniz, Türkiye-Yunanistan arasındaki gerilim ve Libya meselesi oluşturacak. Bu yakıcı sorunların tamamında, karşı tarafını Türkiye oluşturuyor. Gündemi ağırlaştıran, içinden çıkılmaz hale getiren en önemli olgu, “müttefik” cephenin içinde vuku bulması. AB liderleri işin içinden “çıkmak” için önemli tartışmalar ve görüşmeler yapacaklar. Türkiye’ye karşı alacakları “ortak” tavır üzerinde uzlaşma arayacaklar.

AB’nin Doğu Akdeniz krizine ilişkin tutumunu biliyoruz. AB dönem başkanı sıfatıyla, Türkiye-Yunanistan arasındaki krizi arabulucu sıfatıyla “soğutma” çabasında olan Almanya, Doğu Akdeniz’de üye ülkeler Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyetinin arkasında durduklarını defalarca açıkladı. Fakat gerilimi azaltmak amacıyla diplomatik girişimlere “son bir şans” tanımak için bu kez NATO’da devrede. Şimdiye kadar somut bir gelişme sağlanamadı. Ancak “görüşmeye hazırız” açıklamasıyla Türkiye, AB’den yükselen “yaptırım” çağrılarını durdurmak çabası içine girmiş durumda. ABD ve İngiltere ise bu krizde henüz açıkça devreye girmiş değiller ancak her iki ülkeden taraflara “itidal telkin eden” açıklamalar gelmeye devam ediyor.

AB zirvesi öncesi, taraflar arasında sorunun görüşmeler yoluyla çözümü için “uzlaşma” sağlanması çabaları sürüyor. Bu çabalardan biri de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından bugün Korsika adasında bir araya getirdiği MED 7 ülkeleri zirvesi. Akdeniz’de kıyıları olan ülkelerin bu mini zirvesinde çıkacak kararlar, AB zirvesinde etkili olacağı bekleniyor. Yapılan açıklamalara bakılırsa, Türkiye’ye uygulanması planlanan “yaptırımların” çerçevesi MED7 ülkeleri toplantısında ortaya çıkabilir.

Doğu Akdeniz’deki “hak ve menfaatlerini” güç kullanımı yoluyla elde edeceğini düşünen Türkiye’ye diğer yandan da “masaya” oturmaya hazır olduğunun mesajını veriyor. Ancak Yunanistan, “Türkiye tercihini yapmalı. Ya diyalog ya yaptırım” söylemiyle, hem MED 7 zirvesine hem de AB liderler zirvesine “tam destek” sağlamış ülke rahatlığıyla katılacak. AB liderler zirvesinde Türkiye’ye yönelik izlenecek politikalar, atılacak adımlar masaya yatırılacak. AB, “birliğe” tam üye olma perspektifiyle “aday ülke hukuku” olan Türkiye’ye karşı şimdiye dek, daha ciddi krizlerde “yaptırım” uygulama konusunda hep gönülsüz oldu. Bu kez Yunanistan ve Kıbrıs’ın talebi ve Fransa gibi bir ülkenin “sahada” boy göstermesiyle iş ciddi. Bu nedenle, 24 Eylül liderler zirvesinden Türkiye’ye karşı bir “havuç-sopa” yaptırımlar listesinin çıkması muhtemel bir sonuç olur.

Muhtemel yaptırım listesinde, zaten dondurulan AB üyelik süreci, Gümrük Birliğinin güncellemesini talep eden Türkiye’nin bu talebinin askıya alınması, vize serbestisi konusunun tümden gündemden kaldırılması, AB limanlarının kullanılmasının engellenmesi ya da kısıtlanması, kimi kişi ve kurumlara yönelik yaptırım uygulamaları, kimi varlıkların dondurulması, sektör faaliyetlerinin durdurulması gibi can yakıcı “yaptırımlar” öngörüldüğü AB yetkililerince açıklanmış durumda. Öyle anlaşılıyor ki AB liderler zirvesinde bu kez geniş bir yelpazede “yaptırım” uygulamaları masaya yatırılacak. AB’nin, “bireylere, varlıklara ve gemilere” uygulayacağı olası “yaptırımlar, zaten “çöküşte” olan Türkiye ekonomisinde çok ciddi hasarlar bırakacağını herkes tahmin edebilir. Tek başına Gümrük Birliğine ilişkin bir “yaptırım” bile yeterince sarsıcı olur. AB üyelik sürecinin “askıya alınması” kararı gibi bir yaptırımın listede olması, tahmini bile zor diplomatik ve siyasi sonuçlar ortaya çıkarır.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin öngördüğü ve liderler zirvesinde masada olacak yaptırımların ve alınacak tedbirlerin neler olacağı konusunda oldukça somut ipuçları veriyor. Boreell, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini “yasadışı” olarak değerlendirdiklerinin altını çizdikten sonra, muhtemel yaptırımlar arasında yukarıda sıraladıklarımız dışında, “kapasitelerin, teknolojilerin, tedariklerin” kullanımının yasaklanması; Türkiye ekonomisinin AB ekonomisiyle ilgili olduğu sektörler ve finansal alanlarda ciddi yaptırımların uygulanabileceğini söylemesi, bu AB zirvesini “tarihi” kılıyor.

Şimdiye kadar Türkiye’ye karşı “havuçları” esirgemeyen ve hiç “sopa” kullanmayan AB, bu kez, eğer ciddiyse, “sopayı da hazır etmiş durumda.

“Havuç-sopa” politikasıyla Türkiye’yi masaya çekmeye çalışan AB, 24 Eylül liderler zirvesinde ciddiyetini ve inandırıcılığını da sınamış olacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.