CHP çözümde rolünü oynamalıdır

Zeki AKIL yazdı —

  • CHP, kayyumlardan kurtulmak ve demokratik bir Türkiye istiyorsa mücadelenin içinde olmak zorundadır. Kürt sorunu çözülmeden de demokratikleşme olmaz. Diyalektiği böyledir.

ZEKİ AKIL

 Nihayet Meclis Komisyonu İmralı’ya gitti. Bunu bu kadar geciktirmenin ve tartışmalara kapıları aralamanın nedeni tabii ki, iktidar partisidir. Kendileri süreci tam sahiplenmediler. Basınları ve partileri halkı buna hazırlamadı. Barışın ve çözümün toplumsal temelini oluşturmak için üstlerine düşeni yapmadılar. Bu açıdan İmralı’ya gitmek bir yerde zora sokuldu. İmralı’ya gidişe CHP’nin üye vermemesiyle tartışmalara yeni bir boyut kazandırıldı.

CHP’nin baskılandığı ve siyaset yapamaz hale getirildiği biliniyor. Onlar da kayyuma muhatap oldular. AKP mahkemeleri, kolluk güçlerini ve basınını üzerlerine saldı. İmamoğlu içeri alınarak etkisiz kılındı, seçimlerde devre dışı bırakılması planlandı. CHP yönetimi mitingler ve mahkemelerle uğraşmaktan iş yapamaz hale getirildi. Ayrıca bu baskılamalarla CHP’nin içindeki çelişkileri açığa çıkarma, derinleştirme hesaplandı. Bu hesapların tümüyle boşa çıkarıldığı da söylenemez.

Halka nası öncülük edecek?

CHP demokratikleşme ve barış sürecini desteklediğini açıkladı. Komisyon'a katıldı ama iş somut adımlar atmaya, İmralı’ya gidip süreci rayına oturtmak ve hızlandırmaya gelince tökezledi. İmralı’ya gitmemeyi halka anlatmakta zorlanıyorlar. İlginç argümanlara baş vuruyorlar. "Gaziler, şehit aileleri Komisyon'a girmemizi onayladılar ama İmralı’ya gitmemize karşılar’’ diyorlar. Bu söylemden ne çıkarmak gerek? Türkiye’nin en büyük, tarihi sorununu şehit ailelerine ve gazilere mi bırakıyorlar? Partinin karar organları yerine bu çevreler mi karar veriyor? CHP halka öncülük mü yapacak yoksa kuyrukçusu mu olacak? Halkın görüşleri, eğilimleri tabii ki, dikkate alınır ama halka öncülük yapmak durumunda olan siyasi partiler halkı eğitmeyecek mi, halkı ilgili sorunlar hakkında ikna etmeyecek mi? Bunu yapmayacaksa halka nasıl öncülük edilecek?

Ayrımcılık ve ciddiyetsizlik

Bu gerekçeler tarihi sorunu, çözüm konusunda inisiyatifi AKP’ye bırakmak anlamına gelir. Gerçekten gaziler ve şehit aileleri savaş istiyorlar mı, daha fazla ananın ağlamasına, evlatlarını yitirmelerine taraftarlar mı? Kimse buna evet diyemez. Belki ırkçı, kontra çevrelerin örgütlediği dar bir grup savaştan yana olabilir ama evlatlarını yitiren aileler daha fazla kan dökülmesinden yana olmaz. Kaldı ki, Kürt halkının da şehitleri ve gazileri var. Savaşın mağdurları daha fazla. 4 bine yakın köy boşaltıldı, milyonlarca insan sokağa atıldı. Binlerce insan faili meçhule gitti! İşkence görenleri, hapis yatanları ve sürgüne gönderilenleri de hesaplarsak nasıl içinden çıkılacak?

Eğer Kürt ve Türk kardeş olacaksa acılarını ve çektiklerini birbirinden ayırmak yerinde bir davranmış mıdır? Böyle yaklaşılırsa hem kalıcı çözüm ve barış olmaz hem de halklar arasında eşitlik kurulamaz. İstendiği kadar bizde bütün vatandaşlar eşittir, ayrımcılık yapmıyoruz, denilsin ama inandırıcılığı olmaz. Türklerin acıları ve hassasiyetleri dikkate alınacak ama Kürtlerin ki görmezlikten gelinecek! Bu, düpedüz ayrımcılıktır ve çözüme ciddi yaklaşmamayı ifade eder.

Muhataplığı gücünden geliyor

CHP, İmralı’nın muhatap olmasını istemiyor. İmralı, Meclis'te bir komisyon kurulsun diye hep öneriler yaptı. O zaman İmralı istiyor diye biz komisyona katılmıyoruz, demeleri mi gerekirdi? Komisyon'a katıldılar. Ayrıca İmralı’yı kimse hayrına muhatap yapmadı. Açık konuşmak ve gerçekçi olmak gerekir. İmralı olmasaydı kim PKK’nin varlığına ve silahlı mücadeleye son verebilirdi? İmralı’nın muhatap olması bu kararları verebilme gücünden geliyor. Bir yıldır cenazeler gelmiyor, çatışmalar olmuyor. Bu İmralı’nın aldığı kararlardan bağımsız bir gelişme midir? Savaşı durduran ve barışın önünü açan, Türkiye’nin demokratikleşmesi için çabalayan İmralı’dır. İmralı muhatap olamayacak da kim muhatap olacak?

CHP mücadelenin içinde olmalı

CHP, kayyumlardan kurtulmak ve demokratik bir Türkiye istiyorsa mücadelenin içinde olmak zorundadır. Kürt sorunu çözülmeden de Türkiye’de demokratikleşme olmaz. Bu işin diyalektiği böyledir. O zaman gerçekleri kabul edecekler ve demokrasiye güç verecekler. Kitle kuyrukçuluğunu bırakıp öncülük görevlerine sahip çıkacaklar.

Önder Apo ve Hareketi öncülük görevlerini yapıyorlar. PKK’nin ve silahlı mücadelenin sonlanması için halkını, dostlarını ikna etmek ve sürece aktif biçimde katmak için yoğun bir çalışma yürüttüler. Kürt halkı, AKP’ye güvenmediği halde Önder Apo başta olmak üzere bu sürece öncülük edildi ve içeride, dışarıda Kürt halkını ikna etmek için üstlerine düşeni yaptılar. Türkiye’de demokrasi ve çözüm isteyen partiler ve muhalefet güçleri de halkı barışa ve çözüme hazırlama göreviyle karşı karşıyalar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.