Meclis ile toplum ilişkisi
Demir ÇELİK yazdı —
- Meclislerin örgütlenmesi önündeki en büyük engel, devletçi ve iktidarcı yaklaşımı aşamamaktan kaynaklı konfederal sisteme inançsızlık, kendini katmama ve keyfi yaklaşmadır.
Devlet terörü ve Türk devletinin Kürt savaşı sonucu Avrupa’ya göçmek zorunda kalan milyonlarca Kürt, kendi örgütlü gücünü korumalı. Kendisini irade haline getirmesi, kültürünü, dilini, sanat ve politik konumunu koruması için nitelikli, dönemin ruhuna uygun kolektif örgütlü pozisyon içinde olmalı. Farklı toplumsal, dilsel, kimliksel ve inançsal değerlere sahip olan Kürtlerin, kendilerini özgün ve özerk komün, meclis ve konseylerde örgütlülüğe kavuşturmaları, işin doğası gereğidir.
Kürtler, İslamiyetle tanışmadan önce büyük ekseriyeti kendisini ocaklar sistemi üzerinden yönetiyordu. İslamiyetin coğrafyamıza geldiği M.S. 640’tan sonrasında genelde Aleviler, özelde Raya/Raa(Reya) Heq inancından Kürtler, devlet ve iktidar dışı toplumsalıklarını söz konusu ocaklar sistemine dayanarak varlıklarını bugünlere taşıdı. Bu sayede, devletli sistemin hukukuna bağlı kalmaksızın, kendilerini toplumun etik değerleri esasıyla yönetebilmişlerdir. Ocaklar sistemi, aşiretler konfederasyonu ve ziyaretler gibi üç toplumsal form üzerinden bunu gerçekleştirmenin tarihsel hakikatı söz konusudur. Bu durum, bize demokratik modernite değerleri ile devlet dışı yaşamın devletli sistemin yanı başında mümkün olduğunu göstermesi açısından oldukça değerli bir mirastır.
İradi güç olmak için
Avrupa’da yaşayan Kürtler olarak, ocaklar sisteminden, aşiretler konfederasyonundan ve kutsal mekanlardan yoksun olabiliriz, ancak burada da açığa çıkan yeni toplum dinamikleri ile yeni toplumsal formlar var. Toplumsal dinamiklerin farklılıklarını ötelemeden, bastırmaya kalkışmadan, özgün ve özerk meclislerin eş güdümüne ve koordinasyonuna dayalı demokratik konfederal esasa göre demokratik toplumun inşası, çözümün anahtarıdır. Bu da bize Kürtlerin, bulundukları köy, kasaba ve şehirde, kendi meclislerini oluşturmaları; bireysel yaşamlarını meclisin etik ve estetik yasalarına göre düzenlemeleri; sorunlarını bulundukları bölgelerde inşa ettikleri meclislerin kolektif iradesiyle çözüme kavuşturmaları gerektiğini gösteriyor. Anlaşılacağı üzere kadınlar, gençler, inanç kesimleri, ekolojist ve demokratik yapılar ve farklı oluşumlar, bu esasa göre kendilerini örgütlediklerinde çözümün iradi gücü olurlar.
