Cengin cengawerleri…

Dilzar DÎLOK yazdı —

  • İşte şimdi Heftanîn’de, 21.yüzyılın cenk hikayeleri yazılıyor, cengawerlerin destanlarına kulak veriliyor. Onların şarkılarını dinliyoruz. Esmer, Nucan, Zeryan, Rüstem, Goran ve tek tek her bir gerillanın her sözü…

Heftanîn direnişi Egît yoldaştan bugüne kadar Kürdistan’da direniş tarihini inşa etmeye devam ediyor. Her çağ kendi Egîtlerini yaratıyor.

İnsandan söz ediyoruz. Hayattan… Ve tanrıdan… ‘Tanrı öldü’ sözünden daha ağır olan tespitin ‘insan öldü’ olduğunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Bedenlerini insan ölümlerini önlemeye adayanları görüyoruz. Onları tanıyoruz. Ölen bir insanlığın ölümünü durdurmak için, uğruna yaşanacak bir yaşam yaratmak için ölenleri tanıyoruz, görüyoruz.

Cenk hikayeleri bu toprakların bitmeyen hikayelerinden. Anlatılagelen ve yarınlarda da anlatılacak olan süreğen yaşam parçaları. Cenk hikayeleri yazılıyor, söyleniyor.

İşte şimdi Heftanîn’de, 21.yüzyılın cenk hikayeleri yazılıyor, cengawerlerin destanlarına kulak veriliyor. Onların şarkılarını dinliyoruz.

Cenk ve savaş başka kavramlar. Savaş-iktidar egemenliklerinde savaşlar ilk önce iktidarlarca inşa edilir, kaç askerin öleceği, kaç para masraf olacağı, kaç canın yanacağı hesaplanır, ölçülür biçilir ve savaşa girilir. Faşist vahşi Türk devleti, kaç insan ölecek, kaç sivil ölecek, kaç köy yanacak, kaç kişiye tecavüz edilecek diye listeyi uzatıyor. Devletin tümden teslim olduğu kontra akıl, ordu ve benzer çete gruplar vasıtasıyla asker adamlara zerk ediliyor. Bu bir tecavüz. Ve evren kirletiliyor.

Edibler buna cenk demezler. İçinde yiğitlik olmayan savaşa cenk denmediğine çokça rastlamışızdır. Çünkü cenk, işgal değildir, tecavüz değildir, fetih değildir, vahşet değildir. Böyle negatif bir anlamı yoktur.

Cenk varolmanın bir parçasıdır. Kendisi olmanın bir yöntemidir. Varolmanın kaçınılmaz bir adımıdır.

Cenk cengawersiz olmaz. Cengawer’in yaşamı, duruşu, duyumsayışı ve eylemi bir bütün cengi oluşturur. Cenga Heftanîn’i yaratan da bir bütün saldırı konsepti karşısındaki direniş olduğu kadar her bir savaşçının duruşu, hissedişi, iddiası ve eylemidir.

Esmer, Nucan, Zeryan, Rüstem, Goran ve tek tek her bir gerillanın her sözünün, her nefesinin, her eyleminin tüm evreni, tüm insanlığı, tüm toplumsallığı ve tüm tarihselliği temsil ettiği gerçeğini görüyoruz.

Kimi vardır, insan siluetindedir ancak, sözü, eylemi insanları utandırır, ikinci bir insanca benimsenmez, gerçek insanların yüreğinde bir anlam oluşturmaz. Ona insan da denmez.

Kimi de vardır ki, kısacık ömrüne rağmen her sözü ve eylemi insanlığı kucaklar, insanlıkça kucaklanır. Kendisi bir insandır, ama insanlık olur. Çünkü tüm insanlığı kendi direnişinde, anında ve ruhunu yakaladığı zamanında temsil etmiştir. Tüm insanlığı duyumsamış, tarihte yaşamayı bilmiş, anda direnmeyi başarmıştır.

