Daha yolun başındayız

Zeki AKIL yazdı —

  • Barışın ve demokrasinin ilerlemesi ve güvenceye alınması için alınacak yol çok. Daha büyük bir mücadeleye ve örgütlenemeye ihtiyaç var. Daha yolun başındayız, demek yanlış olmaz.

Rêber Apo, savaşın durması ve Kürt sorununun çözümü için tarihi kararlar aldı ve pratikleştirdi. Devlet Bahçeli, "Öcalan gelsin Meclis'te, DEM Parti Grubu'nda konuşsun, PKK’yi ve silahlı savaşı sonlandırsın" demişti. Önder Apo da bu çağrı üzerine inisiyatif alarak bilinen adımları attı. Hükümetin ve Meclis'in buna karşı attığı tek ve önemli adım ise Meclis'te bir komisyon kurmak oldu. Üstelik, Komisyon bir yasayla oluşturulmadı. Şimdiye kadar yaptığı şey, bu sorunla ilgili olarak gördüğü çevreleri dinlemek oldu.

Hükümet Türkiye tarihinin en büyük ve önemli sorunu olan Kürt sorunu karşısında halkı hazırlama, süreci toplumsallaştırma çalışmasına girmedi. Medyanın ekseriyeti hükümetin denetimindeydi. Barış dilini kullanma ve toplumu sürece katma yerine 'PKK ve silahlı mücadeleden kurtulma' ekseninde işledi. Medyanın tutumu, hükümetin tutumundan ayrı ele alınamaz. Özellikle TRT ve iktidar medyası, günlük olarak hükümetin emir ve talimatlarıyla yayın yapıyor. Resmi olarak AKP hükümette ama MHP de onun ortağı. İki partinin de mitingler ve halk çalışmalarıyla barış ve çözüm için hareket etmediği görüldü.

Geleceği belirleyen devasa sorun var

Kürt sorununun başlangıcı, cumhuriyet öncesine dayanır. Öncesini bir tarafa bırakırsak cumhuriyet ile yaşıttır. Cumhuriyetin çözülmeyen en büyük sorunu sıradan bir yaklaşımla nasıl çözülebilir? Komisyon, belirlediği bütün çevreleri dinledi ama kurulmasında ısrar eden ve oluşması için zemin oluşturan Önder Apo’yu dinlemeyi ise kriz haline getirdi. İmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi tartışmasına zemin sundu. Bu sürüncemede bırakma tutumuna karşı son olarak yine Devlet Bahçeli tavır aldı. Böylece AKP, zoraki bir açıklama yaparak "Komisyon'da oylama yapılırsa biz olumlu oy kullanırız’’ dedi. CHP ise daha çok AKP’yi eleştirerek sonra tavrını açıklayacağını belirtti. Artık karar vermek zorunda kalınan bir aşamada AKP’nin medyası hala ciddiyetten uzak bir tartışmayla halkı oyalamayı sürdürdü. Meleklerin cinsiyetini tartışma kabilinden İmralı’ya gidilmesinin, partilerin oylarını nasıl etkileyeceğini gündem yaptılar. Sanki ortada bir seçim ve kampanyası varmış. Ortada seçim filan yok ama Türkiye’nin geleceğini belirleyen devasa bir sorun var. Doğal olarak bu sorunun büyüklüğüne yaraşır ciddiyette bir tartışma gerekir. Bu kadar gayri ciddi ve gündemi saptıran tartışmalar nasıl olabilir diye şaşırmak elde değil.

Komisyon'un görüşmesi, çözüm anlamına gelmiyor

Önder Apo, bu sürecin öncüsüdür, Kürt halkının görüşmelerde temsilcisidir. Sorunun iki tarafı varsa bir tarafın adına konuşan önder Apo’dur. Sorunun tarafı olan insanla görüşülmeyecekse kiminle görüşülecek? Türkiye gerçekten bu sorunu çözmek istiyorsa muhataplarıyla görüşmekten neden sakınsın? Bu sorular önemlidir. Eğer muhataplarıyla görüşülmek istenmiyorsa demek ki, sorunu çözme gibi bir kararları yok. Komisyon'un Önder Apo ile görüşmesi önemlidir, ancak bu sorunun çözüldüğü anlamına gelmiyor. Görüşmek, bu kadar tartışma ve spekülasyon konusu yapılıyorsa çözüm için yapılması gereken yasa değişiklikleri için ne yapılacak, sorusu gündeme gelir. Komisyon'un İmralı’ya gitmesi son derece normal ve olağan bir durum.

Buna, bu kadar ayak diretme varken çözümün hukuki zeminin oluşturulması için ne yapılacak? Ortada açık bir belirsizlik ve muğlaklık var. Önder Apo, çözümün önündeki engelleri kaldırmak için büyük bir çaba gösterdi. Olağanüstü bir sabır ve irade ortaya koydu ama bu duruşu yasaları çıkarmaya yeter mi? Burada siyasi partilerin ve Meclis'in rolünü oynamasına ihtiyaç var. Meclis'te çoğunluk AKP ve MHP ittifakında. CHP şimdiye kadar üstündeki bütün baskılara rağmen olumlu bir tutum gösterdi. AKP ise CHP’nin etkisizleşmesi ve dağıtılması için baskılamaya ve zorlamaya devam ediyor. AKP, önceliği Kürt sorununun çözümüne ve barışın kalıcılaşmasına vermiyor. CHP’yi etkisizleştirip iktidar hesapları yapma daha görünür ve öncelikli.

Asıl tartışma ve zoruluklar, bundan sonra başlayacak

İktidar hesaplarının yapıldığı, güncel çıkarların öne çıkarıldığı bir zeminde büyük tarihi sorunlar nasıl çözülecek? AKP’nin içinde de büyük bir kesimin anayasanın bazı maddelerine dokunulamaz dediği bir ortamda Kürtlerin varlığı nasıl sistemde yer alacak? Kürtlerin demokratik entegrasyonla devlete, sisteme katılması gerekiyor. Bu katılma, ortaklaşma ve birleşme nasıl olacak? Görüldüğü gibi asıl tartışma ve zorluklar bundan sonra başlayacak. Normalde savaşın sonlanması, sorunun çözümü önündeki en büyük engeli kaldırmış oluyor. Geriye bunu kalıcı hale getirecek yasal düzenlemelerin yapılması ve yaraların sarılması kalıyor. Hükümetin ve Türk medyasının tutumuna bakıldığında bu işin hiç de öyle kolay olamayacağı görülüyor. Barışın ve demokrasinin ilerlemesi ve güvenceye alınması için alınacak çok yol var. Daha büyük bir mücadeleye ve örgütlenemeye ihtiyaç olduğu açık. Bu açıdan daha yolun başındayız demek yanlış olmaz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.