Dersim’de soykırım devam ediyor
Demir ÇELİK yazdı —
- Bugün 1937-38 düzeyinde fiziki soykırım yaşanmıyor olsa da etnik, kadın, kültür ve inanç kırımı yanında siyasal ve toplumsal kırım devam etmektedir. Dersim’in insansızlaştırılması, asimilasyon ve kültürel soykırımda sınır tanımaksızın Dersim’de devam ediyor.
4 Mayıs 1937’de, tam 88 yıl önce, Bakanlar Kurulu Dersim’e soykırım yapma kararı alır. Osmanlı Devleti’nde, 1850’li yıllarda, Dersim’e ‘Çıbanbaşı’ diyerek onlarca rapor hazırlanır, bu raporlar esas alınarak onlarca kez Dersim’e sefer yapılır. Ancak başarılı olamaz. Osmanlı Devleti’nin Dersim’e dönük yaklaşımını esas alan Türk Devleti 1925’te Şark Islahat Planı’nı hazırlar. Bu plan doğrultusunda 12 yıllık bir hazırlıktan sonra 4 Mayıs 1937’de Bakanlar Kurulu kararıyla Dersim’e bir kez daha ‘Çıbanbaşı’ denilerek soykırım uygulanır. Osmanlı’dan Türk Devleti’ne devredilen bu sıfat ve saldırılar eşliğinde yürütülen soykırımda devletin amacını dört ana başlıkta toplamak mümkündür.
1- Dersim’ in özerk tarihselliğini dağıtmak: Kadim Dersim coğrafyası uzun tarih boyunca özgün ve özerkti. Özerk Dersim Eyaleti sınırları içinde yaygınca yaşayan Kürt Aleviler, özerklik sayesinde sosyal ve kültürel değerlerini sisteme muhtaç kalmadan yaşatmışlardır. Türkçü devlet geleneği, Kürt Alevilerin iktidar dışı alternatif yaşam seçeneğini ortadan kaldırmak, devlet dışı toplumsallığını dağıtmak amacıyla soykırım yapar.
2- Dersim’in dikey olmayan yatay insan toplumsallığını (Ocax) sistemini parçalamak: Dikey olmayan, yatay Ocak sistemi ve aşiretler konfederasyonuna dayanarak ulus- devletin yanı başında sürdürülen demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü değerleri ‘Çıbanbaşı’ denilerek ortadan kaldırmak tekçi, katı merkeziyetçi zihniyetin önceliği olmuştur. Dersim bu iki toplumsal form sayesinde dilsel, kimliksel, kültürel ve inançsal değerlerini toplumsallaştırıp sürdürebiliyordu.
3- Dersim’in Kürtlük ruhunu kırmak: Aşiretler konfederasyonu ve Ocaxlar sistemi sayesinde yaşatılan dilsel, kimliksel ve kültürel Kürt ruhunu kırmak, Dersim’i Kürdistan’dan yalıtmak, Türklüğe ve Suni Hanefi mezhebine yedeklemek amacıyla soykırımı yapar. Önce dili, kültürü taşıyan anayı/ kadını düşürmeye çalışır. Düşürülen kadın üzerinden toplumu teslim almaya bakar.
4- Tekçi ulus- devleti bu yıkıntılar üzerine dayatmak: Dersim’in parçalanmış ve dağıtılmış toplumsallığının çoklu kimliğinin ve çoklu kültürünün kırımları üzerinde Türk ve Sünni İslam devletini inşa etmek devletin Dersim soykırımının stratejik yaklaşımı olmuştur.
Bugün 1937-38 düzeyinde fiziki soykırım yaşanmıyor olsa da etnik, kadın, kültür ve inanç kırımı yanında siyasal ve toplumsal kırım devam etmektedir. Şark Islahat Plan’ında olduğuna benzer kayyım rejimi, Dersim’in insansızlaştırılması, asimilasyon ve kültürel soykırımda sınır tanımaksızın Dersim’de devam ediyor. Kîrmancki ve Kurmanci lehçeleri konuşulamıyor, inanç ve kültürel faaliyetler tarihsel kodlarından uzaklaştırılmış, kültürel hafıza başkalaşıma uğratılmak, tarihsel bellek karartılmak isteniyor. Devletle soykırımla yüzleşmeye ve hesap verinceye kadar elbette mücadele edeceğiz. Bu hem meşrudur hem de insani ve vicdani olandır. Bununla birlikte başta örgütlü kurumlar olmak üzere her bir Dersimli bireyin tüm alanlarda yaşamı yeniden kurma; dilini, kimliğini, doğasını, sosyal ve siyasal değerlerini koruma, geliştirme ve yeniden toplumsallaştırma görevi vardır. Bu görevi yerine getirmek için uzun soluklu, bilinçli örgütlü mücadeleye ihtiyaç vardır. Bu mücadelede başarılı olmak istiyorsak öncelikle bizler de soykırımla yüzleşmeli ve kendimizi dara çekmeli, içine düştüğümüz yetmezliklerin ve yetersizliklerin özeleştirisini vererek işe başlamalıyız. Özeleştirinin kazandıracağı özgüvenle kültürel soykırıma karşı örgütlü mücadeleyi ete kemiğe büründürürsek başarı kaçınılmaz olur. Bu amaçla ilk elde yapılması gerekenler;
1- Dersim kimliğini ve kültürünü yeniden yaşamalı ve yaşatmalıyız.
