Dürziler katlediliyor
Mihraç URAL yazdı —
- 8 Aralık 2024’ten bu yana geçen süreçte en az 425 Dürzi katledildi. Paraları alındı, yoklama adı altında telefonları ve kıymetli eşyaları gasp edildi. Devlet diye geçinenlerin, Sıhnaya’da ölümün kol gezdiğini inkar etmesi ve ölüm avcılığına devam etmeleri açıkça bir pervasızlıktır.
Ortam çok gergin. En küçük bir kışkırtıcı kelime, yıllardır süren çekişmeleri tetikleyecek bir boyut kazanabilir. Bugün zorbaca Suriye yönetimini ele geçiren Colani ve tayfası, Dürzilere karşı içten içe bir düşmanlık beslemektedir. Bu öylesine bir düşmanlık ki Suveyda’nın teslim olmaması Colani’yi korkunç bir kin tutmaya sevk etti. Oysa Dürziler Beşşar Esad yönetimine karşı da aynı siyasal duruşu sergilemişlerdi. Dürziler demokratik ve adil olmayan dayatmalara karşı baştan itibaren benzer tutum içerisinde olmuşlardır. Bu tutumlarında haklı olarak direnmeye devam etmektedirler. Bu sahtekar Colani ve yöneticileri, Şam’ın birer mahallesi olan Ceramana ve Sıhnaya’da çoğunluğu teşkil eden Dürzilerin dik duran tavırları karşısında kin ve nefret duygularını biriktirip duruyorlardı. Bu birikim yoğunlaştıkça en küçük bir sözün bile çatışmaları körüklediğini görmekteyiz. Tanklarla, dört namlulu dev silahlarla hücum kararı veren Colani, Dürzilere, tıpkı Alevilere yaptığı gibi (7 Mart 2025) ölüm kusmaktadır.
İşte bu ortamda bir Dürzi şeyhinin Hz. Muhammed’e düzeysiz sözler söylediğine dair bir video kaydı ortaya atıldı (26 Nisan 2025). Adına kayıt yapıldığı iddia edilen Dürzi şeyhi “ben böyle bir şey yapmadım, sesim belli, bunu yapan kışkırtıcı kişi kimse onun yakalanması gereklidir” diye açıklama yaptı. Ayrıca Dürzilerin peygamber diye tanıdıkları Hz. Muhammed’le ilgili öyle saçma sözleri söylemeleri mümkün değildir. Akıl ve mantıkça bir kişinin söyleyeceği olumsuz bir söz üzerine silahlara sarılıp vuruşmak aptalca bir şeydir, Kaldı ki bu tür söylemlerde bulunan şahıs belli ise o şahıs yakalanıp mahkemeye sevk edilir, cezasını çeker. Bir kişi yüzünden bir topluluğu suçlamak ve silahlara sarılıp saldırıya geçmek, hele devlet diye bu işin arkasında durmak, aptallıktan başka bir anlama gelmez.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre 1 Mayıs 2025 itibariyle ölü sayısı en az 73 kişi olarak açıklandı. Bunların çoğunluğu Dürzilerden oluşuyor. Bunca ölü, anlamsız bir söylem üzerine çıkmış bulunuyor. Sıhnaya Belediye Başkanı ve oğlu meydanda göz göre göre katledildi. HTŞ’nin yönetimi gasp ettiği 8 Aralık 2024’ten bu yana geçen süreçte en az 425 Dürzi katledildi. Paraları alındı, yoklama adı altında telefonları ve kıymetli eşyaları gasp edildi. Devlet diye geçinenlerin, Sıhnaya’da ölümün kol gezdiğini inkar etmesi ve ölüm avcılığına devam etmeleri açıkça bir pervasızlıktır. Bu işin içinde Savunma ve İçişleri Bakanlıkları yer almaktadır. Sonuçta 4 maddelik bir anlaşmayla gerginliğin giderildiği söylendi. Ama bu kalpazanların barışa uyumları yoktu. Ceramana ve Sıhnaya katilleri, sıranın kendilerine geleceğini görmektedir. İktidara hükmedenler ağır bedel ödeyeceklerini anlayacaklar.
Bu ağır bedeller üzerine Dürzi şeyhi Hikmet el Heceri, halkının korunması için uluslararası müdahale talep etti. 1 Mayıs 2025 itibariyle “uluslararası müdahale” istemi Suriye kamuoyu tarafından olumlu karşılandı. İsrail “Dürzileri korumak” için askeri müdahale yapmaktan çekinmedi; özellikle Sidnaya bölgesinde kuşatma yapan Colani güçlerine bombalar yağdırdı. Askeri müdahaleyi kabul eden İsrail, Şam kentini de ablukaya almış bulunmaktadır. Colani, İsrail karşıtı bir şey yapamayacağını, yapmak istemediğini, yapması halinde yerle bir olacağını biliyor. Kendi vatandaşına karşı ölümcül davranışlarda bulunmasına karşılık, İsrail’e bir şey yapmayacağını, yapamayacağını gösteriyor.
Colani, Suriye’yi Erdoğan’a, Katar’a, ABD’ye ve İsrail’e bu ölçüde bağımlı kılmışken yapmakta olduğu atamalarla da bu olguyu derinleştiriyor. Fehim İsa adlı kunduracıyı general ilan ederek kuzey güçlerinin komutanı yaptı. Fehmi İsa, Türkmen’dir. Türkmenlere verilen payın oranı Türkiye’nin Suriye yönetiminden aldığı payı göstermektedir. Erdoğan’a verilen bu jestin, diğerlerine de verilecek yeni jestlerle dengeleneceğini göreceğiz. Buradan da anlıyoruz ki Selefi güçlere pay edilen bu atamalar, Kürt’e, Alevi’ye, Dürzi’ye gelince sadece ölüm vadediyor. Bu üçlüye sadece ölüm fermanıyla yaklaşan Colani sonuçta Suriye’yi parçalanmaya mahkum kılmaktadır.
Tarih önemle, "Dürziler egemenlere karşı silah sıkınca ardından Aleviler gelir, onlar da silaha sarılır" gerçekliğine tanıktır. Şimdi Dürziler silaha sarıldı, sıra Alevilerde. Bunu da yakında göreceğiz. Kürt kardeşlerimiz haklı olarak silaha sarıldılar, 14 yıldır da bu savaşın tüm belasını çektiler, on binlerce şehit verdiler. Sonuçta birlik konferansını örgütleyip “federasyon” demeye başladılar. Bu haklı talep Dürziler gibi Alevileri de kapsayacaktır. Bu üçlüden kim daha ileri adım atarsa değerlerini de etkileyecektir. Federasyon bu üçlü için geçerli tek yoldur. Ötesine gitmek Colani’nin tavırlarına bağlı olacaktır. Federasyon talebinin ötesi Suriye’nin gerçekten parçalanıp 4 ayrı devlet olmasına kadar ilerleyecektir. Şimdilik federasyonla yetinen bu üç dev topluluğa hakları verilmelidir. Aksi durumlarda aksi sonuçlar çıkacaktır.