Faşizme karşı hak ve özgürlükler mücadelesi
Ziya ULUSOY yazdı —
- Devrimci ve emekçi sosyalist hareket, kendisini yenilemeli, kitlelerle kopmaz bağlar kurabilme yeteneğini geliştirmeli, işçi sınıfı başta gelmek üzere kitlelerin örgütlerini büyütebilmeli.
Faşizmi karşı mücadele güncel temel sorun olmayı sürdürüyor.
Erdoğan-Bahçeli’nin 2015’te devlet ve çete terörünü yoğunlaştırarak, işgalci savaşlarla zeminini ve kitle desteğini güçlendirerek inşa ettikleri rejim, kitle desteğindeki zayıflamaya rağmen, çözülme yerine, burjuva muhalefeti de hedef kapsamına alarak daha sert saldırılarla kendisini devam ettirmekte ısrar ediyor.
Belki de rejim saldırılarını artırmada, Suriye’yi Batılı emperyalist koalisyonla birlikte fethetmenin içeride sağlayacağı umulan kitle desteğinden güç alıyor. Fakat Suriye İslamcı karşıdevrim himayeciliğinin, umulan desteği sağlamadığı, en fazlasıyla faşizme destek erimesini kısmen yavaşlattığı söylenebilir.
Ama ABD ve Batılı emperyalistlerin İslamcı HTŞ iktidarını, körfez Arap monarkları ve petro-dolarlarıyla birlikte markaja almasının sonuçları açığa çıktıkça, Netanyahu’nun bölge statüsünü tersyüz eden emperyalist savaşıyla işbirliği içinde İslamcı karşıdevrimi gerçekleştirdiği anlaşıldıkça, himayeci sömürgeciliğin düzeyi ve kısmi olan etkisi de düşecek. Suriye’deki iç savaş ve işgallerdeki ağır savaş suçları daha fazla su yüzüne çıkarak, şovenist kitle dayanağını zayıflatacaktır.
Öte yandan öğrenci gençlik ve halkın Mart isyanında gösterdiği gibi, Türkiye cephesinde, kitlesel mücadelelerin gelişme potansiyeli güçleniyor. Gezi isyanına göre genç kuşağın eğilimleri daha az halkçı, daha az devrimci ve daha az sosyalist. Tekil eylemlerle süren işçi sınıfı hareketi genelleşmiş değil ve anti faşist, anti kapitalist bilinci zayıf.
Dahası gençlik, işçi, kadın, ekoloji, ezilen ulusal ve inançsal mücadeleleri kendinde birleştirecek bir odak- cephe- birlik eksikliği kendisini gösteriyor. Bu eksiklik, mücadeleye katılan kitlelerin CHP’nin barajına akarak parlamenter kulvarda sönümlenmesi riskini büyütüyor. Nitekim 1 Mayıs’ın beklenen kitlesellikten uzak kalmasında bunun başlıca bir rolü var.
Oysa Türkiye cephesinde işçi sınıfı hareketinin de, diğer ezilen sınıfların hareketinin de, kitle örgütlerinin de ve devrimci sosyalist örgütlerin de geliştirilmesi ihtiyacı çok fazla. Çok sayıda etken bu her iki örgütlenmeyi geri bıraktı.
Birleşik odağı gelişkin kılacak örgütlenmelerden biri anti faşist, anti kapitalist kitle örgütlerini büyütmektir. Bu, halkın potansiyelinin burjuva muhalefetin parlamentarist barajında heba olmasını, mücadelenin süreksizliğini giderecek başlıca faktörlerden biridir.
Faşizme karşı odak- birlik- cephe kuşkusuz yeniden yeniden denenmeli. Bu birlikler, devrimci ve emekçi sosyalist örgütler ile demokratik kitle örgütlerinin birliği olarak genişletilmiş kapsamda olmalı. Fakat bu yeterli değil. Çünkü saydığımız güçler, Türkiye cephesinde kitlelerle kopmaz bağlardan mahrum. Kopmaz bağlar kurabilme yeteneğini çok zayıflatmışlar.
Devrimci ve emekçi sosyalist hareket, kendisini yenilemeli, kitlelerle kopmaz bağlar kurabilme yeteneğini geliştirmeli, işçi sınıfı başta gelmek üzere kitlelerin örgütlerini büyütebilmeli, bu örgütlerdeki mevzilerini başarılı tarzda değerlendirerek yaygınlaştırabilmeli.
Bu yolla onyılda bir veya daha kısalacak aralıklarla ayağa kalkacak kitleler içinde örgütlü devrimci güç birikimini geliştirebilir, kitlelerin mücadele potansiyelini anti faşist, anti kapitalist hedef doğrultusunda sürekli kılabilir.
Kürt Özgürlük Hareketi’nin (KÖH) mücadele paradigmasının değişmesi Türkiye cephesinde işçi ve halk kitleleri için yeni bir veri. KÖH’ün ve Batı’daki sosyalist ve demokratik güçlerin bugüne gelen mücadelesi, cesaret kazandırdı, birikim sağladı. Faşizmin baskı ve hilelerinin yol açacağı muhtemel zararlar bir yana, KÖH’ün kitlesel anti faşist demokratik kitlesel eylemlilikler gerçekleştirme kararlılığı sürecektir. Türkiye cephesinden farklı olarak kitlesi örgütlüdür.
Ayrıca 2013 sürecindeki kadar olmasa da Kürt düşmanı şovenizm kısmen aralanacak, Türk emekçi kitleleri hak ve özgürlükleri elde etmeye yönünü dönmeye çalışacak.
Güç ve deneyim birikimiyle birleşik kitle mücadeleleri içinde cephe- birlik- odak örgütlenmesini geliştirerek, tekil alanlarda hak ve özgürlükler için kitle eylemlerini yaygınlaştırarak, halkların ve işçi sınıfının örgütlü mücadelesini süreklileştirmek tutulması gereken yoldur.
Bu, mücadele potansiyelinin heba olmasını önleyecek, mücadeleye örgütlü süreklilik kazandıracak, hak ve özgürlükleri genişleterek, faşizmden kurtuluş mücadelesini büyütecektir.