- Putin yönetiminin bu savaşla ilgili yanlış hesaplar yaptığı başından beri çok belirgindi. Fakat gelinen nokta da hesapsızlık her açıdan ortalığa saçılmaya başladı. Anlaşılan Putin emperyalist hiyerarşi içinde “eşit ilişki” isterken hem karşısındaki gücün boyutunu göremedi hem kendi gücünü abarttı.
Post-modern karakterli 3. Paylaşım savaşının Ukrayna cephesindeki gelişmeler artık diplomasiyle herhangi bir sorunun çözülebileceği noktadan hızla bir hayli uzağa savruluyor. Papa’nın barış çağrısına bile en ufak kulak veren olmadı.
Rusya’nın dört bölgeyi ilhakı sonrası açıktan nükleer silah kullanımının tartışıldığını görülüyor. Tarafların arasında bağlayıcı anlaşma ya da prensip ihtiva eden herhangi bir pozisyon olmadığı için artık şu ya bu devletten asimetrik saldırılar geliştirmesi mümkündür. Kuzey Akımı-1 ve 2’ye düzenlenen sabotajlar bu kapsamdaydı. Fransa karşıtı olduğu kesin olan ve Rusya yanlısı olduğu iddia edilen bu hafta sonu Burkina Faso’da yapılan askeri darbe de pekala mevcut çekişmenin parçası olabilir.
Batılı devletler başta ABD olmak üzere ilhak olayını tanımayacaklarını açıklarken (1) Kiev yönetimine askeri yardımları artırma kararı aldılar. Geçen hafta sonu Batı destekli Ukrayna güçlerinin Krasnıy Liman kentini Ruslardan alması Batı’nın savaşı desteklemesinde cesaret verici ögelerden olsa gerek. Ayrıca Ukrayna güçlerinin hafta başı ülkenin güneyinde Dinyeper nehrinin batı kıyılarında bazı bölgeleri ele geçirdiği açıklandı. Donetsk ve Harkiv bölgesinde de ilerleme kaydettikleri belirtildi.
Putin yönetiminin bu savaşla ilgili yanlış hesaplar yaptığı başından beri çok belirgindi. Fakat gelinen nokta da hesapsızlık her açıdan ortalığa saçılmaya başladı. Anlaşılan Putin emperyalist hiyerarşi içinde “eşit ilişki” isterken hem karşısındaki gücün boyutunu göremedi hem kendi gücünü abarttı. Muhtemelen asıl sorun iktidar yapısındaki yoğun yozluk. Fakat sorunun bireysel boyutları da pekala olabilir. Stalin’in Nazilerin Sovyetler Birliği’ne saldırıcağıyla ilgili Japonya üzerinden gelen istihbarata aldırmadığı, kulak arkası ettiği söylenir. Kim bilir Putin’de belki gaflet halindeydi. Çünkü isteyen 2014 yılından bu yana NATO’nun Ukrayna’yı savaşa hazırladığını YouTube’den bile takip edebilirdi.
Putin yönetiminin hesapsızlığı uluslararası ilişkilerde de kendini gösteriyor. Güvendiği Çin ve Hindistan daha fazla riske en azından şimdilik girmek istemiyor. TC ile bağımlılık ilişkilerini de çok daha fazla zorlayabilecek durumda değil.
Sonunda süreç Putin’le özdeşleşen bir varlık yokluk savaşına dönüştürüldü. Bu tam da Batı’nın istediği pozisyon. Batılı devletler özellikle Avrupa’da Rus karşıtlığı üzerinden sağın tahkimine girişti. Daha fazla demokratik değer rafa kaldırılırken neo-faşizmin önü açılmaya başlandı. Putin’in işgali meşrulaştırmaya dönük etkinliği Batı’nın propaganda gücü karşısında bir hayli zayıf kaldı. İlan edilen seferberlik geri tepti. Halk hoşnutsuz. Putin yönetiminin Rus olmayan coğrafyalarda askere alımlarda acımasızca davrandığı görülüyor. Bu tür işler uzmanlık konusu olan CIA için pekala gollük paslara dönüşebilir.
Savaşın Uzak Doğu boyutuna da Batı’nın yatırımları sürüyor. Ukrayna savaşı birlikte artık ABD’nin iyice yörüngesine giren Alman yönetimi Çin’e karşı yeni bir hamle yaptı. Alman Federal Meclisi üyelerinden oluşan altı kişilik bir heyet, Tayvan’a gitti. Pekin yönetiminin buna karşı tavır alması bekleniyor. Almanya’nın bu adımı şu ana kadar benimsenen “tek Çin” politikasına aykırı.
Olanları toparlayacak olursak, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası “Yeni Dünya Düzeni” adıyla ABD tarafından başlatılan ve çeşitli evrelerden geçen 3. Dünya Savaşı boyut itibariyle her geçen daha kapsamlı hale geliyor. Kısaca anımsayacak olursak Öcalan’a ve Kürt hareketine dönük 9 Ekim komplosu da bu savaşın kapsamında Ortadoğu’ya yapılan “düzenleme” hamlelerinin bir parçasıydı. ABD ve TC tasfiye planlarında başarılı olmadı fakat hâlâ vazgeçmiş değiller, farklı yöntemlerle arayışlarını bugün de sürdürüyorlar.
Not: Ne BM’nin, ne Batı’nın ne de Rusya’nın “ilhak” başlığında ilkesel bir tutumu olmadığı görülüyor. Rusya’nın ilhak girişimine karşı çıkan ülkelerin hiç birinin ne TC’nin Suriye, Rojava ve Güney Kürdistan’daki ilhak ve işgaline, İsrail’in Golan Tepeleri’ni ele geçirmesine ya da Azerbaycan’ın Ermenistan topraklarını zorla girmesine ses çıkardıkları söylenemez.
paylaş
Aykan SEVER yazıları
3. Dünya Savaşı'nda iki zirve
24 Mayıs
Savaşa rağmen umut ayakta
3 Mayıs
Yeni bir soykırım tehdidi
26 Nisan
Barbarlık
19 Nisan
Güney Kurdistan petrolleri krizi
5 Nisan
Rehine
29 Mart
Aldatma sanatı
22 Mart
ABD topyekûn savaşı zorluyor
13 Mart
BARIŞ'ı istemeyen kimler?
1 Mart
Savaşın diplomasisi
22 Şubat
Dünyada hâlâ insanlar var!
15 Şubat
Bir kıvılcım
8 Şubat
Popülizm mi, neo-faşizm mi?
25 Ocak
Faşizm hortluyor
18 Ocak
‘Yeni’nin açmazları
11 Ocak
Demokrasi yalanı…
7 Aralık
Savaşa rağmen…
30 Kasım