Barış sadece Kürtlerin mi talebidir?
İlham BAKIR yazdı —
- Savaşın sadece Kürtlerin derdi, barışın sadece Kürtlerin talebi olmasının sonu dehşetdengiz bir boğazlaşmadır.
Türk ırkçılığı, dünya ırkçılık tarihinde, benzeri bulunmayan nevi şahsına münhasır bir ırkçılıktır. Bunun en önemli nedeni halihazırda mevcudiyetini sürdürmekte olan Türk kimliğinin neredeyse tamamen masa başında tasarlanmış, uydurulmuş, sosyal mühendislik ürünü fabrikasyon bir kimlik olmasıdır. Tarihinden, kültürüne, dilinden, sanatına varasıya kadar bir millet kimliğini var eden ne varsa büyük oranda ya uydurulmuş ya da başka milletlerden aparılmıştır. İmparatorluk bakiyesi bir coğrafya olması itibariyle birbirinden farklı onlarca etnisitenin, dinin, inancın, dilin, kültürün, tarihin bir arada yaşamakta olduğu heterojen bir coğrafyada, tek devlet, tek millet, tek dil, tek din, tek …., tek…., tek…. diye giden homojenleştirme projesinin bir ürünü olarak ortaya çıkmış olan son yüz yıla ait Türk kimliği, son derece muarız, son derece agresif, saldırgan ve son derece kemikleşmiş ırkçı bir kimliktir.
Bu kimliğin inşasına hiçbir ahlaki ve vicdani haslet referans kılınmamıştır. Zira bu kimliğin inşası için başta Ermeniler, Rumlar, Süryaniler olmak üzere Müslüman olmayan halklar üzerinde muazzam bir katliam, soykırım ve tehcir geliştirilmiş, bu halkların tüm izleri bu topraklardan silinmiş, ekonomik varlıklarına el konulmuştur. Türk kimliği ile birlikte inşa edilen milli Türk burjuvazisinin ekonomik kaynağı, bu halklara ait ekonomik varlıkların ganimet olarak kaydedilmesi ile oluşturulmuştur. Çerkez, Arnavut, Gürcü, Roman, Boşnak, Arap gibi Müslüman halklar Türk-İslam sentezi içinde eritilerek Türklüğe dahil edilmişlerdir. Osmanlıdan tevarüs eden devşirmecilik bu halklar üzerinde yüzde doksan dokuz oranında sonuç almış, tarihsel Türklükle alakası olmayan bu imal edilmiş yeni Türklüğü en agresif, en saldırgan ve en azgın ırkçılıkla savunanlar bu devşirmeler olmuştur.
Bu nevzuhur Türk ırkçılığının en gözde ve en makbul nefret nesnesi Kürtlerdir. Müslüman bir halk olsalar da hem Ezidilik ve Alevilik gibi islam dışı inançlara mensup ciddi bir nüfusu içinde barındırması, hem de Kürt kimliğinin egemen Türk kimliğine boyun eğmemesi, devşirmeciliğe ve asimilasyona direnmesi, kıyımlarla, katliamlarla bitirilemeyecek kadar büyük bir nüfusa sahip olmaları bu nefreti üzerlerine çekmelerinin başlıca nedenleridir. Direnen Kürtlük, inşa edilen yapay Türklüğün başarısızlığıdır, yumuşak karnıdır. Direnen Kürtlük, inşa edilen ırkçı Türklüğün tel tel dökülmesine, üstüne örttüğü perdenin sıyrılıp ırkçılığının ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Bu imal edilmiş ırkçı ve agresif Türklük, Türkler için de taşınması zor, suç mesuliyeti, vicdani ve ahlaki mesuliyeti ağır bir yüktür. Ekonomik, sosyolojik, psikolojik, kültürel olarak sırtlanılmış taşınması mümkün olmayan bir yüktür. Bu kimlik ve bu kimliğin üzerinde yükseldiği sistem bu rengaheng coğrafyayı bir çöle çevirmiştir. Bu yükten kurtulmadan, Türk halkının refaha ve huzura kavuşması mümkün değildir. Kürtlere karşı bir yüzyıldan fazladır sürdürülen Türkleştirme projesi başarıya ulaşamamış, yenilmiştir. Buna mukabil Türkler için telafisi çok uzun yıllara yayılacak bir sosyal, psikolojik, ekonomik yıkım getirmiştir. Kürtler, soykırım ve asimilasyona karşı bir yüzyıldan fazladır sürdürdükleri silahlı direnişi bırakmak ve Türklerle, diğer halklarla demokratik bir düzen içerisinde Kürt olmaktan doğan haklarını kullanarak birlikte yaşamak istiyorlar. Kürtlerin kendileri olarak, Kürt olarak yaşamaktan gayrı, hiçbir halkın aleyhine, haklarının gasp edilmesine dair bir talepleri yoktur. Savaş, yıkım, kıyım durursa savaş tacirlerinden gayrı herkes bundan kazançlı çıkacaktır.
Gerçek Türk yurtseverlerinin, Türk halkının refahını ve mutluluğunu gerçekten düşünenlerin, Türk aydınlarının, entelektüellerinin, sanatçılarının, siyasetçilerinin Kürtlerin uzattığı bu barış elinin tutulması için öncülük etmeleri, bu saldırgan ırkçılığa karşı müzdele etmeleri gerekiyor. Kürt halkı onurundan ve özgürlüğünden vazgeçmez, diz çökmez, teslim olmaz. Kürdün teslim alınması, diz çöktürülmesi için yüzyıldır sürdürülen savaştan Türkün hayrına yoksulluktan, açlıktan, sefaletten gayrı bir şey düşmüş mü? Ders almak için, ibreti anlamak için bir yüz yıl daha mı beklenecek? Halihazırda Ortadoğu’daki kanlı boğazlaşmalardan, Suriye, Filistin, Yemen, Libya’da yaşananlardan daha ağırına yol açma potansiyeli olan Kürt-Türk savaşı Türk yurtseverleri için dert edinecekleri bir şey değil midir? Savaş sadece Kürtlerin derdi, barış sadece Kürtlerin talebi olursa bunun sonu dehşetengiz bir boğazlaşmadır.