İsrâfil Sûr Borusu’na üfledi mi?

Aykan SEVER yazdı —

  • Bizim başka bir bakış açısına ihtiyacımız var. Bu kuşkusuz kendinden menkul radikal laflarla olacak iş değil. İnsanın Dünya’ya ve kendi yaşamına sahip çıkmasına ön ayak olabilecek bir çağrı olmalı. 

Önce bazı haberlerle canınızı sıkacağım. Almanya'da tren kazası: 5 ölü, 44 yaralı 7 kayıp. Bir tren kazası da Slovakya’da: 4’ü ağır 70 yaralı. "Kaza"lardan devam edelim. Hindistan'da bir otobüs uçuruma yuvarlandı: 25 ölü, 4 yaralı. Komşusu Bangladeş'te ise bir konteyner deposunda yangın çıktı: en az 49 kişi hayatını kaybetti. Nijerya'da bir kiliseye yapılan saldırıda 50'den fazla kişi öldü. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde 20 sivil katledildi. ABD'de hafta sonu yapılan silahlı saldırılarda en az 10 kişi öldü, 30 civarı kişi de yaralandı.

BM Kızıldeniz'de çevre felaketi uyarısı yaptı. İran’da ki tuz gölü küresel ısınma nedeniyle can çekişiyor. Irak'ta Sava Gölü kurudu. Irak, İran, Suriye ve Türkiye'nin güneyi kum fırtınaları altında. Karbondioksit oranı dünyada rekor seviyeye çıktı. Yunanistan'da 61 yerde orman yangını başladı. İtalya'daki Etna, Filipinler'deki Sorsogon yanardağları yeniden faaliyete geçti...

Yukarıda okuduğunuz haberler son bir kaç günde dünyada olanların sadece bir kısmı. Fakat bunları yana yana koyunca çoğu zaman sıradanlaştırdığımız ve dolayısıyla görünmez kıldığımız olayları,  bize adeta inleyerek, bağırarak bir şeyler anlatmaya çalışan dünyanın sesleri olarak da değerlendirmek mümkün. 

Yukarıdaki haberlerde olanların hepsinin elbette tek tek nedenine niçinine ilişkin bir açıklaması vardır. Fakat toplamda bu olanlar aslında insanlığın karnesi. Hiç de sıradan bir durumun "ya eskiden de böyle zamanlar çok olmuş, öyle ya da böyle düzelir" diyebileceğimiz bir halin içinde değiliz.

Bütün bunlara ilaveten mevcut paylaşım savaşının yol açtığı insani ve çevresel felaketin boyutları da her geçen gün artıyor. Çarpıcı bir örnek Abya Yala/Latin Amerika'dan. Kıta, nüfusunun iki katına yetecek kadar gıda üretmesine rağmen bugünlerde Ukrayna savaşı ve kapitalizmin çeşitli düzeylerde tahribatı nedeniyle gübre yokluğu, artan tarımsal maliyetler gibi olumsuzluklar sonucu insanlar açlık ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya. Bu ister istemez sağlık sorunları, suç işlemenin yaygınlaşması türünden birçok meseleyi tırmandıracaktır.

Daha bir sürü başımızda akbabalar gibi dolaşan felaket gölgelerine işaret edilebilir. Asıl mesele ise ne zaman aklımızı başımıza toplayacağımız sorununda. Bütün bu yaşananlar hemen şimdi belki çözülemez ama belli idealler çerçevesinde bugün atabileceğimiz, en azından bizi karamsar bir gelecek üzerine düşünmekten kurtaracak adımların olduğu ise  kesin. Dünyada egemen olan sağcı aklın bu yaşadığımız kabus halinde önemli bir payı var. Onların kahramanları insanları köleleştirdiğinin dahi farkına varmayan Elon Musk türünden kişiler. Ukrayna savaşı özelinde görülen de bu yıkım politikalarında kendi iktidarlarını korumak uğruna sonsuza kadar ısrarcı olacakları. Dünyanın bir çok coğrafyasında yükselen neo-faşist hareketlere karşı olan hayırhah tutumları ise sıkıştıkları zaman kendi alternatiflerini nasıl ürettiklerinin bir göstergesi.

Bizim başka bir bakış açısına ihtiyacımız var. Bu kuşkusuz kendinden menkul radikal laflarla olacak iş değil. İnsanın dünyaya ve kendi yaşamına sahip çıkmasına ön ayak olabilecek bir çağrı olmalı. İnsanları bütün bu vurdumduymazlık ve yalanlar girdabı karşısında harekete geçirebilmeli. Sadece iyi oynamayı önermek de yetmez gol atabilmeyi de öğrenmeliyiz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.