Dereler akıyor da nerede birikiyor? 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Bu slogan ve politik hedef “Erdoğan istifa” sloganıdır, Erdoğan’ı ve adamlarını istifaya zorlama hedefi politik bir hedeftir. İş isteyen de, kadına şiddete karşı çıkan da, barış talep eden de, Öcalan’a özgürlük diyen de bu politik hedef etrafında birleşir.

Sokakta bir hareketlenme var. Henüz nicelik bakımdan etkili olmasa da, geleceğin habercisi… Öncüler kıpırdıyor. Gerisi gelebilir. Ama eğer her biri farklı “talep” ya da “sloganlarla” sokaklara çıkanlar, ortak bir sloganda ya da hedefte birleşebilirse. Her biri farklı slogan ve somut ya da güncel taleplerle sokaklara çıkanları birer dereye benzetirsek, bunlar birikecekleri bir göl ya da deniz bulamazlarsa, yakıcı güneşin ya da faşist yangının altında buharlaşırlar.

Şimdi kimisi gerçek demokrat güçlerden, kimisi egemen sınıf içi fraksiyonlardan oluşan “muhalif derelere” bir bakalım.

Görüyorum ve seviniyorum: Maden işçileri yürüyor. “Hakkımızı ver…” Çok iyi.

Ve geçtiğimiz gün alanların “Jin jiyan azadî” sloganıyla inlemesinden büyük bir sevinç duyuyorum.

Öfke büyüyor.

Zam üstüne zam… Millet bağırıyor: İş, ekmek, özgürlük….

Yurttaş altın arayıcılarının ormanları siyanürle yok etmesine isyan ediyor… “Madenci gidecek her yer yeşil olacak.” Tamamen destekliyorum.

“Faizleri arttırma, memleketi Londra’daki tefeciye satma”…Harika.

“Libya’dan, Karabağ’dan Suriyeli lejyonerlerini çek…” Çok güzel.

Bunları aklımdan geçiriyorum, aklıma yüzlercesi geliyor. Halk “istiyor”, “talep” ediyor, bu amaçla “şu talebi” olan “burada”, “o talebi” olan şurada, “öteki talebi” olan ötede, “beriki talebi” olan beride sokağa çıkıyor. Hepsini, hepsinin taleplerini ve sokaktaki direnişlerini destekliyoruz. Hakladır. İsteyeceklerdir. Talep edeceklerdir. Ne kadar toplumsal zümre varsa o kadar talep var. Hepsi de meşru…

Hatta desteklemediğim şöyle talepler de var, İyi Parti’ninkilere benzetilebilir: Libya’ya giden gemimize saldıran Rum asıllı Alman kaptana haddini bildir. Partidir diyebilir. CHP de mealen buna katılmakta. Onun da hakkıdır. Sonuçta ikisi de milliyetçidir. Babacan “liberal kapitalizm yaşasın” demekte. Der. Davutoğlu’nun da “bölgesel emperyalist talepleri” var. Neden olmasın. Sistemin çelişkisi talep üstüne talep üretiyor. Çok iyi. Sistem içinde ne kadar muhalif talep varsa o kadar iyidir.

Çünkü bu iki farklı, hatta sınıfsal çıkarları birbiriyle çelişen kesimler Erdoğan-Bahçeli faşizmine karşılar. Bütün sloganları, ileriye sürdükleri yüzlerce talep rejime muhalefetin sloganları ve talepleri…

Ama bu derelerin her biri ayrı bir sokağa akıyor. Bir türlü ana caddede birleşip, tek bir alanda birikemiyor. Neden acaba?

Çünkü bu slogan ve taleplerin politik somut hedefi yok.

Çok ihtilalciysen farklı sokaklarda yürüyen kitlelere “Faşizmi yıkmak için ayaklan” diyeceksin. Ama demiyorsun. Çünkü ayaklanmanın ön koşulları yok. O nedenle “ihtilalci” olduğundan şüphelenmiyorum.

Legal örgütün var. Parlamentodasın. Sokağa da fırsat oldukça çıkıyorsun. O halde “iş, ekmek” diyenle “işgal ettiğin topraklardan çık” diyeni, “Jin jiyan azadî” diyenle, “ana dilde eğitim” diyeni, her biri farklı talep ve sloganlarla ayrı ayrı sokaklarda yürüyenleri “tek bir politik sloganda” birleştirmen gerekmiyor mu?

Hatta sınıfsal konumu net emekçi muhalefetle, sistem içi muhalefeti tek bir somut politik hedefte birleştirmek şart değil mi? Madem bu rejim faşisttir diyorsun, öyle yapacaksın.

Yani…

Biririyle zıt çıkarlara sahip olsalar bile, şu anda somut taleplerle faşizme muhalefet edenleri tek bir slogan ve politik hedef etrafında birleştireceksin.

Bu slogan ve politik hedef “Erdoğan istifa” sloganıdır, Erdoğan’ı ve adamlarını istifaya zorlama hedefi politik bir hedeftir. İş isteyen de, kadına şiddete karşı çıkan da, barış talep eden de, Öcalan’a özgürlük diyen de bu politik hedef etrafında birleşir.

Hatta, CHP tabanı da, İyi Parti tabanı da Deva ve Gelecek tabanı da, HDP tabanı da, tüm sosyalist hareketlerin tabanı da bu somut politik hedef etrafında birleşir.

Muhalif Türkler de, onların ulusalcıları da, bu slogan etrafında, yalnız Kürtlerle değil, PKK’yle bile birleşir. Muhalif Sünniler “yaptığı yemeği” yemeseler de Alevilerle ortaklaşır.

Reformcu ile devrimci de…

Sanırım bir hayli açık.

Beni şaşırtan, bu netliği dile getiren HDP’nin bile kendi sloganını bir iki kere dile getirdikten sonra unutması…

Hayret. Biz Erdoğan'ı istifaya zorlayacağımıza o damadını, en yakını Arslan'ı, Arınç'ı, Merkez Bankası Başkanlarını istifaya zorluyor, ve de başarılı oluyor.

Yazık olacak. Önünüzde Biden’ın iktidarı almasına iki ay var. İktidar şu anda hem en saldırgan, hem de en zayıf anını yaşıyor. Saldırısı Biden dönemine hazırlığın gereğidir. Sonra “teslim” olacak. Teslim olunca, eğer biz onu kullanılamaz hale getirememişsek, “istifaya zorlayamamışsak”, devirememişsek Biden onu kullanacak…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.