Değişim herkesi içerecek

Zeki AKIL yazdı —

  • Bazı gruplar onlarca yıldır silahlı mücadeleyi savunuyor. Daha radikal bir sosyalizm savunucusu olduğunu söylüyor. Ancak bunlardan hiç birisi PKK kadar savaşı ve gerillayı geliştiremedi.

ZEKİ AKIL

PKK’nin kongresini yapıp silahlı mücadeleyi ve varlığını sonlandırması gündemdeki yerini koruyor. Birçok çevre tartışıyor ve daha fazla tartışılacağı açık. Elli yıllık bir hareketin yarattığı çok yönlü gelişmeler var. Türkiye’yi ve bölgeyi etkilemiş, Kürtleri yok olmaktan alıkoymuştur. Varlığına son vermesi de yeni gelişmelere yol açacaktır. Bu tarihi gelişmeleri anlamak ve doğru yorumlamak belli bir yoğunlaşmayı ve tartışmayı gerektiriyor.

Tartışmaların ağırlıklı kısmını olumlu değerlendirebiliriz. En azından anlama ve çözüme katkı arayışları var. Bir kesim de karşı tutum almayı tercih etmiş. Sürecin barışa ve demokratik çözüme evirilmesine karşılar. Devletin inkar ve şiddete dayalı klasik politikasını savunuyorlar. Bazı sol çevreler de gelişmeleri izleme, anlama yerine “PKK teslim oldu, devrim tasfiye oldu” diyebiliyor. Kısacası savaştan rant devşirenlerden, bazı Kemalist çevrelerin klasik bakışı ve soldan gelen farklı yorumlar ve değerlendirmeler var.

Bu yazıda bu yaklaşımların tümünü değerlendirme olanağı yok. Onlarca yıldır Türkiye’de PKK ve Kürt sorunu tartışılıyor. Denebilir ki, ırkçı söylemlerden demokratik çözüm isteyenlere kadar farklı görüşler hep var oldu. Kürt sorunu çözülmedikçe bu tartışmalar ve farklı değerlendirmeler devam edecek. Şimdi ki, tartışmaların farkı PKK’nin varlığına son vermesidir. Alışılagelen durumlar dışında gelişmeler var. Anlama sorunlarının olması da anlaşılırdır.

Ancak bazı tutumlar anlamama ve bilmezlikten kaynaklı değildir. Bu açıdan saptırmalara ve karşı çalışmalara karşı duyarlı olmak gerekiyor. Bazı çevrelerin kafaları karıştırmasına ve gerçekleri çarpıtmalarına karşı durmak gerekiyor. Örneğin PKK’nin kongre sonuç bildirinde Lozan Anlaşması’na atıfta bulunuluyordu. Bazı Kemalistler ve Kürtlerin varlığını hazmedemeyenler, “Lozan tartışmaya açılıyor, Lozan Türkiye’nin tapusudur” vb demeye başladılar. Kimse Lozan iptal edilsin veya Lozan öncesine gidelim demiyor. Sorunun çıkışına, tarihselliğine değinme var. Bildirinin tümü değerlendirileceğine ve yapılması gerekenler öne çıkarılacağına, Lozan tartışmaya açılıyor biçiminde propagandalar öne çıkarıldı.

 

İlginçtir Merdan Yanardağ gibi birisi bile PKK’yi, onun öncülerini emperyalizmi savunmakla itham edebiliyor. “Lozan’a karşı çıkmak emperyalizmi savunmaktır” diyor. Merdan Yanardağ çok iyi biliyor ki, o anlaşmayı imzalayanlar arasında Kürt yoktur. Kürtler adına orada Kürt temsilcileri yoktur. Emperyalistlerle masaya oturan, anlaşan ve o anlaşmayı imzalayan Ankara hükümetidir. Emperyalistlerle anlaşanlar hangi vicdanla ve ölçüyle Kürtleri emperyalistlerden yana gösterebilirler. Kürtlere Lozan’da kırıntı düzeyinde de olsa tanınan hakları uygulamadılar. M. Yanardağ bilime ve gerçeğe sadık kalacaksa Kürtlere haklarının neden verilmediğini, bu sorunun neden kaynaklandığını sorgulamalıdır.

M. Yanardağ Kürt sorununu inkar eden veya “çözülmesin” diyenlerden değildir. Ancak klasik bakıştan ve önyargılardan kendisini kurtaramıyor. Halklar arası birlik ve kardeşlik isteniyorsa haklarda da eşitlik istenmelidir. Türkiye’yi yönetenler ABD ve Avrupa’yla her türlü iş birliğini yapıyorlar. Türkiye NATO üyesidir. Önder Apo’yu ABD dünyada kovaladı ve getirip teslim etti. PKK’yi onlar terör örgütleri listesine aldı. Bu gerçekler ortadayken kalkıp PKK’yi emperyalistlerin uzantısı veya işbirlikçisi diye göstermek ancak psikolojik harp taktiği olabilir.

Sol çevrelerden “PKK mücadeleyi bıraktı, teslim oldu, tasfiye oldu” diyenler var. Bu görüş sahipleri halen 1960 ve 70’lerde kalmışlar. O yıllarda ulusların kaderini tayin hakkı devlet kurma hakkı olarak kabul görüyordu. Ulusal sorun, sömürgeciliğe karşı kurtuluş savaşı vererek ve bağımsız bir devlet kurarak çözülüyordu. Bu Marksizm’de kabul görmüş bir kuraldı. Ancak bilinen sosyalizm çöktü, Sovyetler dağıldı. Bu süreçler sorgulanmadan, reel sosyalizmin yıkılma nedenleri ortaya konmadan bugün olanları o zamanların bakışıyla yorumlamak insanı doğruya götürmez.

Bazı gruplar onlarca yıldır silahlı mücadeleyi savunuyor. Daha radikal bir sosyalizm savunucusu olduğunu söylüyor. Ancak bunlardan hiç birisi PKK kadar savaşı ve gerillayı geliştiremedi. Türkiye’yi yönetenler PKK öncülüğünde gelişen savaşı cumhuriyet tarihinin en büyük ve en kapsamlı ayaklanması olarak tanımladılar. PKK bu konuda yapılması gerekenleri yaptı. Ancak ulusal sorunun çözümü sadece silahlı mücadeleden geçer demek doğru değildir. Kaldı ki, PKK bu konuda yapılanları yapmıştır. Kürt sorununu açığa çıkarmıştır. Eğer silahlı mücadele rolünü oynamış ve sorun silah dışında bir çözüm olanağına kavuşmuşsa neden bu denenmesin? Bugün ortaya çıkan gelişmeler silahlı mücadele sayesindedir.

Silahlı mücadeleyi hak ettiği gibi vermeyenler, PKK gibi bir hareketi teslimiyetle suçluyorlarsa Türkiye’nin son elli yılına bir baksınlar. Bölge ve dünyadaki gelişmeler, savaşın askeri anlamda pata durumuna gelmesi PKK’yi böyle bir karar almaya götürdü. Unutmayalım ki, Türkiye bu konuda adımlar atarsa, yani Kürt halkını tanırsa kendisini de değiştirmiş olacak. Değişen Türkiye, demokrasinin gelişimi bütün devrimci ve ilerici güçlerin ortak mücadelesinin eseri olacaktır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.