Beynimiz yapay zekadan ne kadar üstün?

Doğan Barış ABBASOĞLU Haberleri —

  • Doktora gitmek yerine yapay zekayla idare edilen bir kabinin içine girip bilgisayarların bize teşhis konacağı bir geleceğe hiç de uzak değiliz. Çok yakın bir gelecekte insanlığın beslenmesi için gerekli olan tüm üretim faaliyetlerinin yapay zeka tarafından idare edilip planlanacağı tahmin ediliyor. Ve hiç kimse bunun sonunu kestiremiyor.

İnsan beyni evrendeki en karmaşık yapıdır. Ortalama sadece 1,5 kg ağırlığında ve 1,300 santimetreküp hacminde olan bu organımız içindeki 100 milyar nöron 1 katrilyon bağlantı noktasıyla tüm düşüncemizi, yaşamsal fonksiyonlarımızı belirler.

Son dönemde özellikle OpenAI tarafından geliştirilen ChatGPT’nin yarattığı büyük sansasyon bir kez daha yapay zeka meselesini gündeme getirdi.

Kullanıcılar ChatGPT’nin kabiliyetleri karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyor. Özellikle büyük ölçüde verinin incelenerek yapılması gereken işlemleri ChatGPT’nin kolayca yapabiliyor olması nedeniyle gelecekte bu teknolojinin yaşamımızı nasıl şekillendireceği, hangi alanlarda insan işgücünün bu gelişmeden etkileneceği tartışılıyor.

Pek insan beyni yapay zekadan hangi alanlarda üstün? Bir gün yapay zeka insan beyninin yerini tamamen alabilir mi?

İşte bizzat ChatGPT’ye göre insan beyniyle, düşüncesiyle yapay zeka arasındaki en temel farklar:

Bilinç ve varlık sorunu

İnsanlar, öz bilince sahiptir ve bu şekilde de varlıklarının bilincindedirler. Kendi düşünceleri ve duyguları üzerine düşünüp bunlara göre kendi düşüncelerini ve çevresindeki gözlemlediği şeylerin algılanmasını değiştirebilirler. Yapay zeka sistemleri ise bilinç veya öz farkındalığa sahip değildir ve sadece algoritmalar ve verilere dayalı olarak çalışır. Bu, insan beyninin kendi iç dünyasını ve deneyimlerini anlama ve değerlendirme yeteneği açısından yapay zeka sistemlerinden üstün olduğunu gösterir.

Genel çıkarsamalar ve sınırlı veri kullanarak öğrenme

İnsanlar, sınırlı veri ve deneyimlerden hızla öğrenebilir ve genellemeler yapabilir ve öğrenilen bilgileri bir alandan diğerine kolaylıkla uygulayabilir. İnsan beyninin bu yeteneğinin aksine yapay zeka sistemleri ise genellikle eğitim için büyük miktarda veriye ihtiyaç duyar ve eğitim setinin dışındaki durumlarla başa çıkmakta zorlanabilir. İnsanların yaşadığı dünyada genellikle karşılaşılan öğrenme durumları, öğrenme süreçlerini modellemek için yapay zeka sistemlerinde kullanılan yöntemlerden daha az veri gerektirir.

Yaratıcılık ve inovasyon

İnsan beyni, yaratıcılık ve inovasyon konusunda benzersizdir. Yeni fikirler üretebilir, sanatsal ifade ve icatçı problem çözme yeteneklerine sahiptir. Yapay zeka sistemleri bu alanlarda ilerleme kaydetmiş olsa da, insanların orijinallik ve beceri düzeyine ulaşmakta zorlanır. İnsanların müzik, resim ve edebiyat gibi sanatsal çalışmalarında sergilediği yaratıcılık, yapay zeka sistemlerinin henüz yakalayamadığı benzersiz bir özelliktir.

Duygusal zeka

İnsanlar, duygusal zekaya sahip olup, başkalarıyla empati kurabilir, duyguları anlayabilir ve uygun şekilde tepki verebilir. Yapay zeka sistemleri ise genellikle duygusal zekadan yoksundur, bu nedenle insanlarla gerçekten empatik veya duygusal açıdan duyarlı bir şekilde etkileşime girmekte zorlanır. İnsan beyninin sosyal bağlamda duyguları anlama ve yorumlama becerisi, yapay zekanın şu anki durumunda gerçekleştiremediği karmaşık bir süreçtir.

Sağduyu ve mantık

İnsanlar, dünyanın nasıl çalıştığına dair sezgisel bir anlayışa sahip olan sağduyuya sahiptirler. Sınırlı bilgilere dayanarak mantıklı yargılara ve varsayımlara ulaşabilirler. Yapay zeka sistemleri, sağduyu mantığı konusunda sık sık zorluk yaşar ve insanlar için basit görünen görevlerde başarısız olabilir. İnsan beyni, kavramlar arasındaki ilişkileri anlayarak ve günlük durumlarla başa çıkmak için mantıklı sonuçlar çıkararak bu tür sorunları çözmekte ustadır.

Yeni durumlara uyum gösterme

İnsan beyni, yeni durumlar, ortamlar ve görevlere uyum sağlama konusunda son derece uyumlu ve esnektir. Yapay zeka sistemleri, öte yandan, belirli görevler için tasarlanmıştır ve yeni veya beklenmedik zorluklarla karşılaştığında performans göstermekte zorlanabilir. İnsanların öğrenme ve problem çözme becerileri, zaman içinde yeni bilgilerle ve deneyimlerle sürekli olarak gelişir ve değişir, bu da insan beyninin yapay zeka sistemlerinden daha başarılı bir şekilde başa çıkabilmesini sağlar.

