Her yer direniş ve her yer Kurdistan 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Paris Amedleşiyor, Zaplaşıyor, Kobanêleşiyor. Fransızlar, Paris katliamlarında can verenlerin “içlerinden altı insan” olduğunu anlamaya başlıyor. Onların dedeleri Aleksandre Dumas’nın “Üç Silahşörlerini” okuyarak büyüdü. Şimdi onların parolaları gündemdedir: “Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için” deme zamanıdır.
  • PKK hukuken değilse de, politik olarak Fransa’da legalite kazanmıştır. Türk devletinin “terörist” suçlaması Paris’te yenilmiş, PKK psikolojik üstünlük elde etmiştir.

Birinci Paris katliamından on yıl sonra ikinci Paris katliamının tartışmasız sonucu nedir? Kısaca söyleyelim: 

Kürt kadınlarının ve onların enternasyonal kadın dostlarının öncülüğünde PKK hukuken değilse de, politik olarak Fransa’da legalite kazanmıştır. Türk devletinin “terörist” suçlaması Paris’te yenilmiş, PKK psikolojik üstünlük elde etmiştir. Uluslar arası komployu gerçekleştirenlerden birisi olan ve bu komplonun gereği olarak Birinci Paris katliamını ört bas eden Fransa, İkinci Paris katliamının ilk günü, aynı çizgiyi izlemeye kalkmış, polis terörü estirmiş, katliamı basit bir “ırkçılık” olarak ilan etmiş, ancak on gün içinde kamuoyunun desteğini kaybetmiştir. 

Avrupa’da yaşayan Kürt halkı yürüttüğü mücadele sürecinde artık yen bir aşamanın içindedir. Fransız solu ve demokratik güçleri Kurdistan ve PKK gerçekliğini görmekle kalmadılar. Şunu her geçen günün sonunda biraz daha açıkça anlamaya başladılar: 

Kurdistan ve PKK gerçekliği aynı zamanda Fransa’nın gerçekliğidir. On gündür Fransa alanlarına akanlar çoğunluğu Fransa’nın vatandaşı olan kadın ve erkek gençlerdir. Aklı başında her Fransız, alanlarda “Jin Jiyan Azadî” ve “Bijî Serok Apo” diye haykıran bu gençlerin “ulus devletin” mucidi Fransa’yı “ortak vatan” olarak yeniden inşa edecek olan devrimci özne olduğunu kavrıyor. 

Yaşanan katliamların sadece Kurdistan halkını değil, Fransız İhtilalinin, 1848 devriminin, Paris Komününün ve faşizme karşı Partizan savaşının halkını, tüm Fransa toplumunu hedef aldığı bilince çıkıyor. Katledilenler “mağdurlar”, “mülteciler”, “sığınmacılar” ve yalnızca “Kürtler” değil, Fransa’nın eşit haklı vatandaşlarıdır. Birinci ve İkinci Paris katliamlarında, Fransa’nın altı vatandaşı can verdi. 

Bunun derin bir anlamı var: Artık Fransa demek Kurdistan demektir, Kurdistan demek Fransa demektir. Bunun daha geniş anlamı şudur: Avrupa’nın tümü demek, Kurdistan demektir, Kurdistan Avrupa’dır. 

Çünkü Türk faşist rejiminin başı Erdoğan daha geçenlerde Avrupa ve Dünya’da yaşayan “bütün teröristleri”, tıpkı Paris’te, Bakur’da, Süleymaniye ve Rojava’da olduğu gibi yok edeceğini ilan etti. Kurdistan’a karşı savaş Fransa’da ve tüm Avrupa’da sürüyor. 

O nedenle Paris Amedleşiyor, Zaplaşıyor, Kobanêleşiyor.  

Fransızlar, Paris katliamlarında can verenlerin “içlerinden altı insan” olduğunu anlamaya başlıyor. Onların dedeleri Aleksandre Dumas’nın “Üç Silahşörlerini” okuyarak büyüdü. Şimdi onların parolaları gündemdedir: “Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için” deme zamanıdır. Bir Kürt kadını ve erkeği, tüm Fransızlar için, tüm Fransızlar bir Kürt kadını ve erkeği için… 

Paris katliamında Kurdistan’ın evlatları ve Fransa’nın “vatandaşları” katledildi. “Vatandaş” hitabının Fransa tarihindeki büyük anlamını herkes bilir… 1789 devrimcileri birbirlerine “vatandaş Danton, vatandaş Robespierre, vatandaş Marat, vatandaş Babeuf” dediler. Çünkü devrim bütün asalet ünvanlarını çöpe attı, Fransa’da yaşayan bütün insanların “vatandaş” olduğunu ilan etti. Saltanatı yıktı, Cumhuriyeti kurdu. 

Bu devrimcilerin “vatandaşlardan” bir Fransız ulusu ve ulus devleti inşa ettiklerini unutmuyoruz. Ama artık Fransız vatandaşlarının içinde, “etnik ulusçuluğu” ve “ulus devletçiliğini” yıkıp, “demokratik ulusçuluğu” ve “devlet olmayan devlet” dediğimiz “demokratik cumhuriyetçiliği”, “demokratik konfederal ortak evleri” kurmak üzere dünyanın her yerinde ayağa kalkan Kurdistan halkı da yer alıyor ve onların devrimci rüzgarı Paris’in “Republique” meydanında fırtınaya dönüşüyor. Fransız halkı, bu “konfederal devrimin” 1789’dan, 1848’e, Paris Komünü’nden Partizan savaşına kadar kendi devrim tarihlerinin yeni ve bir üst aşaması olduğunu kavradığı gün, Avrupa konfederalizminin yolu ardına kadar açılacaktır. 

Fransa şunu bilmeli: 

1789’da Bastille zindanını yıkan Fransanın Fransız, Kürt ve öteki kimliklerden oluşan halkları Türkiye’nin Bastille’i İmralı zindanını yıktığı gün, konfederal devrim zafere ulaşacaktır. 

O halde Türk devletinin Paris’i kana bulayan katliamlarını önleyecek en temel şiarı burada bir kere daha tekrarlayalım: 

Öcalan’a özgürlük! 
PKK’ye legalite!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.