ABD dış politikası: Aynı tas aynı hamam

Aykan SEVER yazdı —

  • Kapitalizm doğası itibariyle da bir “suç” türü olan sömürünün ve köleleştirmenin üzerine oturuyor. Benimkisi elbette şimdilik önemli ölçüde temenni, fakat kapitalizmin sorgulandığı bir dönemde olduğumuz ise bir gerçek. Bunun açığa çıkardığı beklentilerin zemin oluşturacağı enerjiyle yeni bir gelecek yaratılabileceği ise umudumuz…

 

Biden döneminde ABD-Çin geriliminde dozaj düşümü bekleyenlerin aksine Tayvan üzerinde süren anlaşmazlıklar sayesinde son günlerde kriz yeniden tırmanışa geçti. Pekin, ABD'de yeni başkanın göreve başlaması nedeniyle Washington'da düzenlenen törene ilk kez ABD'deki Tayvan temsilcisinin davet edilmesinden rahatsızlığını geçen hafta sonu Tayvan semalarına bombardıman ve savaş uçakları sevk ederek gösterdi. ABD ise bölgeye bir uçak gemisinin eşliğinde savaş gemileri gönderdi. Bu karşılıklı güç gösterisi ve kınamalardan elbette şimdilik sıcak savaş çıkmaz. Fakat baştan politikayı militarist dile hapsetmek hali hazırda var olan paylaşım savaşına geleceği teslim etmekten öte bir anlam ifade etmiyor. Böylelikle yeni ve barışçıl bir gelişme olasılığı baştan tıkanmış; ABD silah tekelleri, Pentagon, Çin yönetimi gibi iktidarlarının sonsuzluğuna iman etmiş odaklara daha fazla hükmetme olanak ve alanları açılmış oluyor. 

Beyaz Saray Sözcüsü Psaki, “Pekin şu anda güvenliğimizi, refahımızı ve değerlerimizi ciddi şekilde zora sokuyor. Bu nedenle de ABD'nin Çin'e yeni bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor” dese de ortada yeni bir şey olmadığı gibi düşman ilan edilen Çin’in yerine herhangi bir ülke ya da örgüt ismi konulsa da değişen bir şey yok.

ABD-Biden siyasetinde Çin’e dönük bir “tutarlılık”tan söz etmek mümkün. Trump dönemindeki “baş düşman Çin” tekerlemesi tekrarlanmış, buna imkan varken yeni bir şey söylemeyip Trump’ın açtığı yol derinleştirilmiş oluyor. Kurumsal siyaset derken aslında “kurum”a siyaset emanet edilerek gerçek anlamda siyaset yapmanın olanakları ortadan kaldırılıyor. Örneğin dış politikanızı Pentagon gibi bir kuruma yani ister istemez en temel aracı “silah" olan bir yapıya havale ederek siyaset yaptığınızı iddia edemezsiniz. Evet bu da bir siyasettir fakat orada konuşan başka şeyler olur onların yarattığı gürültüden ise kimsenin bir birini duyma olanağı kalmaz.

Biden yönetimi açısından dış politika tercihlerinin Trump dönemindekinin aksine bir rota izleyerek iç politikada atılan olumlu adımları da boğma olasılığı yüksek. Fakat burada geçmişten farklı olarak sadece izleyen bir topluluk yok. ABD toplumunda da son seçim süreciyle birlikte artan bir politikleşme söz konusu. Mutlaka bu yanlış tercihleri sorgulayanlar da çıkar.

Çin’e gelince Uygur meselesinde karşı karşıya kaldıkları “soykırım” a kadar varan suçlamalar, Hindistan’la artan gerilimler, Hong Kong’da uzun zamandır süren hoşnutsuzluklar derken bunları gerçek anlamda çözmek yerine bastırma, erteleme gibi taktiklere başvuruyor oluşu sadece Çin ve yakın çevresi için değil, dünyanın geri kalanını da olumsuz bir biçimde etkiliyor. Alabildiğine gelişmiş kontrol sistemlerinin olması ne bu düzenin yarattığı dünyanın önde gelen e-ticaret sitesi Alibaba’nın sahibi Jack Ma gibilerinin hayatını garanti altına alıyor ne de düzenin kendisini.

Çoğunuza hamaset gibi gelebilir fakat kapitalizm yeni düşmanlar, savaşlar, yokluklar, salgın hastalıklar üretmeden bir adım ilerleyebilecek bir sistem değil. Son Oxfam raporuna göre dünyadaki milyarderlerin toplam serveti Mart 2020 ile Aralık 2020 arasında 3 trilyon 900 milyar dolarlık artışla 11 trilyon 950 milyar dolara yükseldi. Ne yaptılar da yükseldi, her gün taş mı taşıdılar, evlere temizliğe mi gittiler ya da madenlere inip oralarda yıkıntıların altında mı kaldılar? Peki ya kaybedenler? Örneğin geçen yıl en az 220 milyon kişi işsiz kalmış. Onlar için kâbustan başka ne var?

Kapitalizm doğası itibariyle da bir “suç” türü olan sömürünün ve köleleştirmenin üzerine oturuyor. Benimkisi elbette şimdilik önemli ölçüde temenni, fakat kapitalizmin sorgulandığı bir dönemde olduğumuz ise bir gerçek. Bunun açığa çıkardığı beklentilerin zemin oluşturacağı enerjiyle yeni bir gelecek yaratılabileceği ise umudumuz…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.