Ahlak ve etik

İnsanlar, ahlaki ve etik kararlar alabilir, kültürel normları anlayabilir ve eylemlerinin potansiyel sonuçlarını göz önünde bulundurabilirler. Yapay zeka sistemleri, öte yandan, doğal olarak ahlak ve etikten yoksundur ve kararları, geliştiricileri tarafından sağlanan verilere ve algoritmalar temel alır. İnsan beyni, değerler ve ahlaki düşünce sistemleri aracılığıyla karmaşık etik ve ahlaki seçimler yapabilirken, yapay zeka sistemleri sadece programlandıkları kurallara göre hareket eder.

Bu sayılanlar ChatGPT ile diyalogla bize listelenmiş olan sorunlar. Fakat insan beyninin, düşüncenin, bilincinin çok daha büyük yetenekleri var.

En önemlisini söylemek gerekirse toplumsallık ve bu çerçevede insanların geliştirdiği düşünceler ve davranışlar.

Bir makinanın sahip olamayacağı yetenekler

İnsanlar tarih boyunca doğayı, içinde oldukları toplumu, aileyi, ilişkilerini, egemenlikler ve bunların temel dayanakları gibi sorunları inceleyerek kendi yaşamlarını rasyonel ya da irrasyonel bir şekilde konumlandırmıştır. Sistem geliştirme, sistemin kendi lehine ya da aleyhine olan boyutları konusunda bilinç sahibi olma, ön kabuller geliştirme, kendine zarar verebilecek fakat toplumsal fayda sağlayacağına inandığı eylemler geliştirebilme gibi yeteneklere bir makinanın hiçbir zaman sahip olamayacağını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.

Ve insanlar bu tür eylemleri sanal zeka gibi devasa boyuttaki verileri inceleyip algoritmalarla çıkarsama yapmak yerine hiçbir efor sarfetmeden yapabiliyor.

Bu meseleyi çok daha basit hepimizin tecrübe ettiğimiz şeyler indirgeyelim. Bir çocuğun nasıl dil öğrendiğini düşünün. Bu eylemi gerçekleştirirken hiçbir ek çaba sarf ediyor mu? Ya da toplumsal ilişkilerimizin karmaşıklığı içinde insan kendini konumlandırırken o toplumsal yapının tüm verilerini değerlendirmek, tarihini, ekonomik sosyal koşullarını her davranışında yeniden yeniden inceleyip kararlar vermek durumunda mı?

Bunları bir makina hiçbir zaman yapamayacak, hiçbir zaman bir makina insan sosyalitesinin yarattığı karmaşık ilişkileri, bu ilişkilerin üzerinde temellendiği ahlakı, bu ahlakın nüfuz ettiği toplumsal yapılar ve siyaseti, siyasetin geliştirdiği eylemleri düzenleme, öngörme kapasitesine sahip olamayacak.

Peki bu bir avantaj mı?

Süper zeki robotların rejimi insanlık için yıkıcı olacak

Belirli ölçüde evet. Ama bir gün eğer süperzekaya sahip, kendi ihtiyaçlarını karşılayıp, kendini üretebilecek ve geliştirebilecek robotların geliştiğini düşünün. Bunların hiçbiri insanlığımızın, insan olmamızın temel dinamiği olan ve pozitif bilimle, rasyonel düşünceyle bağı zayıf, ahlaktan, gelenekten, karmaşık duygu ve düşünce dünyamızdan beslenen sürekli değişen, güncellenen davranışlarımızı, irrasyonel taraflarımızı anlamayacak, bunların davranışlarımıza nasıl etki ettiğini hesaplayamayacak.

Düşünün ki başınızda insana ait olan hiçbir şeyi hesaba katmayan, empati kuramayan, kendi ölçülerini tutarlı bir rasyonaliteyle herkese dayatan, bunun dışında hiçbir şeye yaşam hakkı tanımayan bir rejim var. Bunu birkaç milyonla çarpın. Muhtemelen böyle bir süperzekanın rejimi bu şekilde olacaktır. Hatta bu rejimin insanları, insanlığı gereksiz ve zararlı görüp ona karşı savaş açabilecek kadar ileri gidebileceği de ifade ediliyor.

Her ne kadar yapay zekayı geliştiren bilim insanları aksini iddia etse de günümüzde bilim sürekli olarak kendisinden daha zeki dijital varlıklar üretmeye devam ediyor. Ve bu konudaki gelişmeler bundan 10 sene öncesinin tahminlerinden çok daha hızlı bir şekilde yaşanıyor. Doktora gitmek yerine yapay zekayla idare edilen bir kabinin içine girip bilgisayarların bize teşhis konacağı bir geleceğe hiç de uzak değiliz. Çok yakın bir gelecekte insanlığın beslenmesi için gerekli olan tüm üretim faaliyetlerinin yapay zeka tarafından idare edilip planlanacağı tahmin ediliyor. Ve hiç kimse bunun sonunu kestiremiyor.

Biraz sağduyu…

Diyelim ki bir ordu kurmak istiyorsunuz. Bu orduyu bir sürü gereksinimi olan insanlardan mı kurmak istersiniz yoksa hiçbir fiziki ihtiyacı olmayan, hastalanmayan, korkmayan, emirlerinizi hiçbir filtreden geçirmeden uygulayan, dur deyince durup yap deyince yapan robotlardan mı? Böyle bir ordunun bir tiranın, küresel egemenlik iddiasındaki bir gücün eline geçtiğini düşünün. Bunu da aşarak bu gücün insan olmayan ve insani değerleri anlamayan bir süper zekanın eline geçtiğini hayal edin.

İnsanlığın karşı karşıya olduğu tehdidi anlamak için bütün bunları düşünmenize bile gerek yok.

Yapay zekanın sahip olmadığı biraz sağduyu yeter…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.