Ana Dil üzerine
Demir ÇELİK yazdı —
- Dil insanın siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, sanat, edebiyat, sinema, felsefe, bilimsel faaliyetlerinin tümüdür. Dil olmazsa halk olmaz. Halkın kültürel değerleri olmaz. Dil olmazsa inanç olmaz. İnancın edep ve erkanı, etik kuralları olmaz.
17 Kasım 1999'dan bu yana 21 Şubat Dünya Ana Dil Günü olarak kutlanmaktadır. Bugün dünyada yaklaşık 7.000’in üzerinde dil konuşulmaktadır. Devletli sistemin fiziki, kültürel soykırım ve asimilasyon politikalarıyla ortadan kaldıramadığı ana dillerimiz hem insan toplumsallığının binlerce yıllık yapım yaratım faaliyeti, hem de insanlık onuru olmaktadır. UNESCO’ya göre her yıl ortalama on dil ortadan kalkmaktadır. Bu hızda ve bu duyarsızlık devam ederse, başta Kürtçe’nin Kırmanckî/Zazaki lehçesi olmak üzere, önümüzdeki on yıllarda birçok dil kaybolma riski ile karşı karşıyadır.
Kürt dili ve onun lehçelerinden olan Dîmili/Kırmancki binlerce yıldan beri var olan kadim dillerdendir. Tarihin on binlerce yıllık yapım ve yaratım faaliyetlerinde iz bırakan Kürt dili, bugün çok büyük tehlike ve risklerle karşı karşıyadır. Bu hakikat bizler tarafından görülmek istenmediğinden, gerekli çaba ve gayret gösteremiyor, ana dilden uzaklaşma had safhada yaşanıyor. Biz çok iyi biliyoruz ki ana dilinden kaçış, anadan ve onun ahlâki- politik değerlerinden kaçıştır.
İnsanı diğer canlılardan farklı kılan temel özelliklerden biri de dilidir. Dil insanın siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, sanat, edebiyat, sinema, felsefe, bilimsel faaliyetlerinin tümüdür. Dil olmazsa halk olmaz. Halkın kültürel değerleri olmaz. Dil olmazsa inanç olmaz. İnancın edep ve erkanı, etik kuralları olmaz. Ulus- devletin ulusçuluk dini, bütün bu değerlerimizi gasp etmek isterken, bizler de, evrensellik ve tümevarım adına dilimizi konuşamaz, okuyup yazamaz olmuşuz. Ana dilimizden uzaklaştığımız oranda, kendi kültürümüz yerine, egemen kültüre öykünmüş, bu tarihi hakikat zincirinin halkasını koparmış oluruz. Hepimiz annemizi çok sevdiğimizi söyleriz. Çok sevdiğimiz annemizin dilini konuşamamayı kendimize yakıştırmamalıyız. Kaldı ki, Hint- Avrupa dil grubundan olan dilimiz ile binlerce yıl Raa (Rêya) Heqî- Alevi inancının hakikatini yaşatmış, Cem ve cemaatlerimizde ana dilimizle ortak yaşamı toplumsallığımızda yaşamış ve yaşatmışız.
4 Mart 1925‘te çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu ve Eylül 1925‘te uygulamaya alınan Şark Islahat Planı Kürtlüğü ve Kürt dilini, kültürünü ortadan kaldırmayı hedefliyordu. Bu ırkçı ve faşist kanun ve uygulamaların yanı sıra çarşıda pazarda Kürtçenin yasak, konuşana cezaların verildiği koşullarda, 1927’de yapılan nüfus sayımlarında kişiye anadili de sorulur. Diyarbakır’da o tarihte anadilini Kürtçe olarak ifade edenler 132 bin 109 kişiyken, Türkçe diyenler 56 bin 191. Siirt’te anadilim Kürtçe diyenler 75 bin 962 iken, Türkçe diyenler 5 bin 479 . Van’da anadilim Kürtçe diyenler 57 bin 723 kişi, Türkçe diyenler 17 bin 399. Mardin’de anadilim Kürtçe diyenler 109 bin 841 iken, Türkçe diyenler 11 bin 864 idi. Hakkari’de anadilim Kürtçe diyenler 17 bin 5, Türkçe diyenler 1044 idi.
Adı geçen bu illerin dışında kalan diğer illerde de durum hemen hemen aynıydı. Bakur Kürdistan’ında anadilim Türkçedir diyenler; nüfus-iskân politikaları ile Karadeniz‘den, Balkanlar‘dan ve Kafkasya’dan getirilenlerin yanı sıra kamu görevlileri de önemli bir oranı teşkil ediyordu. O dönemden başlanarak bölgede azınlık olan, çoğunluğun dilini yasaklamış, asimilasyon ve kültürel soykırım politikalarıyla bugünlerin yaşanmasına neden olmuşlardır. Yüzyılı bulan bu uygulamalar sonucudur ki çocuklarımız ana dilini ya hiç bilmiyor ya da konuşamayacak kadar az biliyor. O nedenle hak ve hakikat mücadelesi yürüten bizlerin yapabileceklerimizin duyarlılığıyla hareket etmemiz gerekiyor.
İnsan; dilini, kültürünü, doğasını ve doğadaki değerleri sevdiğinde, toprağına, diline, kültürüne ve doğasına sahip çıktığı oranda tarihi ve toplumsal kişilik olur. O nedenle biz tek tek bireyler dilimizi, toprağımızı, kültürümüzü ve doğamızı sevmek ve sahiplenmekle işe başlamalıyız. Sıradan bireylerden kurumlara kadar Anadilde konuşmayı ilke edinmeliyiz. Yetmez, Anadilde kreş, anaokulu açmalı, Anadilde eğitim koşullarını sağlamalıyız. Avrupa’da yaşayan büyük kitleyi harekete geçirmenin asgari yolu Anadile sahip çıkmaktan geçiyor. Avrupa’da Kürtlerin yayın yapan televizyon kanalları üzerinden her gün milyonların evine ulaşabiliriz. Bilindik yayın politikalarını aşan, televizyonu okul gibi, akademi gibi, kültür ve sanat merkezi gibi işlevsel kılabiliriz. Elimizde yüzlerce dil bilimci, yüzlerce akademisyen, yüzlerce siyasetçi ve milyonlarca gönüllü varken dilde, kimlikte ve kültürde devrimsel hamleleri yapamamak bize büyük kaybettiren olur. Eğer inanırsak ve başarırsak büyük kazandıracağına inanıyorum.