Cinayet mahalli

Aykan SEVER yazdı —

  • ABD, savaşın odağını Pasifik'e taşımak istese de geride bırakmak için çırpındığı cinayet mahalli "genişletilmiş Ortadoğu"dan kopamıyor. Yakın vadede sıyrılıp çıkması da imkansız.

 

ABD, Çin'in emperyalist-kapitalist zincir içindeki yükselişini engelleyebilmek için geliştirdiği Hint-Pasifik siyaseti kapsamında geçtiğimiz hafta yeni adımlar attı.

Ordusunu, çevredeki ittifaklarını bu siyaseti gereğince nasıl konumlandırıyorsa, ABD'nin istihbarat örgütü CIA'de de Çin'e karşı özel bir faaliyet birimi oluşturuldu.

Daha önceki yazılarda da belirttiğim gibi bu siyasetin "yemi" olan Tayvan hakkındaki tartışma ise, Çin ve Tayvan yönetimlerinin karşılıklı suçlama/açıklamaları sayesinde giderek daha da tırmanıyor.

Burada dikkat çekici olan, Çin'in Tayvan tartışmasında hiç de alttan almayan yaklaşımı. ABD'nin Tayvan'ı kendi çevreleme harekatını büyütmek için Çin'e bir tuzak olarak sunduğunu muhtemelen Pekin yönetimi bizden daha iyi görüyordur.

Burada Çin açısından hesabın erken hareket edilerek bozulması gibi bir plan da pekala söz konusu olabilir. Tayvan Adası nüfusunun yüzde ikisini oluşturan (yaklaşık 444 bin) yerli halklarının hakları ne mi olacak? dediniz, onlardan kime ne?

ABD'nin bölgeyi ısındırma turları Amerikan yönetimini zor durumlara da sokabiliyor.

Örneğin bir haber şöyle diyor: ABD'ye ait USS Connecticut isimli bir nükleer denizaltının Güney Çin Denizi'nde "bilinmeyen bir nesneye" çarpmasının ardından, mürettebattan 15 kişi yaralandı.

Haberi yapanlar tabii hemen bu "bilinmeyen nesne" mevzusuna görevleri gereği Çin'i ima edecek bir takım laflar iliştirmişler. Fakat önünü göremeyen ve çarptığı şeyi dahi tanımlayamayan bir nükleer aracın neden sefere çıkarıldığını izah etmeyi unutmuşlar.

Bu bahiste tabii soru çok, mesela USS Connecticut AUKUS Paktı kapsamında Avustralya için ABD'nin yapacağı söylenen "süper teknoloji" 8 nükleer denizaltının amcalarından biri olabilir mi?

Mevcut paylaşım savaşının ABD'ye "zarar"ı burada da bitmiyor. Size bir haber daha: ABD Savunma Bakanlığı'nın bilgisayar yazılım sistemlerinden sorumlu en üst düzey yetkilisi Nicolas Chaillan, geçen haftalarda istifa etti. Chaillan, Amerikan ordusunun teknolojik dönüşümünün çok yavaş ilerlemesini protesto etmek için bu kararı aldığını belirterek "15-20 yıl içinde Çin'le rekabet ve mücadele edemeyecek bir konumda olacağız." dedi. Bu açık ifadeler fazla yoruma ihtiyaç duymuyor.

Bütün bu olanları Biden'ın yaptığı gibi, "Soğuk Savaş" alegorisine başvurarak ne anlatabilirsiniz ne de kavrayabilirsiniz. Bu sadece işin kolayına kaçmak olur.

Burada anlaşılması gereken şey, sermaye rejimlerinin postmodern karakterli 3. Dünya Savaşı'nı yapıları gereği sürdürmek/derinleştirmek zorunda oldukları ve özellikle de ABD açısından hesapların eksik yapıldığı. Bu savaşın dünyayı daha koyu tekno-karanlıklara sürükleyeceği gerçeği de cabası.

ABD'nin yanlış hesapları burada da bitmiyor. Savaşın odağını Pasifik'e taşımak istese de geride bırakmak için çırpındığı cinayet mahalli "genişletilmiş Ortadoğu"dan kopamıyor. Yakın vadede sıyrılıp çıkması da imkansız. Zira her şeyden önce sorun 1. Dünya Savaşı sonrası şekillendirilmiş Yemen, Lübnan, Irak ve Suriye gibi coğrafyalardaki yapay devletlerin "fonksiyon bozukluğu" yaşayıp çözülmeye başlamasıyla karşı karşıyayız. Yani burada, ‘İbrahim Anlaşması'yla İsrail'i güvenceye aldık, biz başka bir aleme bakalım’ demenin olanağı yok.

Kaldı ki ABD, bölgedeki emperyal siyasetini de kimseye gözü kapalı emanet edebilecek durumda değil. Ayrıca hem Suriye hem Güney Kafkasya'da yeni çatışma dinamikleri gelişirken isteseniz de kalkıp gidemezsiniz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.