a- Anadil eğitimini sağlamalı, anadilimizde konuşmalı, yazmalı ve okumalıyız. Ana dilde kreşler, ana okulları açmalıyız. Yaşadığımız ülkelerde çocuklarımızın ana dile erişimini sağlamalıyız.
b- İnanç hakikati ve değerlerinin açığa çıkarılması ve sürdürülmesi amacıyla akademik çalışmalar yürütmeli, tarihimiz ve hakikatimizle buluşmalıyız.
c- Komün, meclis ve Ocax örgütlenmesi üzerinden kimliğimizi, inancımızı ve kültürümüzü toplumsallaştırmalı, gelecek nesillere inanç değerlerimizi aktarmalıyız.
d- Kadın, inanç, ekoloji, kültür meclisleri örgütlemeli, hukuk ve diplomasi alanında Raa/Rîya Heq inancının statüsü çalışmalarını yürütmeliyiz.
2-Soykırımla hesaplaşmak: Tekçi, ırkçı, faşist devletin soykırımla yüzleşmesini istemek, uluslararası hukuk gereğince cezalandırılması elbette ki çok önemlidir. Ancak asıl önemli olanı, soykırımın hedef kitlesi olan bizlerin bu yüzleşmeden ne anladığımızdır. Dersim Soykırımı, etnik kimliği ortadan kaldırmanın yanı sıra sosyal, kültürel, ekolojik ve kadın kırımıysa, devletin yüzleşmesini istemekle birlikte, öncelikli olarak bizim bu zihniyetle hesaplaşmamız çok daha önemlidir.
Ana dilimizi konuşabiliyor, anadilde okuyup yazabiliyor, inancımızı ve hakikatimizi özgünlükleri ile yaşabiliyor ve değerlerine sahip çıkabiliyorsak soykırımla hesaplaşmış oluruz. Devlet dışı, iktidara bulaşmamış inanç sahipleri olarak anadilde eğitimi kurumsal kimliğine kavuşturmak, BM nezdinde Yerel Halkların Hakları Sözleşmesi gereğince statü hakkını elde etmeye dönük siyasal ve diplomatik çalışmalar içinde olmamız bu hesaplaşmanın olmazsa olmazı olmalıdır. Devletin soykırım suçuyla yüzleşmesi ve cezai yaptırımlara çarpıtılması uzun soluklu bir çalışmayı gerektireceğinden; kendimizden başlamak, kendimizle yüzleşmek, asimilasyon politikalarına karşı kendi alternatif yaşam alanlarımızın kurumsallaşması, toplumsallığımızın geleceği açısından hayati önemde konudur. Önümüzdeki on yıllar içinde kaybolacak diller arasında sayılan Kîrmancki lehçesi ortadan kalktığında, anacıl toplumun ahlâki ve politik değerlerinin neden olduğu demokratik ve doğal inancımız yok olduğunda, devlet kendi vahşeti ile yüzleşse bile tarihin yapım-yaratım belleği ortada kalmamış olacaktır.
3- Devletin soykırımla yüzleşmesi: Devletin soykırımla yüzleşmesinin iki yolundan biri mevcut devletlerden biri ya da birkaçının girişimi ile yüzleşme sağlanabilir. İkincisi yol da, soykırımın mağduru bizlerin siyasal, sosyal, kültürel ve diplomatik çalışmalarla yüzleşmeyi sağlamamızdır. Devletçi yapılar kendi çıkarları gereğince hareket ettiklerinden, bugünün konjonktüründe bu hem zordur hem de yaşanan soykırımda pay sahibi olduklarından yüzleşmeye yanaşmak istemezler. Buna rağmen uluslararası ilişkileri önemsemeli, devletin soykırımla yüzleşmesi çalışmalarını aksatmadan yürütmeliyiz.
4- Rıza Şehri Akademisi: Akademi’nin "Aleviler Kendi Ansiklopedisini Yazıyor" projesi gibi stratejik çalışmaları gündemimize almamız gerekiyor. Kültürel hafızamızı, tarihsel belleğimizi kültürel soykırıma karşı korumak ve gelecek nesillere aktarmak ancak böylesine tarihsel öneme haiz ve stratejik projelerle mümkün olacaktır. Altı dilde her sürekten Alevi canların başyapıtı olacağı söylenen Alevi Ansiklopedisi, A’dan Z’ye Alevi kavram ve kuramlarını kapsayacak, dilimizi, kültürümüzü ve inancımızı uluslararası literatüre kazandıracaktır.