Onlar insandır işte. Gerçek insandır.

Onlar, filozofları boşa çıkarırcasına, insanın ölmediğini haykırırcasına direnirler. Belki de direnen son kuşaktır, ama belki demezler. Direnirler. Türün sonu geldiği umutsuzluk çığlıkları arasında, o türü son kuşaktan yeniden yaratmanın, yeniden tanımlamanın ve var etmenin akılalmaz cesaretindedirler.

Cengin erkekçe oluşuna dair şehir hikayelerini yere çalar onlar. Cenga Heftanîn, yeni özgür sosyolojik tanımlar yaratır. Yaratılanları yeniler, güncelleştirir. Yalanları boşa çıkardığı gibi iddiayı derinleştirir. Çünkü kadın cengawerlerin cenginde, verili erkekliğin bir kez daha yenildiğini, fırsat buldukça vahşileştiğini, köleleştiğini, erkek devletlerin kölesi olmaktan başka bir çaresinin olmayışını kabullendiğini görürüz. Heftanîn sendromu olarak tanımlanan, kof köle vahşi soykırımcı erkekliğin iflası ve ilanıdır.

Rüstem Cudî’lerin şahsında yeniden özgür erkek tanımları yapıldığını görürüz. Tıpkı Xakurkê direnişine öncülük yapan ve Xakurkê’de kahramanca savaşan, yüzlerce düşman askerinin üzerine yürüyen, fedaice savaşan ve zafer kazanan ve bu alanda şehit düşen Hawar yoldaş gibi. Hawar yoldaşın günlükleri, fikirleri, arayışları, kadın özgürlük mücadelesini anlama çabası, kadın dünyasını anlama çabası, onun eylemine, yaşamına, yürüyüşüne, savaşına ve düşman karşısındaki taktik yaratıcılığının zenginliğine yansımıştır. Onun kıvrak zekası, yaratıcı taktik ustalığı cinsiyetçi erkek zihniyetinden koptuğunu, özgür erkek olma yolunda büyük adımlar attığını ve o zekanın yarattığı sinerjiyle taktikler ürettiğini gösterir. Kalıpları kırıp atmış, kalıplara sığamamış, dogmatizmin, cinsiyetçi kalıpların insan aklını donduran insanlık dışılığından sıyrılmıştır.

Xakurkê direnişi, Heftanîn direnişinin hazırlık, motivasyon ve deneyim kazanmasında büyük etkisi olan bir direniş sürecidir. Bugün o cengin devamı Heftanîn’de çağın cengawerlerini yaratarak sürmektedir.

Rüstem yoldaş da aynı ruhla, aynı cengawerlikle yürüyenlerdendir. Önder Apo’nun felsefesini kuşanmıştır. Ve O, yüzyılın işgal ve vahşi soykırım saldırıları karşısında insanlığını, gülüşünü, yüreğini, inancını ve taktik zenginliğini kuşanarak cenge yürümüştür.

Esmer yoldaşın cengawerliği bakışlarına, direnişine, korkusuzluğuna, eylemine ve şahadet anına yansımıştır. Beritanca savaşmış ve şahadeti karşılamıştır. Vahşeti kadar çaresiz olan düşman tekniğinin tanrıyı ve insanı öldürme saldırıları karşısında, tanrı ölse bile insanın yaşayacağını inatla savunması, Onun cengawerliğinin hakikat oluşundandır. Esmer ve Rüstem arkadaşlar şahsında, cengin cengawerlerini sevgi ve saygıyla anıyorum.

Bu cengawerleri gördükçe, Şırnak özyönetim direniş şehidi büyük komutan Zeryan’ın sözünü bir kez daha anımsıyorum. Bu cengawerler de bize direnişleriyle, savaşlarıyla, sözleriyle, gülüşleriyle bu sözü bir daha söylüyorlar.

Biz ölsek de kazandık.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.