Filistin halkının yanında olmak

Mihraç URAL yazdı —

  • Bizler Filistin halkı adına bu savaşı destekliyoruz, fakat bu Hamas’ı desteklediğimiz anlamına gelmiyor. Örneğin bu savaşta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Filistin mücadele tarihinin en önemli gücü Abu Ali Mustafa adı altında yer almaktadır. Bu cephe laiktir ve savaşın en önemli cephesindedir.

On bin şehit, Gazze savaşını tanımlamaya başladı. Filistin halkı böylesine bir ölüm kalım mücadelesi vermektedir. Beş bini çocuk olan bu kıyımın kış mevsimi boyunca katlanarak artacağı açıktır. Uluslararası hiçbir etkinliğin bu kıyımı engelleyemediği de açıktır. ABD savaş sanayisi adına konuşan bir yetkili de şunları söyledi: “Neden savaşın sonuçlanmasını istiyorsunuz, savaş ekonominin önemli bir kısmını oluşturmaktadır” diyerek savaşın devamında ekonomik kârlara dikkat çekiyor. İsrail’in bu savaşı sürdürmesinden yana tavır takınmaktadır.

Savaş devam ediyor, Gazze ağır kayıplar vermeye devam ediyor. Netanyahu gibi bir korkağın barış anlaşmasına eğilim göstermesi mümkün değil. Bu korkağın savaşa girişmesi hatta savaşı karadan Gazze’yi taramasının mümkün olmadığını yazıp durdum. Ama sonuçta Gazze’ye Kuzey’den girip kayıplarının azalmasına yol açtı. Gazze’nin merkezine doğru ilerleyen bu savaş sivillerin ölümüyle ayrıcalıkla oldu. Bu savaş öylesine kirli bir savaş ki hastaneler, okullar, ibadet yerleri, insanlık dışı olan her alanda amansızca sürmektedir. Bu savaşta Hamas, Filistin halkı adına savaşı sürdürmekte ancak savaşta Hamas kadar etkin savaşçı güçlerde yer almaktadır.

Hamas bu savaşı Filistin adına sürdürmektedir. Bu savaşta Hamas mücadele eden kesimlerin siyasi adıdır. (حركة المقاومة الاسلامية Harakat al-Muqawama al-İslamiya).  Bu siyasi yapının askeri kanadı bulunmakta, o da Kassam Tugayları, Gazze'yi kontrol eden Hamas'ın silahlı kanadı olarak biliniyor. Adını İngiliz sömürgeciliğine karşı mücadele verirken hayatını kaybeden Şeyh İzzeddin El-Kassam'dan alan Filistinli silahlı gruptur. Şeyh İzzeddin El-Kassam Suriyelidir. Ceble kasabasında doğan bu anti emperyalist şeyh, Filistin halkı adına Filistin’de yer alarak İngilizlere karşı savaş açmıştır. Babam (Zeki el Kasım (Ural) 1930’lu yıllarda İzzeddin el Kassam güçlerine yardım için Liva İskenderun’da etkinlik yapmaya ve bağış toplamaya başlayıp iletir. Geçen zaman ardından Şeyh Ahmet Yasin tarafından Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin’deki yapısı olarak yer almaya başladı. Şu an Filistin halkının İsrail’e karşı yürüttüğü savaşta öncü kuvvet olarak yer alması onun adına yapılan tüm savaşlara kendi adının yazılmasına yol açtı. Bizler Filistin halkı adına bu savaşı destekliyoruz, fakat bu Hamas’ı desteklediğimiz anlamına gelmiyor. Bizler bu savaşı yürüten diğer tüm güçler adına desteklemekteyiz.

Örneğin bu savaşta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Filistin mücadele tarihinin en önemli gücü Abu Ali Mustafa adı altında yer almaktadır. Bu cephe laiktir ve savaşın en önemli cephesinde yer almaktadır. Bunun gibi askeri oluşumlar Filistin halkının farklı yapılarında yer alan savaşçı güçlerini temsil etmektedir. Cihat el İslami birlikleri adına dövüşen “Saraya el Kudüs” ve diğerleri de bulunmaktadır. Cephe el Dimikratiya, askeri kanadı olan Mukaveme el Vataniyya ile yerini almaktadır, Tetayip Ahmed Burriş, Ketaib el Mücahidin, Alviet el Nasır Salahiddin ve diğerleri yerlerini almaktadır.

Bu mücadelede bir bütün olarak Filistin halkının yanında yer alan tüm insanlık gibi yer almaktayız. Örgüt adları zaman içinde değişse de biz bu halkın kurtuluş mücadelesini destekliyoruz.

Savaş bir ayını doldurmuş bulunuyor. İsrail, Gazze’yi ikiye bölen bir atak geliştirdi. Hala bu atak üzerinde çalışan İsrail ağır kayıplar vermektedir. Savaşın bu bölümünde gerçek anlamıyla bir şehir savaşına doğru yükselmektedir. Gazze savaşçıları İsrail’e karşı en önemli boyutuyla o zaman gücünü yansıtacaktır. Kuzey Gazze'de şehirleşme azdır, dolayısıyla orada şehir savaşı ya da tünel savaşı verme durumu yoktur. Koşullar Gazze ortamına girildikçe belirginleşecektir.

Erdoğan, gösterdiği tutumlarla Gazze’in yanında olmaktan çok uzaktadır. ABD Dışişleri Bakanı Blinken’le görüşmemesi bu gerçeğin bir uzantısıdır. Bu hafta içinde Meclis’te onaylanan Suriye mevzulu yasanın içine “yabancı güçlerin Türkiye’ye girişine izin” vermesine de onay vermiştir. Bu durumda İsrail’i koruma amaçlı güçlerin, bölgede savaş çıkması halinde İran, Irak, Suriye’ye karşı ABD silahlı kuvvetlerinin Türkiye sahasında yer almasına olanak vermiş olmaktadır. Yani İsrail çıkarları yönünde bir yasa onaylanmıştır. Bu arada İsrail’le ekonomik olarak geliştirilen çizginin çok yoğun olduğunu da belirtmeliyiz. Milyonlarca insanı bir gün içinde toplayıp “Kahrolsun İsrail” diye slogan attırmanın sahtekarlığını da burada görmek gereklidir. Erdoğan, olsa olsa Müslüman Kardeşler’e yakınlığıyla Filistin konusunda tutum alır. Gerçekte İsrail’le uzun yıllara dayalı olarak sürdürülen bir ilişkinin adamıdır. Amerika’da  aldığı ünlü cesaret madalyası ödülünü hala taşımaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.