Demokrasi ve barış mücadeleyle kazanılır

Zeki AKIL yazdı —

  • Sorun herkesi bir biçimde etkiliyor ve gündemde. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek. Tarihin yeniden yapıldığı bu dönemde Kürt sorunu, demokratikleşme AKP’nin insafına bırakılamaz. Barış, demokrasi sorunu olanlar daha etkili ve aktif olarak sürece dahil olmalılar.

Önder Apo Türkiye’de tarihi adımlara öncülük ediyor. Kürt sorunu çözülürse bu Kürtler için tarihi bir kazanım olacak. Kürtlerin geleceği farklı şekillenecek. Varlıkları güvenceye alınacak, gelişimlerinin önü açılacak. Bu konu oldukça kapsamlı ve uzun değerlendirmeleri gerektiriyor. Türkiye ise kuruluş kodlarının dışına çıkacak, cumhuriyet demokrasiyle buluşacak. Demokratik bir Türkiye Kürtlerin ve Türklerin gönüllü birliği temelinde kalıcı barışa kavuşacak. İsyan ve bastırma geleneğine son verilecek. Türkiye kaynaklarını savaşa ayırmayacak, korkular ve krizler bu bağlamda aşılacak. Bu da kalkınmış ve özgürlüğe yol alan bir toplumsal gerçekliği açığa çıkaracaktır. Sonuçta kazanan Türkiye olacak.

Kürt sorununun yol açtığı kayıplar hesaplanamaz durumda. Bu yüz yılın bilançosu çıkarılabilir mi? Çok zor. Sonuçlar insan havsalasına sığmaz. Sorunun sonuçları bu kadar ağır iken böyle sıradan yaklaşmak, günlük politik hesaplar içinde oyalanmak neyle izah edilebilir? Türkiye’deki siyasi tabloya bakıldığında şaşırmamak ve hayıflanmamak elde değil.

Önder Apo adeta sürecin bütün yükünü sırtlamış durumda. En son atılacak adımları en önde attı. Adeta dozer gibi ön açıcı bir rol üstlendi. Çözüm önünde bir engel bırakmadı. Buna rağmen hükümet hala sorunun adını bile doğru koymuş değil. Kürt-Türk kardeşliği diyor ama bu kardeşliğin neden kurulamadığını, bunu ortadan kaldıran nedenlerin ne olduğu konusuna girmiyor. Kürtlerle yeni bir hukuk kurma isteğini açıktan dile getirmiyor. Çözüm adına bulabildikleri isim ise “terörsüz Türkiye”dir. Bu kavramlaştırma kardeşlik hukukunu içermiyor. Barışı ve ortak yaşamı dile getirmiyor. 

Hükümet elindeki basına ve propaganda aygıtlarına rağmen halkı barışa ve çözüme hazırlamıyor. Hala terör örgütü ve bölücülük edebiyatı yapılıyor. Halk elli yıldır bu propagandalarla zaten sağlıklı düşünemez hale getirilmiş. Gerçekler sürekli gizlenmiş ve çarpıtılmış. Ön yargılar ve şartlanmalar var. Buna barış ve çözüme karşı olanların propaganda ve çalışmaları da eklendiğinde süreç kırılgan hal alıyor.

İYİ Parti propagandasını daha çok “Hükümet Öcalan’ı serbest bırakmak istiyor’’ üzerinden sürdürüyor. Açıkça ortamı, halkı provoke etmek istiyor. Kürt halkının direnişi, talepleri güç kullanılarak ortadan kaldırılmalı diyor. Karşı cepheden saldıran ve sabote etmek isteyen başka kesimler de var. Kürt halkı ve öncülerine hakaretler yağdırılıyor. Açık bir ırkçı ve üstenci yaklaşıma sahipler. Savaştan ve kandan ekonomik, siyasi rant devşirmeye çalışıyorlar.

Sürece karşı olmayan ve destek veren ama bunun gereğini yapmayan geniş kesimler var. Bunların başında CHP geliyor. Özgür Özel’in açıklamaları cesaret vericiydi. Ancak kendilerine yönelen baskılar nedeniyle gündemlerine saplanıp kalmışlar. Halbuki CHP üzerindeki baskıların kalkması ve demokrasinin önünün açılması Kürt sorununda aktif bir tutum almakla mümkündür. Kürt sorununun çözen bir ülke demokratik olmak zorunda. Demokrasi isteniyorsa öncelikle Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. Türkiye’de barış ve çözüm için CHP’nin yaptığı hiçbir miting yoktur. Kendilerine yakın medyada Kürt sorununun çözümü için halkı hazırlama ve sağlıklı tartışma yapılmıyor. Kaşarlanmış bazı tipler CHP çizgisinin dışında sürece karşı kamuoyunu kışkırtıyorlar. CHP’lilerin en büyük korkularından birisi de İmralı’nın Erdoğan’la anlaşıp onu tekrar seçtirmesidir. Bu açıdan sürece mesafeli yaklaşıyorlar. Ama CHP çalışmalarının ve propagandalarının merkezine Kürt sorununu ve çözümünü koyarsa bu konuda inisiyatifi eline alır. Mevcut durumda AKP, Kürt sorununun çözümünü kendi denetimine, inisiyatifine tutmak istiyor. DEVA, Gelecek gibi partiler olumlu açıklamalar yapıyorlar ama Türkiye’nin temel bir gündemi olarak ağırlık vermiyorlar.

Sol ve demokratik çevrelerin bir kısmı da AKP’den çözüm ve demokratik adımların atılmasını beklemiyorlar. Kuşkuları ve güvensizlikleri var. Baskıcı, faşist bir yönetimden demokrasi beklenmez diyorlar. Buna benzer eleştiri, kaygı ve inançsızlık belirten çok kesim var. AKP’ye dönük kaygıları ve değerlendirmeleri yanlış değil. AKP yararına görürse süreci ilerletir, yararına olmazsa bozabilir. Daha önce bunları yapmış. Erdoğan’ın kendisini yeniden seçtirmek istediği de kimse için bir sır değil.

Görüldüğü gibi sorun herkesi bir biçimde etkiliyor ve gündemde. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek. Tarihin yeniden yapıldığı bu dönemde Kürt sorunu, demokratikleşme AKP’nin insafına bırakılamaz. Barış, demokrasi sorunu olanlar daha etkili ve aktif olarak sürece dahil olmalılar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.