Nitelikli komün ve meclis
Siyasal, sosyal, dilsel, kültürel ve inançsal ihtiyaçlarını ilgili meclislerin örgütlü gücü esasıyla karşılamaya çalışmak, kapitalizme muhtaçlığı azaltan gelişme olur. Bireyler ve kesimler arasında yaşanan kimi ekonomik, sosyal çelişki ve anlaşmazlıklar, meclis bünyesinde oluşturulan barış ve uzlaşı komisyonları tarafından toplumumuzun etik yaklaşımlarınca çözüme kavuşturulması, sisteme bağımlılığı boşa çıkaran olur. Bunu gerçekleştirmenin yolu; devlet ve iktidar dışı toplumsallığın kök hücresi olan komün ve meclisleri niteliklice örgütlemekten geçiyor. Meclis, hiyerarşikçi devletli sistemde demokrasinin pratikleşmesinin, ete kemiğe bürünmesinin örgütlü yapısallığıdır. Bu anlamda komün ve meclise dönemsel ve taktiksel bir adım olarak yaklaşılmamalı. Devlet ve iktidar dışı toplumsallığı ete kemiğe büründürmenin en temel ve stratejik yaklaşımının komün ve meclis örgütlenmesi olduğu ön kabulü ile soruna ve sürece yaklaşmalıyız. Bu temelde de komün ve meclis mantığı ve zihniyetinin anlaşılması, kavranması ve özümsenmesi, sistemin inşasında oldukça önemli konu olmaktadır.
Anlaşılması için faaliyetler
Meclis, doğrudan demokrasinin vücut bulacağı meşru ve demokratik zemindir. İdeolojik perspektifini, demokratik toplum paradigmasından alan meclis, dönemsel ve taktiksel bir adım olmadığı gibi, salt günlük ihtiyaçları karşılayan, örgütsel genişlemeyi amaçlayan bir sistem de değildir. Devletli sistemin neden olduğu siyasi, toplumsal, kültürel, ekolojik ve kadın kırımına karşı toplumumuzu ve parçası olduğumuz eko-sistemi korumanın demokratik örgütlü halidir. Dolayısıyla Kürtler ve Aleviler gibi devlet ve iktidar dışı halkların ve inançların siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik sorunlarını çözmenin ve birinci doğa ile ikinci doğa arasındaki diyalektik ilişkiyi sürdürülebilir kılmanın yolu ve stratejik yaklaşımıdır. Bu anlamda da demokratik konfederal sistemin ete kemiğe büründürülmesinin en temel ve ilk adımı olan komün ve meclis örgütlenmesinin anlaşılması amacıyla eğitim, konferans, panel ve halk toplantılarını yaygınlaştırmak dönemin öne çıkması gereken faaliyetleri olmalıdır.
Örgütlenmeyi engelleyen
İdeolojik ve siyasal perspektifini, devletsiz toplum paradigması olan demokratik konfederalizmden alır. Dolayısıyla devletçi iktidarcı sisteme rağmen ve onun yanı başında demokratik konfederal sistemi örme ve örgütlemenin pratik faaliyeti olmasına karşın, devletçi ve iktidarcı yaklaşımı aşamamaktan kaynaklı konfederal sisteme inançsızlık, kendini katmama, keyfi yaklaşma, meclislerin örgütlenmesi önündeki en büyük engel olmaktadır. Binlerce yıllık devletli sistemin üstesinden gelemediği, binlerce yıl daha devam etse de üstesinden gelemeyeceği toplumsal ve siyasal istikrarsızlığı bir çırpıda konfederal sistemin çözüme kavuşturma beklentisi ise başka bir risk ve tehlikedir. Devletli sistemin aklımızı çeldiği, ruhumuzu karartığı, kendisinin mutlak ve aşılmaz olduğuna bizi ikna ettiği ve bizi yönetmesine rızalık verdiğimiz bu süreçte, önceliğimiz bu algıyı ve anlayışı aşmak olmalıdır. İçimize işleyen yönetilme güdüsü ve anlayışını aşamadığımızda, yerine yenisini koyamayız. Özgür yurttaş ve demokratik toplumu inşa etmenin ilk adımı, zihinde devrimi, sosyal ve kültürel alanda aydınlanmayı ve politik alanda da özgüven edinmeyi gerekli kılıyor. İnsan eylemselliğinin birikimleriyle gelişen, ilerleyen, yeni yapım ve yaratım faaliyetleriyle yeniden kendisini üreten, değiştiren ve dönüştüren uzun soluklu bir süreç olarak meclis, konsey ve kongreye yaklaşmalıyız.
